transilvanya kökenli, kan emici, karanlık yaratıklarıdır. insanken kanlarını içerek öldüren bir başka vampirin kanını içerek yeniden dünyaya geldikleri rivayeti yaygındır.
ikincil ama önemli bir tanım daha yapmak gerekirse, vampircik sözlük yazarlarıdır. sözlüğün zor zamanlarında bile yılmadan girdikleri entrylerle diyarı cennete çeviren kutsanmış yaratıklardır.
ademle havvanın üç oğlundan***, kardeşini* öldürerek babası tarafından lanetlenip, tanrı tarafından cennetten atılan, ilk doğan* ile, düştüğü nod adlı yerde karşılaştığı ve aşık olduğu lilithden olan çocuklarına verilen isimdir.
lilith, caine'i 'uyandırmak' için bileğini kesip kanından içirir ve bunun sonucunda caine, abyss adlı bir yere düşer.
daha sonra, michael -kutsal ateşin koruyucusu-, gelir ve tanrı'nın onu bağışlayacağını söyler. bunu kabul etmemesi üzerine, michael, caine'i ve çocuklarını ateşle lanetler. caine ve çocukları, dünyada yürüdüğü sürece, ateşten korkacak ve ateş onları mahvedecektir.
aynı gecenin sabahında, raphael -güneşin koruyucusu- gelir ve abel'in günahlarını affettiğini ve tanrı'nın onu bağışlayacağını bildirir. caine, abel'in bağışlamasının yeterli olmayacağını ve ancak kendisinin kendisini affedebileceğini söyleyerek reddeder. bunun üzerine, raphael, caine'i güneşle lanetler. bundan sonra caine ve çocukları, gün doğumundan korkacak ve güneş ışınları onları yakacaktır.
bunun üzerine caine, içinde hırs büyüyerek, karanlık bir mağraya kaçar ve uykuya dalar. uyandığında, ölüm meleği uriel kendisini kanatlarına almıştır. kulağına tanrı'nın onu affettiğini ve kabul etmesi halinde, tüm lanetlerinden kurtulacağını fısıldar. caine, tanrının bağışlamasıyla değil, kendi bağışlamasıyla yaşayacağını söyler. tanrı, uriel'in ağzından, caine ve çocuklarına son ve en büyük lanetini verir. bundan sonra caine ve çocukları, dünyada gezdiği sürece, karanlığa tutunacak, sadece kan içecek ve bir ölü gibi yaşayacak ancak ölmeyeceklerdir.
bilimsel açıdan bakacak olursak porfiria hastalığına yakalanmış, bu hastalıktan dolayı kansızlık çeken ve kan içme isteği oluşan, diş etlerinde çekilme ve gün ışığına karşı hassaslık oluşan, transilvanya menşeli, korkutucu olmalarına rağmen çekici yaratıklardır. kazıklı voyvoda olarak bilinen vlad tepes porfiria hastası mıydı bilinmez, lakin vahşiliğinden dolayı kendisine vampir yakıştırması yapılmıştır. eflak-boğdan kontesi elizabeth bathory de bilinen vampirlerden biridir.
bir zamanların korkutucu yaratıkları olsalar da, son zamanlarda üzerlerine yapılmış sayısız film sonucunda eski görkemlerini kaybetmeye başlamış efsanevi yaratıklar.
tarihte ilk olarak 12.yüzyılda william of newburgh un kayıtlarında rastlanılan yaratıklardır. william ölen bazı insanların geceleri mezarlarından çıkarak insanlara saldırdıklarına dair olayların anlatıldığı metinler yazmıştır.
vampir söyleminin en önemli dayanak noktalarından biri, catalepsy isimli ve hastanın koma haline girip bütün vücut fonksiyonlarının minimal düzeye düştüğü ve bu nedenle birçok defa hastanın öldü diye gömüldüğü hastalıktır.hasta kendine gelip mezardan çıkmaya çalışınca vampir kabul edilirdi.
bizim bildiğimiz klasik vampir söylemi balkanlar'dan kaynaklanıyor olsa da vampir dünyanın her bölgesinde değişik adlarla anılmaktadır, örneğin yunanistan'da lamia ve vrykolaka, hindistan'da vetala, druidler zamanında irlanda'da dearg-duls, çin'de ch'ing shuh, bulgaristan'da oubur (ilginç değil mi obur vampir için güzel bir isim), türkiye'de hortlak, romanya'da strigoi, macaristan'da pamgri, meksika'da ciuatateo vampir anlamına gelen sözcüklerdir ama bizim bildiğimiz vampir sözcüğünün kökeni orta ve doğu avrupa'dır. en çok vampir hikayesi anlatılan bölgelerde buralarıdır. bu bölgeler sadece vampirleriyle değil cadıları, büyücüleri, kurtadamları ile de ünlüdür.
vampir hikayelerinin en yaygın olduğu dönem 1300 lerden sonradır, bunun esas nedeni ise dinin kendini iyice hissettirip baskıları arttırması ve adı geçen bölgelerde türk, peçenek ve diğer göçer kavimlerin halkı harekete zorlayıp nüfus yoğunluğu yaratmasıdır. bu bölgelerin içinde bu anlatılan ortama en uygun olanı ise adı'ormanların ötesindeki ülke' anlamına gelen transilvanya'dır. bu bölge dağlık, birbirinden uzak köylerde yaşayan batıl itikatlı insanların ülkesiydi aslında hala da öyle. ayrıca iki çok önemli neden daha bu bölgeyi potansiyel vampir bölgesi yapmıştır. bunlardan biri bakirelerin kanıyla yıkanıp genç kalacağına inanan. bu yüzden de 600 den fazla gernç kızı öldürten ünlü kontes bathory, diğeri ise vlad tepes , namı diğer kazıklı voyvoda veya halkının ona taktığı 'şeytan'ın oğlu' ismiyle yani dracula'yla gerçek tarihi kişiliktir.
ravenloft adlı kitapta bu yaratıklar bilakis barovia lordu kont strahd von zarovich kendini yarasaya dönüştürmesinin yanı sıra kurta ve sise de dönüşebilmektedir.
bu da keşke vampir olsam düşüncelerini içimde hissetmeme sebebiyet vermiştir.
genellikle korku filmlerinde görülen ürkütücü,kan emici,yarasanın büyüğü olan yaratıklardır.onlar için önemli olan karınlarını doyurmaktır ve bunuda insanların kanlarından sağlamaktadır.ancak daha henüz gerçek bir vampir görülmemiştir!!
fantastik/gotik edebiyatın en ilginç ve felsefi açıdan irdelenebilecek en karizmatik yaratığıdır. lanetlenmiş diye bilinirler ve ruhları yoktur. bu nedenle insani denebilecek duygulardan arınmış bir nefisleri vadır. bu hal onlara ölümsüz bir yaşam sunmuştur fakat bunun bazı şartları vardır. Ä°nsanlar yaşam boyu hep ab-ı hayatı aramışlar fakat bulamamışlardır. vampirlerin ab-ı hayatı ise kandır. Ä°nsan kanı ile beslenirler böylece ölümsüzlüklerini devam ettirirler. farklı farklı zaafları söylenir, kimisi haçtan, kimisi sarımsaktan, kimisi kalbine sokulan kazıktan etkilenir fakat en kabul edileni gündüzden etkilenmeleridir. asla güneşe bakamazlar ve asla gün doğuşunu izleyememişlerdir. vampirlerin psikolojilerini inceleyen en güzel kitap anna rice 'ın interview with the vampire'dır. esinlenme kaynağı olarak genelin kabul ettiği elizabeth bathory ve kazıklı voyvoda'dır. almanya'da vampir gibi yaşayan bir grup insanın varlığından söz edilir. gerçek hayatta düşünüldüklerinde ürkütücüdürler.
yakşalık üç sezon önce cnbc-e`de gözterilen angel adlı dizide başrol karakteri ve arkadaşlarının canlandırdıkları başkalaşmış insan, huzursuz ruh. tabi bu vampiri david boreanaz oynayınca, insanın hiç korkası ya da vampir olmanın kötü olacağını düşünesi gelmiyor.
yetmişli yıllarda sinemada bir türe adını verecek kadar çok sayıda örneği filmlerde rol almış hayali bir canlı türüdür. tevatüre göre, gece gezer, gün ışında yaşayamaz, ölür, sarmısak kokusu da onun için ölümcüldür, haç sembolleri ve figürleri bir vampir için yakıcı olabilir, kan içerek yaşamını sürdürür.
Kökeninin porfiria hastalığına dayandığı iddia edilen varlık. Porfiria hastalarında hemoglobin eksikliğine bağlı diş eti çekilmesi ve sivrileşmesi, güneş ışığına aşırı duyarlılık görülmektedir. Ayrıca ten renkleri de renksiz denebilecek görüntüdedir. Eski çağlarda bu hastalık kan içirilerek tedavi edilmeye çalışılmıştır. Sağlam bir tez gibi görünse de vampir var mıdır? Vardır.*
Küçük çocukları korkutmak için uydurulan insan kanı emerek beslenen hayal ürünü yaratık. 1 numaraları kont drakuladır.
Kurt adamlarla daimi bir savaş içerisinde olan bu yaratıkla kolay ölmez kalplerine kazık çakmak gerekmektedir.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.