uzun vadede intihar etmenin adı. herkes üzerine yazılsın yazılmasın sigaranın ölüme yol açtığını bilir ama yine de içer. sık sık geyik malzemesi olur. otlakçılığın temelinde yatan sebeplerden biridir. çoğu insana göre buna bende dahilim, alkolden daha kötü bir alışkanlıktır en azından alkol para ile içilir fakat sigara bulunurluğu daha yüksek ve ucuz bir ölüm aracı olduğu için bırakması daha zordur.
sigara tüketiminin çok olduğu ülkelerde sigaradan elde edilen gelir (tütün bazında) ülkelerin sigara yüzünden sağlık sektörüne ayırdığı para (ssk giderleri, özel hastahane giderleri) ile oranlandığında kar(!)ın zarar yanında hiç olduğu görülür.
sigara içenin içmeyeni , içmeyenin içeni anlamadığı bir garip keyif verici.
lakin sigara pek bir muammalı içecektir.
içilmesi kati olarak zararlar verse de içeni hor görecek kadar haddini aşmak da bir o kadar zararlıdir... zira sigaranın zararı, gönül yıkmanın zararından daha evla bir zarardır. vesselam.
yıllardır hep bu zehirin bi faydası var mıdır acaba diye düşündüm durdum, meğerse bi faydası varmış o da endometriyum kanserini engelliyormuş, tabi sadece bayanlar için geçerli bir durum, ne o baylar hemen sevindiniz mi yoksa?? sonuçta akciğer kanserinden ölüneceğine göre diğerinin pek bi önemi yok
serhat'ın son sigara şarkısı ve bir fincan az şekerli türk kahvesi ile birlikte müthiş bir üçlü olur. ikame olarak nargile kullanılabilir ama tiryakiler için asla yeri doldurulamaz.
irade sınırlarını aştığı takdirde (!) nicotinelle (nikotin bandı ya da sakızı) ya da zyban gibi ilaçlarla bırakılmasının tarafımca mantıklı bulunduğu, nitekim bırakma yönünde harcanan her türlü paranın gelecekte uygulanacak kanser tedavisinden daha ucuza geleceğini düşündüğüm insan düşmanı. kapitalist sistemin komplo teorilerinden biridir bu sigara denen illet, açıklıktan kıvransanız da para verip satın alırsınız ve öleceğinizi bile bile içersiniz. üstüne üstlük sigaraya ve ardından ondan ve etkilerinden kurtulmak için harcadığınız paralarla da yağlı enselere bir kat daha çıkılmasına katkıda bulunursunuz.* bu arada (oryantalist)bir italyan bilmecesini de aktarmadan duramayacağım:
-kim bir Türkden daha çok sigara içer?
-iki Türk!*
bir solukla dünyaya geldik ve ondan sonra başladı geri sayım...
sayılı nefesleri ucuca ekledik ömür oldu.
ciğerlerimizin her iniş kalkışına kalbimizden yayılan ritmler eşlik etti.
hayatın musikisiydi o bize bahşedilen.
ama
biz tiryakiler eğer kıymetini bilebilseydik,
şimdi öksürüklerle zor nefes alıp
sigara dumanında boğulmayacaktık.
Ãœzgünüm...
herkese hakkımı helal ederim, kendime asla!
hani eskiden ciğerci vitrinlerinde sallanan o pespembe, tazecik iştah veren kuzu ciğerleri vardı ya onları kıskanacağım hiç aklıma gelmezdi sigaraya başlamadan önce. kendim ettim kendim buldum. kabul et kalbim sana en ağır darbeyi ben ciğerlerimle vurdum. sigara alacağın olsun. bunu okuyanlara benim halim örnek olsun.
azrailin bugün iyiliği üstündeydi.
haydi bir oyun oynayalım dedi sen sigara ol ben çakmak. kazanan paketi bırakacak. yoksa bu canın senden çıkacak.
"Ä°lahi azrail sen zaten adamı öldürürsün, niye ki bu matrak" dedim.
"senin bana ihtiyacın yok ki bulmuşsun müttefikini..."
peki şimdi iyi düşünelim,
astımı olan bir insan, ciğerlerinde problem olan bir insan, midesinde peptik veya kronik ülser olan bir insan, en basitinden grip veya nezle olan bir insan sigara içebilir mi? - hayır
midesi bulanır, kusar, öksürür, daralır, nefes alamaz ve içemez
o halde neymiş; sigara içebilmek için bazı kıstaslar gerekiyormuş.
bu kıstasları bulmak içemeyen insanları ortak paydasını bulalım: "sağlıksız olmak"
yani sigarayı sadece sağlıklı insanlar içebilir
yani sigara sağlıktır
Ä°nsanın kullanarak, bile bile kendisini maddi ve manevi zarara uğrattığı bağımlılık türü.yerküreye kazandıran kızılderililerdir.üniversite yıllarından sonra günde 1 pakete kadar düşürmeyi başardığım ama hala kurtulamadığım , tanju okan'ın o buğulu sesiyle mottosunu ''en iyi dost olmak'' üzere kurduğu alışkanlığım.
birde hızla bırakma kampanyaları toplu seanslar düzenlenir oysaki gerçek bir tiryaki için durum biraz daha farklıdır.
gerçek bir tiryaki için sigara içmek ne alışkanlık, ne bağımlılık, ne de hobidir.gerçek tiryaki için sigara içmek bireysel bir tercihtir ve gerçek bir keyiftir.
tütünden keyif almakla, tadını alabilmekle alakalıdır.sigarayı sinirden, stresten, üzüntüden, sevinçden içmek sigarayı sevmemek ona bağlanmaktır, bu şekilde bağlananlar sigarayı bırakabilirler, sonuç olarak h bile bırakılabildikden sonra nikton, katran tütün üçlüsüde kesilebilir insan fizyolojisi buna müsaittir.
ancak şahsen ben sigara bağımlısı değilim, sigarayı bireysel bir zevk meselesi olarak gören, bir tercih olarak terhini ondan yana kullanan, bireysel iradesiyle bu yola giren, ve küllükte 1 dakika kadar dinlendirildikden sonra ucu sarkan sigaradan derin nefesi ciğerlere çekince çıkan hafif çatırdama sesini hayatının en büyük keyif öznesi haline getirmiş bir insanım, tütünü seviyorum, sigaranın tadı yok ama alışmışız bir defa diyenleri hiç anlayamadım halada anlayamıyorum, sigaranın çok güzel bir tadı olmakla birlikte , kahve gibi çay gibi , bira gibi hayatın olmazsa olmaz güzelliklerinede en büyük tadı veren yine sigaranın kendisidir.
bu nedenle sigarayı bırakmaya hiç çabalamadım, bırakmak gibi bir niyetimde yok, çünkü bireysel tercihler özgür iradenin ifadesidir, ve özgür irade terkedilemez, oysa alışkanlıklar belli zaman sonra yerini terketmeye bırakabilir, bağımlı bırakabilir ama bizim gibi sigara içmeyi gerçekten sevenler asla bırakamaz.
ps: bugün dişçiye gittim dişlerimi temizlettim, hekim bey sigarayı yiyormusun olm bu dişler ne dedi, bende elimde olsa yerim keyif veriyor lezzeti dedim , bari bugün içme dişine bir sürü bakım yaptık dedi, tamam dedim, eve geldim yarım paket bitti.
marifet değil tabi, sonuçta akciğerleri parçalanıp ölüme son sürat koşan bizleriz, ama buda bizim zaafımız olsun bir köşede yazılı dursun.
isteyince bırakılır, ama genelde bırakılmak istenmez.*
ayrıca sigara dumanıyla halka yapılabilir, buna 'o' harfi de diyebiliriz.
bir de sigara dumanının bir insanın yüzüne üflenmesinin cinsel içerikli bir yönünün olduğu söylenir ki ben bunun türkan şoray filmlerinden kalma olduğuna inanmışımdır hep.***
yıllarca ağzıma sürmediğim, içenleri hor gördüğüm "ben bu naneye bi başlarsam felaket içerim" dediğim.iki sene önce katil olmaktansa bari bitane yakayım diye başladığım. içmeden önce su altında rahatlıkla 50 metre giden beni şimdi merdiven çıkartmayan, zatı alimin halt etmesidir ki o kadar olur hani.
sigara karşıtı kampanyaların türkiye dahil tüm dünyada yürütülmesi kadar aptalca bir şey olamaz. tütün üreten bir ülke, vatandaşına "sigara içme, yoksa ölürsün" diyemez. tütün ve tütün ürünlerini fabrikalarında üretip kullanıma hazır hale sokan bir ülke, vatandaşlarına "içme bak kanser olursun" da diyemez. derse bunun adı riyakarlık olur bu biiiir.
türkiye dünya tiryakileri için tütün üretmeye bir anlamda mecburdur çünkü virginia tütünü denen o meret, asla türk tütünüyle harmanlanmadan içilemez, bu ikiiiiiiii.
tütün, stratejik bir üründür, sigara ve benzeri şekillerde kullanılması, bağımlılık yaptığı için, yasaklanması ya da ortadan kaldırılması halinde karaborsaya ve merdiven altına iner, mafyanın kar kalemlerinden biri haline gelir * devletler de mafyaya yedirecekleri parayı vergiydi şuydu buydu diyerek sigara üzerinden legalleştirip, * bütçeye aktarmaktadırlar bu üüüüüç,
"sigara tiryakilerine iyi davranın fazla vakitleri kalmadı" esprisinin özellikle türkiye'de "sigara tiryakilerine iyi davranın, asıl vergiyi onlar ödüyor" şeklinde değiştirilmesi gerekmektedir, döööört,
sigaraların içinde bulunduğu söylenen maddelerin vücuda zarar açısından çooook daha ağırlarını tüm gün boyunca tükettiğiniz gıdalardan ve soluduğunuz havadan zaten alıyorsunuz, beeeeş,
* doktorun "sigarayı bırak!" baskısı, hamile kadın üzerinde strese yol açar ve bu stresin bebeğe zararı da (zaten topu topu 3-5 tane sigaraya izin veriliyor gebelikte) annenin içeceği 3 ila 5 sigaradan daha fazladır altıııııııı,
tütün doğaldır ama sigarada "doğal olmayan" birşeyler vardır. o birşeylerin başında da kağıt gelir. sigara tiryakilerini asıl kanser eden de ciğerlerine çektikleri o yanmış selülozdur ve dikkat edin sigaradaki zararlı maddeler sayılırken, bunların yüzde kaçı o kağıtta bulunur, kimse işin o kısmını bilmez, yediiiiiiiii.
kendine "içilebilir" "güvenli" sigara arayan tiryakilere * küçük bir tüyo: sigarayı yakın ve birkaç nefes çektikten sonra, kültablasının kenarına bırakın. sigara kendi kendini içip bitiriyorsa, o markaya yaklaşmayın bile. yok siz çekmedikçe sönüyorsa (miktarını abartmadan) için. çünkü sigara üreticileri için "ne ka sigara tiryakiliği, o ka satış" mantığı doğru bir mantık olduğu için, sigaranın kendi kendine filtreye dayanması için de tütüne bir yığın abuk sabuk madde eklendiğini de unutmayın!
kahvaltı, Öğlen ve bilumun yemeklerin üzerine zevk veren, efkarlıyken veya mutluyken inhibitör görevi gören, muhabbet ederken koyulaştıran, yanlızken yanlızlığı paylaşan, ölmek isterken dumanında boğulunduğu fikri ile insanı rahatlatan, zararlı ama çok amaçlı incesi ve kalını bulunabilen farklı yoğunluk ve tat çeşitleri hatta mentollü ve bilumum aromalı çeşitleri bulunan, içilmemesi gerektiği halde içilmesinin güzel olduğu, dumanlı içicek...
gittiğiniz her yerde peşinizden gelen, evden çıkarken arkanızdan yolladığı dumanı gittiğiniz okulda karşılaştığınız ağır kokuyla destekleyen, beyaz fayanslarıyla okulun belki en rahat(!) yeri olması gereken yerde bile önünüze çıkan, hayal kırıklıklarını, ayrılıkları ve ölümü simgeleyen, ona karşı verdiğiniz mücadelede hep yanınızda olanların bile sanki "bir gün herkes sigara içecek"*** diye bir söz varmış da o sözü hayata geçirmeye çalışıyorlarmış gibi sizin saflarınızdan ayrıldığı konudur sigara.
insanların sanki içmek normalmiş de içmemek tuhafmış gibi davranmaya başladığı saçmalıktır sigara. sokakta yürürken "amaan açık hava canım nolcek" diyen insan güruhunun bir adım arkasından yürümek zorunda kalan ve dumandan boğulanların hiç önemsenmediği bir ortamı oluşturan da sigaradır. vapurun açık kısmında sigara içilen-içilmeyen diye ayrılan koltukların bir tarafının tıklım tıklım olmasına, hatta diğer tarafa da sarkılmasına yol açan, sigara içilmeyen bölümde bile "naapayım yaa orda yer yok burda oturuyorum" diyen zihniyet yüzünden nefes alamayanların olduğu zaman dilimini oluşturandır sigara.
herkesin bilmiş bir edayla "sakın başlama" dediği ama bu cümleden sonra birer tane yaktığı nesnedir o. sözlerin değil örnek olmanın önemli olacağının farkında olunmamasıdır.
ama en kötüsü de, yıllardır aynı şekilde düşündüğünüz kişileri bile kendisine bağımlı yapan düşmandır o. yıllarca, size anti-sigara düşünceleri öğretenlerin, birlikte dumandan kaçtıklarınızın aslında bilmemnekadar zamandır bağımlı olduğunu öğrendiğiniz andaki "ihanete uğramışlık duygusu"nun ta kendisidir sigara. dumandan ve kokudan ne kadar rahatsız olduğunu söyleyenlerin de eski içicilerden olduğunu duyduğunuzdaki şoktur. "sen içiyor musun" dediğinizde "ah tabi ki hayır' daha neler!" diye cevap verenlerin bir ay sonra "bazen" diye cevabı değiştirmelerine neden olan çelişki aracıdır.
içmeyen insanların rahatsız olacağını düşünemeyecek hale getirdiği insanlar gibi, bencil ve vurdumduymaz biridir sigara.
kendinizi kararan bir dünyada yapayalnız bulduğunuzda, kurumla dolu bir baca deliğinden asla bembeyaz bir güvercin çıkamayacağını hatırlatmak istercesine pasif içicilikten muzdarip olduğunuzu gözler önüne serendir o.
tüm zararlı alışkanlıklar içinde en az göze batandır. malumunuz sigara içicisi sigarasız kalınca en fazla agresif olur , eroinman gibi para bulmak ve eroin almak için kendini satmaya , alkolik gibi sağa sola saldırmaya , kumarbaz gibi neyi var neyi yok tüketip ocak söndürmeye götürmez işi, sigara bu anlamda varken yok portresi çizen bir gaz aracıdır diyebiliriz, şöyle ki ; içici içiciliğinin farkına vardığı dönemler 'amaan canım istersem bırakırım' havalarındadır . bir müddet sonra refleks şeklinde pakete uzanıldığı görülür. yemek sonrası sigaraların yanına , iş stresi için içilenler , depresifken içilenler , muhabbet esnasında içilenler eklenir. derken bir bakmışsınız ki paket bitmeden 'aman sigarasız kalmayayım ' diye zula yapan bir tiryaki olmuşsunuz. ben sigarayı hep sürüp giden ama ne saygı ne sevgi ne istek ne heyecan kalmamış senelerce devam ettiğinden artık tadı kaçmış ilişkilere benzetirim. vardır ya etrafta uzun zamandır beraber olan ve şikayetçi olan bunlara rağmen de ayrıl(a)mayan tipler. her dakika birbirlerine şurdayım bunu yaptım diye haber verip , sonra da hayatıma çok karışıyor diye yakınırlar. kavga edip küserler çok özledim der ağlak halde geri vitese takarlar yine. bana zarar veriyor derler sonra inkar ederler. vardır ya hani 'istesem bu ilişki bugün biter şekerim' ciler. ama ilişkisi pörsüyen, pörsüyen ve hiçbir şey yapamayanlar... sigara da az çok bunun gibidir. sevdiğiniz an azdır sigarayı genelde, ama öyle tanıdıktır öyle 'siz' olmuştur ki o olmadan nasıl olur düşünemezsiniz bile, kahve içerken sigara içmemek hakkında bir fikir yürütemezsiniz mesela... öyle de bir illettir ki yaşlı bir amca bana şöyle demiş ti : otuzbeş sene içtim. otuz sene oldu bırakalı. ama tadı şurdadır. bir tane içsem yine başlarım! acaiptir sigara... içmezseniz öleceğinizi sanarken içerken öldüğünüzün de farkında olmaktır... evet gerçekten acaiptir sigara... tam bir illettir.
kasım sonları. sokağın ortasında eliyle telefonunu sıkan bir gencin yüzünde anlamsız bakışlar ve sığınacak bir yer bulma dürtüsü var. yürüyüşünün ve adımlarının farkında olmaya vakti olamayacak kadar üzüntüsü, kederi ve düşünceleriyle baş başa, dalmış. bozuk plak gibi düşünemediği, sinir sisteminin engellediği, düşüncelerinin peşinde. gözleriyle yürüyor. otomatik adımlar. etraflıca düşünemiyor. İlk dürtüsü ?
gecenin soğuk rüzgarları bedenine teğetler çiziyor sokak ortasında. o da dalmıyor daha fazla sokağın ritmine. günahsız soğuklar yerini apartmanın soğuk mermerlerine bırakıyor. oturuyor ama arada küfür kafir sırasız ve gün yüzü görmemiş.
bekleyip kaybolmaktansa apartman köşesinde sakinleşmeyi umuyor. İçinden “ne yapıyorum ben” sesleri ama yine de sessizlik hakim. apartmanın karşısında sokak lambası hafiften titriyor. gözleri dalıyor. dizleri üzerine dirseklerini bırakıyor temelsizce. sağ eli soğuk parkasının içindeki tek bilinmeyenli denklemin cevabını bulmak için aranıyor.
uzanıyor ve denklem hayat buluyor. sigara paketini çıkartıyor cebinden. eller soğuk, titriyor. ama yine kimse yok. İçinden küfür ediyor. gözleri kızarmış. kendini sıkıyor. bir sağa gidiyor kafası, bir sola. İsyan eder gibi. ama yine de elleri titriyor. değişmiyor. sigarasını çıkartıyor sonunda. veriyor cehennem ateşini göğsünden içeri. ciğerlerine “ bayram vakti” edasıyla sesleniyor. Şimdi nefes alıyor. sakinleşiyor. cehennemin sıcağıyla ısınan göğsü beyninde üzüntülerine yer açacak sıcaklığı yaratıyor. yalnızlığına değil sevgisine kızıyor. verdiklerine gözyaşları biriktiriyor ama boşaltmıyor.
sigara hükmediyor sonuna kadar. soytarısı, insan krallığının. saygısını gösteriyor.
İzmarit olup düşüne kadar sokaklara. milyarlara hükmediyor. hükümran bir senfoni oluyor ciğerlere. yine de bitiyor.
her şey gibi bitiyor.
elif
" tarafımca en güzel bu şekilde tanımlanacak amber-i zehr "
bazen en iyi dost...
yalnızlığını paylaşabildiğin..
gerçekleri tek anlatabildiğin...
dosttan ziyade..
içenin bazen kendisi...
bazen seni senden fazla bilen..
merhem olmaya çalışan...
çalışırken öldüren..
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
