hayat ne kadar güzel, kelebekler ne kadar renkli, çimler ne kadar yaşil, gökyüzü ne kadar mavi, allahım ne kadar mesutum haleti ruhiyesi içindeki anne-babanın çocuklarına koyabileceği, genelde de kızlara verilen isimdir. bu durumda neden erkekler sevgi dolu olmazlar mı ki ya da sevgi neden erkeği temsil etmez ki soruları akla gelir.
değer vermek kavramını öğrenme ve/veya uygulama sürecidir. kişi karşısındakini kendi kadar sevmelidir. kendinden fazla değer verdiği takdirde kendine olan sevgi ve saygısını yitirmekle birlikte, muhatabıyla olan ilişkisini de zedeleyecektir.
sebeb-i hilkat-i âlemdir sevgi, yani yaradılış sebebidir. 'dâd-ı Hakk' da denir, çünkü Allah vergisidir. irâdî olmadığını söylerler, çünkü severken sebepli ya da hesaplı sevmezsiniz. belki neyi, kimi niye seviyorum diye düşünmezsiniz. zaten akıl işi değil gönül işidir.
sevgiyi çiçeğe benzetmişlerdir. çiçeğin gıdası nasıl sulanmasındaysa, sevginin gıdası da izhârındadır. çiçeğe su vermezseniz bir müddet sonra kurur, ölür gider. işte aynen öyle, muhabbeti besleyen şey de muhabbetini belli etmekte, göstermekte ve belki de izhârın en âşikârı olan söylemektedir. illâ ki kelimelerle mi izhâr edilir. hayır. sevgiyi izhâr etmenin bin türlü yolu vardır; bazen bir bakış yeter izhârına, bazen sevdiğinin sevdiğini sevmektir, bazen onun için dua etmektir. belki söyleyeceğiniz şeyin ağırlığını kelimeler kaldıramayacaktır. belki de kelimelerin sizi sınırladığını düşünüyorsunuzdur. *orası size kalmış! fakat bir şekilde izhâr lâzımdır. çünkü beklemek ateşten daha yakıcıdır. onun kadar yakıcı olan bir şey varsa o da muallakta kalmaktır, emin olamamaktır.
ve denir ki hâlife sevilmeden 'müstahlef'e muhabbet edilemez! mutlaka bir muhatab lâzımdır. fakat bunu illâ ki cinsiyet olarak düşünmemelidir. hâsılı sevmek çok güzel, çok mûcizevî bir şeydir ve hiçbir şeyi sevmeyenin insanlığından şüphe edilmiştir.
karşılık beklemden verilen tek çeşidi "anne sevgisi" dir. kolunu kanadını gerer, her an üzerinize titrer. sevgi anlatılmaz ki onu hücreleriniz de, kanınız da tüm duyularınızla hissedersiniz. içinizi saran sıcacık bir şeydir.
söylenmediği zaman yok sayılan olgudur. seven*, sevdiğine sevdiğini söylemelidir*. sadece flört ilişkilerinde değil anne-baba, evlat, arkadaş, karı-koca da birbirlerine olan muhabbetlerini dillendirmezlerse sevgide azalmalar görülebilir*
aşkın olgunlaşmış, ayakları yere basan ve heyecanı azalsa bile bitmeyen hali. çünkü gerçek aşklar asla bitmez sevgiye dönüşür. sevgide aşk gibi iniş çıkışlar ya da sonu gelmez buhranlar yoktur. sevgide ucu bucağı görünmeyen bir demiryolunda aynı hızla, aynı konforla, aynı mekanda ve aynı zamanda yolculuk yapan sevgililer vardır.
eskiler sevgi yerine hubb ve mihr kelimelerini kullanmışlar. muhabbet, habib, mahbub, muhibb, ahbab, ehibba vs kelimelerin “hubb”dan türemeleri bir yana “hubb”un bir mânâsı da “tohum”dur ki tohum da içinde, feyz, bereket gibi bir tarafları dünyaya, bir tarafları ukbaya bakan, çağrışım dairesi zengin kelimeler ihâm etmektedir.* mihr kelimesinin de hem sevgi hem de “güneşÂ” mânâlarına gelmesi de ayrı bir mesele, ayrı bir güzellik, ayrı bir letafettir. nur, aydınlık, sıcaklık...*
sevgi, insan olmanın güzellik ve asâletinin mazharı yani zuhur mahallidir. bu garip duygu çok defa kontrol dışı olarak başlar, gelişir ve biter.* lâkin şuurî bir tarafı da yok değildir, zira o güzel türk filminde vurgulandığı gibi emek ister, ilgi ister, kıymeti bilinsin ister, misafiri olduğu kalpten izzet ü ikram bekler vesselam. eğer, şânına yakışır biçimde ağırlanmazsa, istiskal edilirse çeker gider. aşktan ayrılan tarafına gelince: aşk bir tecrit, bir uçuş hâlidir, hatta belki bir çeşit tatlı cinnettir ama sevgi konuşan, yürüyen, yiyen-içen, uyuyan-kalkan, dünyalı insanın kârıdır. sevgi bu dünyaya ait bir duygudur ve bu duygunun paha biçilmez değeri de feda, feragat, diğer-gâmlık gibi yüce kavramlarla yakından ilişkilidir. bir de şu var: sevgi kişinin insana, tabiata, eşyaya, şehirlere ve sanata daha gören, daha anlayan bir gözle bakmasını, daha duyan bir kalple yaklaşmasını sağlar. sabahların ve akşamların, uykunun ve uyanıklığın, yemeğin ve çayın tadını ziyadeleştirir. sevgi, adama hayatı daha yoğun ve kaliteli yaşatır. sevgi, her güzel şeyi sevilene yakıştırmak, her güzeli sevilenle paylaşmak güdüsünü besler sevende.
bu duygunun izzeti hakkında bir şey daha: karşılıksızdır, çıkarsızdır, hesapsız ve ayaksızdır. almadan vermektir, sevgili yolunda sarf etmek üzere biriktirilmiş servettir, onun uğrunda harcanmak üzere depolanmış safî enerjidir. bir de sevginize mukabele edilmişse, o vakit işte, bu hususta dünyanın en sanat eseri, en şiir dili olan türkçenin bile kifayetinden şüphe ederim.
sevgi,cıkarsız bir his,vazgecilemeyecek kadar büyük bir tutku bulması güc kaybetmesi kolaydır.yaşam sebebidir.mutlulugu sunar aynı zamanda melankolinin düşmanıdır.sevgi sevilesi bir histir.candır bazen canandır.*
sözleri ümit yaşar oğuzcan'a âit olan, hüzzam makâmında bir şarkı vardır ki, üstad münir nûreddin selçuk'un bestesidir: "bitmese sevgi".. şiirin bir yerinde şöyle der:
"mâdem ki gönül böyle deli
delicesine sevmeli
usanıp yine sevmeli
bitmese sevgi bitmese"
demek ki sevgi, "gönül" îcâb ettiren bir şey.. öyle ki, gönül ne kadar deliyse o nisbette "delicesine" sevecek.. hem de usandığını da ayrı sevecek! ne güzel! *
âcizâne fikrim şudur: "aşka âşık - sevgi sever" olmak yerine, "aşk sever - sevgiye âşık" olmak en iyisi.. dengeyi en iyi o zaman buluruz..
ne olursa olsun sevmektir. en zor anlarda hayal edip rahatlamak, düşünüp ağlamak, düşünüp kahkahalara boğulmaktır. hissetmektir. bazen kulak tıkamaktır, tartmaktır kalbin sesi ile zihnin karmaşasını. çıkmazlardan açılan kapıların anahtarıdır. anlamaktır. öyle ki sahip olmak için sebep aranamaz, ne sanaldır ne de maddidir. ruhsaldır, hisseldir. bakışlarla dans etmektir belki bakışları kaçırmaktır. utangaçlıktır, alçalmaktır bazen, aklını yitirmektir.
sevgi bir çok şeye beslenen duygu bir çocuğun annesine beslediği duygu; sevgiliye beslenen hatta hatta eşyaya beslenen sevgi duygusu kısacası sevgi ucu açık bir duygu...
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.