romus ve romulus tarafından kurulduğu efsanesi olan, herkesin imrendiği aynı zamanda da iğrendiği bir imparatorluk. imparatorlarının hırsları ve cinsliği nedeni ile pek çok garip olay yaşanmıştır.
yunan medeniyetinin bir devamı niteliğindedirler. her ne kadar yunanlardan daha ileri pek bir şey koyamamış olsalar da, kanun koyucu olarak, gelmiş geçmiş belki de en başarılı imparatorluktur.
daha 0 yıllarında evlere kdaar gelen su şebekesinin olduğunu duyunca ve bu evelere su getiren su kemerlerinin teknolojisini düşününce insan bir garip oluyor. bir de sezar'ın 1 haftada yaptırdığı köprü vardır ki, ülkedeki mühendislerin niteliğini sorgulatıyor insana. yok sadece bizim mühendisler alınmasın, sanırım dünyada bunu yapacak pek mühendis yok. tabii köprü yapılır da 1 haftada o boyutta bir köprü yapmak pek mümkün değil gibi.
ya ben ne anlatıyorum ben romus'la, romulus'un kurtlar tarafından büyütüldüğü efsanesini hatırlatacaktım. hani türklerin yaratılış destanında da kurtlar var ya, o bakımda.
Hakikaten Roma'da gezerken kendini yüzyıllar öncesinde bulur insan: Bir köşede Colosseum size Gladyatörleri hatırlatır, diğer köşeden Meçhul Asker Anıtı, 19. yüzyıldan göz kırpar. Rafael'in kemiklerinin yattığı Pantheon'un hemen karşısında, dünyanın en güzel gelato'larını yapan pastaneler vardır. Adım başı heykeller, çeşmeler, sütunlarla dolu piazza'lar çıkar karşınıza. Aşk Çeşmesi'ne mutlaka para atılıp dilek dilemeli, İspanyol merdivenlerinde soluklanıp gelen-geçen izlenmelidir... Bir yandan da hiç ummadığınız sürprizlerle kalbinizi çalar: Öylesine yol üstünde giriverdiğiniz bir kilise, yüz yıl önce bir yangında Hz. İsa ikonu hariç tamamiyle yanmış olup, Papa tarafından mucizevi olduğu beratıyla onurlandırılmış bir yerdir mesela; ya da dışarıdan alelade görünen, kapısı açık bir binada, aynı zamanda fotoğraf sanatçılığı ile de ünlü olan Bryan Adams'ın Hollywood ünlüleri ile çalıştığı fotoğraf sergisiyle karşılaşıverirsiniz *... Sokak sanatçıları, kukla oynatanlar, canlı heykeller de cabasıdır... Bence bizim Sulukulenin su basmış hali diye tanımlanabilecek Venedik'ten bin kat daha güzel, bin kat daha görülesi bir İtalyan şehridir Roma... İstanbul'un kardeşi olduğundandır belki de...
İtalya'nın Başkentidir.
Roma, aynı zaman Roma İmparatorlu'nun da başkentliğini yapmıştır. Geçmişi köklü olan bu kent, İtalya'nın gezilip, görülebilecek en güzel şehirlerinden biridir.
Roma'da tren istasyonundan çıkıp Roma'ya baktığımda içimi inanılmaz bir heyecanın kapladığı ve tarihi yerlerini de gezdikçe kendimi geçmişte, antik dönem Roma şehrinde hissettiğimi büyülü bir şehir.
Roma'ya gidipte Colesseum, Aşk Çeşmesi, İspanyol Medivenleri,Nazzionale Museo, Capitolini Museo, Forum Roma, Caracalla Hamamları, Pantheon, Ara Pacis, Mercati di Traiani, Vatikan'ı görmeden Roma'dan ayrılmamak gerekir.
Eski ve yeninin icice gectigi kent. Insani bir an yuzyillar oncesine goturebilir. Colosseum ve ask cesmesi gercekten gorulesidir. Fakat tadini iyice cikarmaniz icin gunesli havalarda gitmeniz tavsiye edilir.
her yolun çıktığı memlekettir.
lakin bu atasözündeki roma bugün bilinen italya'nın başkenti olan kolezyumu ile ve dondurması ile maşhur olan il değil, bizatihi istanbul'dur.
çünki efenim bu gün paris louvre müzesinin önünden geçen gül çizgisi, yani eski sıfır noktasının başlangıcı olan nokta saraçhane dediğimiz istanbul büyükşehir belediyesinin tam önündeki camiinin dış duvarındaki kuledir.
tarihiyle barışık şehirdir. ahenklidir ve insanı içine çeker, kendini sevdirir.
sokak sanatçıları, adım başı tarihi eserleri, eskiyle uyumlu yeni yapıları, pizzası, piazzaları, müzeleri, sıcak kanlı insanıyla sıcacık bir şehir.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.