reddedilmek

  1. kişi kendine yeterince güvenmiyorsa, yetersizlik duygusuna kapılmasına neden olabilen; kırgınılık, kızgınlık ve bazen pişmanlıkla hayatı geçici bir süre sekteye uğratabilen hadisedir. duygusal olarak meyil ettiğiniz insanın reddetmesi incitirken*; ihtiyacınız olan bir işte başvurunuzun reddedilmesi çok büyük bir umutsuzluk yaratır. hangisinin daha kötü olduğunu an ve ihtiyaçlar belirler ama her şeyin bir denge içinde varolduğu hatırlanırsa atlatılamayacak bir durum değildir zannımca...
    (insane 20.06.2006 21:21)
  2. ilk andaki etkileri, reddedilenin ruh hâline ve anlayışına göre değişkenlik gösterebilen durumdur. sonraları reddedilme tesirlerinin ne hâl aldığı görülebilir. bir kişi şahsen tanınmak istiyorsa, hayâtında reddedilip edilmediği konusunda bir konuşma açılıp onu konuşturmak gâyet iyi ve bol bilgi sâhibi olunabilecek bir yoldur.**
    (benlicenan 01.11.2006 03:08)
  3. halkımızın çok büyük bir kısmının kabullenmekte ve hazmetmekte zorlandığı durumdur.
    (hepbanahepben 01.11.2006 10:36)
  4. her ne sartla olursa olsun zordur. insana en cok koyanlardan bir tanesi mesela bir yoksula mahalle esrafindan yardim toplamaya kalkistiginizda karsilastiginizdir. cok yonlu bir hayalkirikligidir o. zira yardim yapacaginizi dusundugunuz kisilere gidip reddedilmek igrenc bir seydir. hele bu kisi bir de ilaveten ahbabiniz oldugunu dusundugunuz bir sahis ise buyrun cenaze namazina.
    (benbudejavuyudahaoncegordum 01.11.2006 11:08)
  5. İnsanın nekadar başından geçsede sineye çekemediği, insanın tüm ümidini kırıp moralini çökerten, aynı zamandada yaşama isteğini de yanında götürebilitesi olan olgu. başınızdan geçmemesi için öncelikle reddedilemiyeceğiniz tekliflerde bulunmak ve durum analizini önceden yapmak önerilinebilir...*
    (rumelisalaklarsalagi 09.05.2007 17:31)
  6. bi insanın bi anlık kendine yada başka birine duyduğu kin sonucu ortaya çıkan bi kavram
    (black cat 09.05.2007 21:28)
  7. ön kapı kapanırken arka kapıyı çalmaktır bazen.
    (argus wishingwell 03.10.2007 14:09)
  8. akabinde zuhur eden duygular için
    (bkz: öfke)
    (bkz: nefret)
    (bkz: tiksinti)*
    (esrar dede 29.05.2008 21:13)
  9. bu durumda söylenebilecek bir söz:
    Yenisi kaç para ki?
    (empyrean 01.06.2008 18:02)
  10. (bkz: sükut-ı hayal)
    (huzunsari 09.06.2008 14:10 ~ 31.07.2008 19:58)
  11. Aşk-meşk davalarında reddedilme denilen tecrübeyi her ademoğlu ve kızının yaşaması gerektiğini savunanlardanım. Çünkü kişiyi "küçük dağları kendi yarattığı" sanrısından uzaklaştırır, Tanrıların dünyasından insanların seviyesine indirir! Gurur kırıcıdır, evet. Ama gurur denen nane, arada bir kırılmalı ki "ben şöyleyim, ben böyleyim, çok zekiyim, çok güzelim, harikayım ah ah..." diyen insan -öyle bile olsa- herkes için bulunmaz Hint kumaşı olmadığını anlasın.

    Özellikle erkeklerin reddedilme korkusu içinde ilişkiyi başlatan taraf olmaktan kaçmalarına şiddetle karşıyım. Evet, yeri geldiğinde ilk hareket kızdan da gelebilmeli; ama klasik terbiyeyle yetişmiş kızcağızlar kolay kolay açılamaz erkek tarafına, bu böyle biline. Yoksa ne damgası yiyeceğini hepimiz biliyoruz. Sonra gelip de kızı suçlamayın, terbiye edilme adı altında bize böyle öğretildi, toplum kurallarını suçlayın illa bir suçlu arıyorsanız.

    Benim lisede bir arkadaşım vardı mesela; şöyle övünürdü: "Bugüne kadar hiçbir kıza teklif etmedim, hep kızlar kendi geldi, süper bi adamım lan ben!" Bunu diyen adam, aynı zamanda her tartışmada zeytinyağı gibi üste çıkardı, asla özür dilemezdi. Bildiğin "egom dağlarda gezer" tanımı işte. Böyle olmayınız, n'olur... Yoksa yıllar sonra arkanızdan tiksintiyle bahsederler, benim şu an yaptığım gibi.

    Ha, ama hayatınızın aşkını bulduysanız ve onun tarafından reddedilmek çok fena koyacaksa, o halde önce nabız yoklayın, direk olarak açılmayın, o başka. Bu durumda bile ucundan ucundan ima etmeye başlamazsanız olmaz. Bak milletin eli armut toplamıyor, başkası kapar kızı/çocuğu. Ama eğer karşınızdaki sadece hoşlandığınız bir insan evladıysa, olursa olur olmazsa denizde balık bol diyorsanız, direk bodoslama açılın derim ben. O da severse, ne âlâ. Yok reddederse, değerlendirilesi bir tecrübe, ve ileride anlatıp güleceğiniz bir anı olur. Valla bak... Bişey biliyoz da söylüyoruz * * *.

    Bu arada sevgili babamın çok haklı bir tespitini burda sizlerle paylaşmazsam içim rahat etmeyecek. Kendisi, üniversite hocası olduğu için senelerdir 18-25 yaş arası bireyleri inceleme fırsatı bulmuştur. Aynen şöyle söyler:

    "Çok güzel ama hanfendi kızlar genelde çirkin çocuklarla çıkar. Çünkü bu tip kızlara, eli yüzü düzgün, kolay kolay reddedilmemiş erkekler yaklaşamaz. "Şimdi bu beni reddeder, elaleme madara olurum" diye düşünürler. Oysa çirkin erkeklerin umrunda değildir, "bir şansımı deneyeyim, ne kaybederim ki?" diye düşünür ve kıza teklif eder. Güzel olduğu halde nedense orta güzellikteki arkadaşları kadar bile erkekler tarafından ilgi görmemiş zavallı kızcağız da "beni kimse sevmiyor, böhüüüü!" diye komplekse girmeye başladığı için çirkin-mirkin demeden kendisine gelen bu teklifi kabul eder!"

    Öyle yani... Eli-yüzü düzgün arkadaşlara benden bir amme hizmeti olsun bu da.
    (itaatsiz 08.06.2009 23:07)
  12. bu başlığa yazan ve bu başlığı okuyan herkes gibi ve bu iki eylemi gerçekleştirmeyen birçokları gibi insan egosunu yerlerde süründüren bu durumla ben de karşılaştım yılllar önce. hayat, bedelini ödetmeden hiçbir şey öğretmiyor insana ve insan gençliğinin büyük bölümünü zannedilenin aksine hayattan tad alarak değil, beceriksizliklerle harcıyor. kendi kategorisinde kalması gerektiğini, bir şeye elini sürmeden önce, özellikle de ona bağlanmadan önce nesnelerin ve insanların fiyatını öğrenmek için yıllar geçmesi gerektiğini anlıyor insan. fiyat derken, sadece parasal boyutu kastetmiyorum. herkes kendine bir yaşam tarzı biçer ve bu tarz genelde standartların üstüdür. kendisine talip olan tarafın bu bedeli karşılayıp karşılayamayacağı hakkındaki fikri, kişiyi redde ya da kabule yöneltir. peki reddeden kişi daha sonra reddetme sebebi olan gelecek hayallerini başkasından elde eder mi? yüksek olasılıkla hayır, ama bunu kazın ayağının tek olmadığını gördüğü zaman anlar, ki bu da bir anlam ifade etmez.

    bir de nedendir bilmiyorum, ona çok fazla bağlandığınızı hissettirirseniz, ya da şöyle söyleyeyim, ona ne kadar değerli olduğunu hissettirirseniz kaybetme oranınız o derece yükselir. bunu öyle arabesk tınılarla "kimseye değer vermeyeceksin..." klişeleriyle ifade etmek istemem ama insanların büyük çoğunluğu biraz acı çekmekten ve aşağılanmakıtan haz alır. bu acıyı çektikçe acıyı çektirene bağlanır. bunları kendi kişisel tecrübelerimden çok çevremde gözlemlediğim deneyimlerden yola çıkarak söylüyorum. asla abartmamak lazım, ilgiyi ne eksik ne fazla göstermek lazım. sanırım biraz da şans lazım, çünkü doğru kişiyi bulmanın tamamen şans işi olduğunu düşünüyorum.

    en kötüsü ise bu durumu birden fazla yaşamışsanız artık doğal davranamamanız, her seferinde farklı taktiklerle yavaş yavaş kişiliğinizi kaybetme olasılığınızdır. aman dikkat!
    (esrar dede 16.07.2009 22:20)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.