doğan grubunun daha politik olan gazetesi, özellikle ekleri çok başarılıdır ( kitap ve hafta sonu ekleri) haberleri değil de daha çok yazarları sayesinde ismine yakın durduğu kanaatindeyim.
köklü, kesin, kökten anlamlarına gelmekte olan sözcüktür. bu anlamda bir görüşün radikal savunucuları, kökten savunucularıdır, o düşünce veya ideoloji için eyleme geçmekten çekinmeyecek kişilerdir.
suyun başının kimlerce tutulduğu malum bir gazete olması sebebi ile radikalliğinin bir sınırı vardır. ama yine de hakkı yenmez. yıldırım türker, nuray mert, ahmet insel, ayşe kadıoğlu gibi kaliteli yazarları vardır. cumartesi eki de magazinel eklerden çok uzaktır ve keyifle okunulasıdır. iki eki ise evet gazete dediğin böyle olmalıdır böyle ekler vermelidir dedirten bir ektir.
internet üzerinden izlenebilen "radikal" okuyucu yorum yapılabilmesini kolaylaştıran işleyiş sistemine sahiptir. yorum yapabilmek için üye (ücretsiz) olmak gereklidir, yapılan her yorum için üyelerine beş puan vermektedir. yazarlarının bir bölümü duyarlıdır, yapılan yorumlar ile ilgili olarak geriye dönüş yaparlar.
türkiyede aslında başka başka düşünen ancak orta noktası güzel bir uslupla eleştiri olan, ara sayfalarında gurbunun diğer gazetelerine nispetle oldukça faydalı bilgiler bulabileceğiniz türkiyede aykırı düşünenlerin belkide okuyabileceği tek gazete...
nuray mert'i barındırması hasebiyle benim için başka başka anlamalarda ifade eder ***
türkiye’nin çok satmayan, ancak etkin gazetelerinden birisi… daha çok “sosyal demokrat” olarak biliniyor. ancak “kriz” dönemlerinde rengi değişiyor. daha önce de olmuştu, şimdi de oluyor: gazetenin “yönetimi” ankara temsilciliğine kayıyor. sonra o manşetler çıkıyor… “kriz manşetleri!”
radikal gazetesi türkiye’nin önde gelen gazetelerinden. bundan kimsenin şüphesi yok. gazete düşük tirajına rağmen okuyucu profilinin niteliği sebebiyle etkili. “normal şartlar altında” sosyal demokrat olarak nitelenen gazete kriz dönemlerinde “renk değiştiriyor!” basını yakından takip edenlerin çoğu bu fikirde… renk değiştirmesinin sebebi ise “merkezin” İstanbul’dan ankara’ya kayması… nedenine gelince… sabah gazetesi eski sahibi dinç bilgin’in 28 Şubat gibi ciddi bir “kriz” anında basının tavrını özetleyen şu sözleri anlamlı: 28 Şubat’ta gazetelerin manşetleri ankara temsilcilikleri tarafından hazırlanırdı. yani “normal şartlar altında” İsmet berkan gibi bir ismin yaklaşımını yansıtan gazete kriz dönemlerinde ankara temsilcisi murat yetkin’in “rotasına” giriyor. neredeyse tüm gazetelerin ankara temsilcilerinin rotasına girmesi gibi...
yeni şafak gazetesinden bir yazar radikal gazetesini kastederek “bu gazeteyi iyi izleyin” uyarısında bulunmuştu. uyarısının sebebi türkiye’de yaşanan gerilimin gazetenin manşetinden daha doğru okunabileceği şeklindeydi. o yazar aslında pek de haksız sayılmaz. Çünkü dünkü radikal’in manşeti türkiye’de yeni bir sürecin başladığının göstergesi. manşet “bağcılar’da bir okulda öğrencilerin namaz kılması” ile ilgiliydi.
bu radikal gazetesinin ilk kez yaptığı bir şey değil. gazete diğer basın organları gibi "rüzgardan" çok çabuk etkileniyor. bu etkilenme sürecinde yetkin de önemli bir rol oynuyor. kimi zaman sadece etkilenmiyor... etkiliyor... geçtiğimiz yıl yaşanan ilginç bir tartışma hala hafızalarda. sabah gazetesi yazarı fatih altaylı ile murat yetkin bu tartışmanın iki unsuru... konu ise yetkin'in kimi komutanların "ecevit çekilsin yerine Özkan gelsin" şeklindeki isteğini ecevit'e iletmesi. altaylı o dönemde bir gazetecinin "komutanların ulaklığını" yapamayacağını belirtmişti. murat yetkin ise ecevit ile o görüşmenin haberin doğrulatılması için yapıldığını belirtmiş ve altaylı'dan özür beklediğini yazmıştı.
radikal yayınladığı yorum ve haberlerle türk entelektüel yapısına önemli katkılarda bulunan bir gazete. ancak gelin görün ki kriz dönemlerinde yaptığı manşetler ilginç yönlendirmeleri barındırıyor. bizlere “kriz dönemlerinin” başladığını hatırlatıyor. artık şu açık: türkiye yeni bir 28 Şubat sürecine giriyor. kimilerine göre darbe süreci olarak da adlandırılan bu yeni konjonktürde “iktidar” kavgası yine toplumun değerleri üzerinden yapılıyor. 28 Şubat sonrası yaşadığı krizlerle türkiye’nin kaç yıl kaybettiği dün gibi akıllarda. Şimdiki olası bir krizde türkiye’nin çok daha şey kaybedeceği kesin. Çünkü dünya on yıl öncesinden daha hızlı dönüyor. ve küçük kayıplar küresel anlamda daha hızlı büyüyor ve etkisi daha uzun dönemli oluyor.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.