metafizik

  1. felsefenin en temel konularını, bu konuların felsefe içinde işlenmesi açısından ele alan bilgi dalı. tek tek ve farklı biçimlerde varolan nesnelerden ayrı, genel ve bir bütün olarak varlığın ya da varolmanın ne olduğunu araştıran bilimdir.
    (fleur de lis 18.05.2006 00:23)
  2. yeryüzündeki bilinen bilinmeyen bütün gerçekliği araştıran, bunların asıl sebeplerini bulmaya çalışan ve en sonunda bütün bunları en basit şekilde tanımlamaya çalışan bir felsefe alanıdır.
    fizikçilerden farkları, fizikçiler kavramları açıklamak için gözlenebilen, ölçülebilen ve denenebilen nicelikler ararken, metafizikçiler ise sadece bunlara bağlı kalmayıp fiziksel alemin ötesindeki, gözlenemeyen, ölçülemeyen ve denenemeyen açıklamaları da kabul etmesidir. bu da fizikçinin metafiziksel açıklamaları kabul etmeyeceği fakat metafizikçinin fiziksel açıklamaları kabul edebileceği anlamına geliyor.
    (megaron 19.04.2007 09:10)
  3. fizik ötesi
    (bitter 19.04.2007 09:16)
  4. duyularımızla kavrayamadığımız, fizikle açıklanamayan olayları inceleyen felsefedir.. bu alanda fethullah gülen' in yazmış olduğu varligin metafizik boyutu adlı bir kitap vardır.. bu kitap her nasıl olduysa ortaokul çağlarımda elime geçmişti. zaten bu konulara ilgili olan ben kısa bir sürede kitabı yalayıp yutmuştum. okumamın üzerinden çok zaman geçti ama aklımda kalan nadir şeylerden birisi; ruhların ölümden sonra görülebileceğine dair anlatımları içeren pasajda yer alan, bir kadının ölen yakının bedeninin üzerinden yükselen, dumanı andıran ruhunu gördüğü vakadır.. bildiğim kadarıyla islam inancında öbür aleme geçen varlıklarla her hangi bir iletişim söz konusu olamaz. buna geçiş aşaması da dahildir. müslüman bir din adamının kitabında yabancı memleketin birinde yaşandığı iddia edilen; kayıtlara geçmiş ya da geçmemiş bu tarz hikayelere yer vermiş olması beni o yaşımda şaşırtmıştı. hala da şaşkınlığım geçmiş değildir.. yeniden okusam oraya takılır mıyım bilemiyorum tabii..
    (melankoli basili 10.08.2007 18:30 ~ 10.08.2007 18:31)
  5. gerçek...
    olması gereken...
    içnde bulunulması gereken....
    (karatekeli 10.08.2007 18:56)
  6. ...
    eski yunan filozofu aristoteles fizik ismi verilen bir seri kitap yazmıştır. İlk sürümlerinden birinde aristoteles'in çalışmaları bazı kitap grupları fizik 'ten hemen sonra yer almıştır. bu kitaplar felsefi sorgulamanın temel alanı ile ilgilidir ve o dönemde bir ismi yoktur. bu sebeple ilk aristoteles uzmanları bu kitaplara "ta meta ta fizika" yani "fizik ile ilgili kitaplardan sonra gelen kitaplar" ismini vermişlerdir. bu 'metafizik' kelimesinin kaynağıdır.
    ...

    (gulizz 22.08.2007 20:00)
  7. Tek tek ve farklı biçimlerde var olan nesnelerden ayrı, genel ve bir bütün olarak varlığın ya da var olmanın ne olduğunu araştırır. Metafizik terimi felsefe tarihi boyunca bir yandan en üst felsefe disiplini olarak olumlu, bir yandan da boş ve anlamsız önermeler içeren bir alan olarak olumsuz anlamda kullanılmıştır.

    Metafizik deyimini ilkin i.ö. 1. yüzyılda Andronikos kullanmış ve Aristoteles'in ders kitaplarını sıralarken doğa bilgisi derslerinden sonra gelen on dört kitabına Meta ta Phusika ( doğa bilimlerini kapsayan kitaplardan sonra gelen kitaplar) adını vermişti. Nitekim bu kitaplarına Aristoteles de duyularla kavranan bilgi (fizik)'in üstünde saydığı usla kavranan bilgiyi kapsadıklarından ötürü ilk felsefe adını vermiş bulunuyordu. Aristoteles için bu felsefenin ilk'liği, bütün bilimler için gerekli ilkeleri incelemesinden ve saptamaya çalışmasındandı. Böylece metafizik, ilk kullanımında fiziğin üstünde, ötesinde ya da dışında sayılan düşünce ile ilgili, düşünsel bir anlam taşımaktadır. İşte bu anlam, giderek onu idealizm ve ruhçuluk ile kaynaştırmış ve gerici bir dünya görüşü oluşturmuştur.

    Metafizikle bilinçli biçimde ilk uğraşan ilk filozoflar Eski Yunan düşünürleridir. İlk kez bu düşünürlerin ele aldığı temel metafizik sorun, zihin tarafından bilgi nesnesi edinilebilen, ama gerçek dünyada bulunmayan şeylerin (soyut düşüncelerin, örneğin sayıların), genel olarak biçimlerin varlığı ve niteliğidir. Eski Yunan felsefesi algılanabilir gerçek dünya ile düşünülen zihinsel bir idea dünyasını ayırt etmiş, daha sonra metafizik ile ilgilenen felsefeciler de soyutlamalar ile tözler arasındaki ilişkiler üzerinde durmuşlar, bunların ikisinin de mi gerçek olduğu, yoksa birinin ötekinden daha mı çok gerçeklik taşıdığı sorununu tartışmışlardır. Dolayısıyla doğa, zaman ve uzam, Tanrı'nın varlığı ve nitelikleri gibi sorunları biçim ile idea arasındaki ilişkiyi kavrama çabasıyla irdelemişlerdir.

    Felsefe tarihinin ilk metafizikçileri Parmenides ve Platon'du. Sonraki yüzyıllarda metafiziğin en önemli konularından biri olarak görünen dünya ile gerçek dünya ayrımı ilk kez bu düşünürlerce dile getirildi. Platon, sürekli değişen duyulur dünyanın geçici nesnelerinin karşısına, değişmeyen, duyulara verilmeyen, düşünce yoluyla ulaşılabilir bir dünya yerleştirdi. Aristoteles bunu farklı bir biçimde yorumladı. Ona göre madde her zaman kendi en üst biçimine doğru sürekli bir devinim içindeydi. Dolayısıyla Aristoteles için maddi dünya organik değişim içindeki bir süreklilikti.

    Hıristiyanlığın gelişmesiyle, ortaçağda dinsel etki alanına giren metafiziğin ana sorunu Tanrı'ydı. Tanrı'nın varlığını kanıtlamak için çeşitli usavurmalar geliştirilirken, Tanrı ile dünya arasındaki ilişkiler (yaratılış, zamanın başlangıcı, Tanrı'nın dünya içinde varlığı vb.) metafiziğin başlıca konuları oldu. Böylece ortaçağda metafizik tanrıbilim ile eş sayıldı. Ortaçağ egemenliği tümüyle Hıristiyan kilisesinin elindedir. Hıristiyan kilisesine göre dinsel dogmaların dışında hiçbir bilim yoktur, tek gerçek dinsel dogmalardır. Birçok aydın düşünceleri kapsadığı halde tanrıbilim ile eş sayılan metafiziğin ortaçağda Hıristiyan kilisesi tarafından kullanılmasıyla ortaçağa karanlık çağ adı verilmiştir.

    16. yüzyıldan sonra metafizik deyimi, ontoloji anlamında kullanıldı. Ne var ki bu varlık, “duylarla kavranılan dışındaki varlık” ve “görünüşlerin ardındaki kendilik” olarak ele alınıyordu. Hegel'e gelinceye kadar bu çağın metafiziği de, ortaçağın metafiziği gibi, bilimsel temelden yoksun kurgul görüşler ve varlığın duyularla algılanamayan kendiliği üstüne varsayılan yapıntılar olarak sürüp gitmiştir. Hegel metafizik terimine diyalektik karşıtı anlamını vermiştir.

    Metafizik deyimi, ruhçuluk temelinde birleşen şu anlamları kapsar: duyularla kavranılanların dışındaki varlıkların bilgisi, kendiliğinde şey'in bilgisi, doğanın ardında gizlenen ve ona imkan veren varlık bilgisi, mutlak bilgisi, ussal bilgi, madde olmayanın bilgisi, son erek bilgisi, doğasal ve biçimsel olmayanın bilgisi, dogmacı bilgi, varlık yasalarını bulmak için düşünen benliğin bilgisi.

    Rene Descartes, bütün varlığı temelde, yer kaplayan madde ile düşünen zihin olarak iki bağımsız alana ayırdı. Bu kavrayış içinde Tanrı'nın konumu yalnızca, yalnızca maddeyi yaratmış bir ilk neden olmakla sınırlıydı; ilk yaratılıştan sonra her iki dünya da kendi yasalarıyla işliyor, aralarındaki ilişki de insanın ruhu ile bedeni arasındaki ilişki aracılığıyla kuruluyordu.

    alıntı: www.felsefe.gen.tr/sozluk.asp
    (goodboyum 25.12.2009 04:06 ~ 25.12.2009 11:39)
  8. somut yasaların ötesinde olan bir felsefe dalı.
    (diyojenist 02.11.2012 20:30)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.