teoman'ın teo man adlı albumunden cok sevdigim bir şarkısı..
telefonda konuşamam bilirsin,
mektupları da ertelerim hep, belki de yazım çirkin diye.
çok düşündüm, çok kurdum,
karar verdim hep vazgeçtim, ama sana yazabildim nihayet.
aslında söz vermiştim, duygularımı kilitlemiştim, ta ki sen açana dek.
korkma sevgi dilenmeyeceğim, ama tanırsın beni işte
bitiririm her şeyi bir dikişte
nÂ’apim?
aşk bu, savaş bu binlerce yıldır sürüp giden...
aşk bu, savaş bu, kadın ve erkek arasında
artık saymıyorum yılları, bana değip geçen hayatları,
zaten pek de sevmem insanları.
ama kimi dostlar var sevdiğim, sokak köpekleri beslediğim,
bazı güzel anılar biriktirdiğim
tutku garip birşey ve çok vahşi ve çok hırslıydım
zaten ben de o yüzden yağmaladım seni...
kolay değildir bilirim, bir aşkı bir kalbe koymak
hele bir başkasını severken sen.
teşekkürler, bir zamanlar beni çok sevdiğin için
bu mektup da olmadı, kelimeler toparlanmadı, işte şimdi çöpe gidiyor
yine de mektubuma son verirken seni her zaman çok seven
ben...
salt bir haberleşme aracı değildi mektup. kokulu kağıtlara yazılıp kenarına kondurulan öpücükle sevdayı taşırdı uzak diyardaki sevgiliye, köşesi yanıktı çoğu zaman yarinin hasretiyle gözlerini uzaklara dikmiş askerin özlem dolu mektubunun. ya da gurbetteki babaya umut taşırdı annesinin ne kadar büyüdüğünü anlatmak için, kağıdın üzerine bastırıp etrafını çizdiği minik yavrusunun el izi...buram buram hayat kokardı mektup, içine sıkıştırılmış kuru gülün yanında...
selçuk küpçük ün son albümünde nefis müziğe ve sözlere sahip şarkı.
sizin semtinizde vefa rüzgarı esmez mi?
dağlara seslendim onlar bile ses verdi neden susuyorsun?
yollardan geçtiğin gibi benden de geçer misin?
senin olmadığın yerde ateş yok güneş yok!
selçuk küpçük'ün artık kuşlarını uçur albümünde yer alan en güzel parçadır. sözleri osman yüksel serdengeçti'nin şiirinden alınmıştır.şarkının - zor bir gününüzde iseniz- sizi kolayca melal denizlerinde boğacak bir şiirseliiği vardır.
senin parmak izini taşır. senin izini taşır. yazarken dokunursun o kağıda, kokun siner. belki de bir kaç tutama saç telini koyarsın zarfın içine, sevdicek istemiştir, koklasın diye,yazdığın her harf içinden gelmese de sendendir. elin gitmiştir o kelimelere.
özlemdir mektup. beklemektir. yazdığın kelimelerin ona ulaşacağı an için sabırsızlanmaktır. mektup ulaştığında cevap alacağını bilmektir. yazdığın sana yazmasa da, okuduğunda içinden cevaplasa da; bilirsin kelimelerinin boşa gitmediğini.
hele bir de cevap gelirse ondan... değme keyfine...
i
hatırla ve sıkı tut:
korkardın küçükken
serçe parmağın uçacak diye elinden.
diğer çocuklara benzerdim bense benzemesi gibi, bir çinlinin diğerine.
ii
şaşkınım,
şehir açmıyor beni ve nâmım yürümüyor burada
çünkü tuhaf burada her şey;
denizi sel basıyor hayret hayret
şehir sığmıyor taksiye
ve terör estiriyor rüzgar
kaldırıyor dağın eteklerini bile.
dünyanın bir ucundaki mektup arkadaşımdan gelenleri posta kutumda gördüğümde hâlâ ve hâlâ* çok heyecanladığım iletişim yolumuz. hani e-mail de var evet ama olsun kalemle yazmak güzel bir his. mektubun üstünde 20 tane damga ve el yazısı görmeyi seviyoruz. hoş 1 ayda anca gidiyor lâkin heyecanı da ayrı oluyor işte.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.