mazlumder

  1. mazlumder (İnsan hakları ve mazlumlar İçin dayanışma derneği),
    28 ocak 1991 tarihinde avukat, gazeteci, yazar, yayıncı ve iş adamlarından oluşan elli dört kişilik bir grup tarafından kurulmuştur.
    genel merkezi ankara’da olan derneğin ankara, adana, akyazı, bursa, İstanbul, İzmir, kayseri, kocaeli, konya, kütahya, malatya, sakarya, sivas, rize, samsun, Şanlıurfa, trabzon ve van’da şubeleri bulunmaktadır. devletten, siyasal parti ve gruplardan bağımsız çalışan bir insan hakları örgütü olan mazlumder, insan haklarını -ayrım gözetmeksizin, tüm insanlık için, çifte standartsız- savunmaya kararlı insanların ortak girişimidir.
    (gambito 29.04.2007 10:54 ~ 29.04.2007 10:56)
  2. başörtüsü için yaptıkları eylemleriyle takdire şayan dernek. aktif çalışır, objektiftir. insan nedir bilir, insan hakları nedir bilir.
    (sokaklara sahip cik 30.04.2007 21:06)
  3. son dönemde genel başkan ayhan bilgen in müslüman sol oluşuma destek vermek istemesi ve bunu yaparken mazlumder genel başkanı sıfatını kullanması ve de mazlumder i müslüman sol içine sürüklemesi sebebiyle karışıklıklar yaşayan dernektir.

    istanbul şube yönetimi son dönemde dernek merkezinin siyasi taraflılık kararına uymadığı, buna müsaade edilmeyeceğinin beyan edilmesi sebebi ile faaliyetlerin yürütülmediği sebep gösterilerek görevden alınmıştır.

    olağanüstü genel kurul yakın zamanda yapılacaktır. hazırlıkları sürmektedir.

    mazlumder geçtiğimiz 16 yıldır herhangi bir siyasi örgüte destek vermemesi, kimsenin sözcülüğünü yapmaması ve kim olursa olsun mazlumdan yana kim olursa olsun zalime karşı düstüruyla hareket etmesi sebebi ile takdir toplayan bir kuruluştur. son dönemlerde gelinen nokta mazlumder in bu duruşunu zedelemekte ve itibar kaybetmesine yol açmaktadır.

    derneğin şimdiye kadar olan çizgisini koruması ve tarafsızlığını sürdürmesi için istanbul şubeye destek verelim.

    istanbul şubesi vefa lisesinin yan sokağındadır. ilim yayma cemiyeti yurdunun biraz ilerisinde.
    (swordofdarkness 30.05.2007 10:07 ~ 31.05.2007 17:30)
  4. istanbul şube başkanlığı da yapmış olan ahmet mercan tarafından kaleme alınan üye mektubunun bu sabah itibariyle postaya veren, mektupta üyelerine genel merkezle istanbul şube arasında gelişen olayları detayları ile anlatan dernek.

    mazlumder tarafından üyelere postalanan mektup aşağıdaki gibidir :

    emanetinize sahip Çıkın!

    değerli mazlumderli...

    derneğimiz hiç öngörmediğimiz, kimsenin beklemediği bir süreç yaşadı. sorunun üstesinden gelmek üzere yaptığımız mücadele sonucunda Mazlumder İstanbul Şube Yönetimi ankara genel merkez tarafından feshedildi!

    bu durum karşısında mazlumderlilere bu açıklamayı yapma zorunluluğu hissettik.

    yaşanan süreç

    dikkatinizden kaçmamış olacak, bir yıldır mazlumder basında alışık olmadığımız şekilde yer alıyor.

    genel başkanlığını yürüten ayhan bilgen tarafından basına yapılan açıklamalar ve iç toplantılarda, derneğin yeni bir misyon-vizyon analizi ile farklı bir işlev üstlenmesi dillendirildi. bu işlevin ana ekseni siyasette aktif rol oynama olarak tanımlandı.

    şüphesiz bu yeni amaç, derneğin zorlu on yedi yıllık geleneği ile bağdaşmıyordu. mazlumder önemini referansları sayesinde, güncel siyasete, politik kurumlara aynı mesafede durarak kazanmıştı. bu durumu yerli ve yabancı araştırmacıların raporlarına bakarak da test etmek mümkündür. dolayısıyla İstanbul Şube yönetimi olarak bu yaklaşıma karşı çıktık.

    bir derneğin kendi kökleri üzerinde yeni açılımlar yapması, vizyon geliştirmesi elbette arzulanan ve bu güne dek de mazlumder'in yapageldiği bir şeydir. mazlumder'in tarihini bilenler bu tarihin bir tekâmül içerdiğini iyi bilirler. ancak on yedi yıllık bir derneğin hiçbir kurumsal aktivite sonucu olmaksızın salt genel başkanının kişisel eğilimleri/telakkileri doğrultusunda misyon ve vizyon değişikliğine icbar edilmesi, nevzuhur bir dernek görünümüne sebep olduğu gibi, tarihini hiçe sayması geçmişiyle barışık olmadığı anlamını da içeriyordu. oysa mazlumder'i var eden, önemli kılan hılf-ul-fudul (erdemliler sözleşmesi) anlayışı ve o doğrultuda gerçekleştirdiği mücadele idi. bu kavram uluslararası güçlere karşı, İslam medeniyetinin tüm insanlığı kucaklayan sahih bir değeri olarak köklerimizi, zeminimizi oluşturmakta mazlumder binasının en temel taşlarından biri olarak yer almaktaydı. bütün insanları adem'in çocukları olarak yaratılıştan eşit ve kardeş görmesi kuşatıcı evrensel bakışını oluşturuyordu.

    İcraatlar

    İç tartışmalar yaşanırken, genel başkan müslüman-sol diye ortaya çıkan oluşumda, “sözcü”(!) sıfatıyla basının karşısına çıktı. genel yönetim kurulu (gyk)'nın bilgisi olmadan gerçekleştirilen bu tasarruf ile birlikte, iç tartışmalar arttı. kimi şubelerden itirazlar yükseldi, ancak ne yazık ki, bu itirazlar kararlara yansıyamadı/yansımadı. kamuoyunda derneğin bu tutumu değişik tartışmalara yol açınca, İstanbul Şube olarak derneğin duruşunu tekrarlayan bir bildiriyi kamuoyu ile paylaştık.

    bunun ardından ayhan bilgen'in kendi imzasıyla 19.01.2007 tarihli yeni Şafak gazetesinde bir makalesi yayınlandı. bu makalede apaçık bir şekilde mazlumder'in geçmişi yanlışlanıyor, siyasetten uzak duruşu eleştiriliyor, derneğin ön açıcı “topyekün” bir mücadele yapması gerektiği, amerika'daki bazı çevrelerde yapılan yeni tartışmalara atıfla vurgulanıyordu. bu değişimin karşısında duran anlayışı da hindistan'daki “kutsal inek”lere benzetiyordu. durum alışık olmadığımız biçimde, genel başkanı tarafından hor ve hakir görülen bir dernek karikatürü mahiyetinde idi.

    - bu apaçık bir yeni durum ve farklı bir duruş'tu.
    - bu sessizce ray değiştirme girişimini, emanete ihanet olarak, gayri ahlaki ve gayri hukuki bulduk.
    - bir kurumun amaç maddesinin ancak, genel kurulla değişebileceğine inanıyoruz.
    - dernek kendi yöneticileri üzerinden basitleştirildi, kamuoyunda tarihine yakışmayan biçimiyle yaralandı, kirlendi. İç yazışmalarda nezaket uslübu kalktı ve kişileştirmelerle, İstanbul-ankara ikilemi üzerinden sorunun nirengi noktası farklı alanlara kaydırıldı.
    - nihayet İstanbul'un firesiz, kararlı duruşu İzmir'de 28.04.2007 tarihinde bir internet şifresinin verilmemesi bahanesi ile 9 kişilik gyk tarafından feshedilerek karşılık buldu. fesih dernek tarihinde ilk defa yaşanan travmatik bir durumdu. Çünkü bu güne kadar çeşitli problemler çıkmış olsa da yapılan işin gereği izah edilmek suretiyle ortak değerde mutabakat temin edilebilmişti.
    - feshle birlikte, arkadan gönderilen elektronik ileti ile “bu durumun basına yansıtılmaması!” sertçe ikaz edildi.
    - gyk'da alınan kararın yasal temelden yoksun oluşu bir yana; derneğin bir ay içinde yedek yönetim tarafından kongreye götürülmesi istenirken, insan hakları açısından içler acısı bir durum daha ortaya konuyordu. eğer İstanbul üyeleri bir ay sonra yapılacak kongrede aynı yönetimi seçerlerse, bu defa şubenin feshinin(!)devreye gireceği, açık bir tehdit olarak bildiriliyordu.
    - feshe gerekçe olarak gösterilen ağır biçimde aksatma atf-ı cürmü tümü ile hilaf-ı hakikatten ibarettir. tam tersine bilinir ki tarihi boyunca bu derneğin en başarılı şubesi İstanbul Şubesi olmuştur. bu hususun en iyi şahidi siz üyelerimizsiniz.




    sonuç:

    - süreci kişiselleştirmeden, pratikte yaşanan trajik olaylardan örnek vermeden, anlatmaya çalıştık.

    görüşümüzce anlaşılması gereken şudur:

    - mazlumder, günlük siyaset içine çekilerek “aktif rol almaya, “topyekün” mücadeleye sürükleniyor. dernek yönetiminde “toyluk, acemilik ya da misyonunu kavrayamamış olmak” olarak nitelendirilebilecek olan bu durum mazlumder'i kendi tabanına, yabancılaştırılıyor.
    - bizce bunun adı ray değiştirmedir. mazlumder'in bitiş sürecinin başlangıcıdır! politikaya nesne olmaktır.
    - siyasi arzulardan insan haklarına okumalar yapılmaktadır.
    - mazlumder etnik-İdeolojik tarafgirlik içine çekilmek istenmektedir.
    - bu tutum ve davranışın siyasi analiz ve açılımı yapılabilir. küresel bakış açısıyla ve gelişmelerle ilgisi vardır/ilgilendirilebilir, ancak biz konuya insan hakları bağlamından bakarız/bakmalıyız.


    siz; üyelerimiz, aktivistlerimiz, duygudaşlarımız, destekçilerimiz ve önceki yöneticilerimiz! hepinizi gönüldaş paydasında birleştirerek seslenmek istiyoruz:
    süreci size aktardık.
    - süreci aktarmakla kalmıyor; şunu da söylemiş oluyoruz: sorumluluk hepimizin!
    - yıpratılan ve yaralan derneğimizin sermayesi, gönüldaşlarin maddi-manevi gayretleri, emekleri ve entelektüel birikimleridir.
    - mazlumder'in varlık temeli; “doğru misyonu”, onun gereği olan “tutarlı mücadelesi” ve bunu ortaya koyan “insan unsurudur.”gün hakkı söylemenin, ikame etmenin günüdür.
    - bizler, haksızlığa karşı olan mücadelemizi yine aynı sloganla; “kim olursa olsun” diye başlayan temel ilkemize göre yapacağız...
    - Öte yandan bir geleneğin devamcısı olarak bizlere emanet edilen ve bizim de aidiyetimiz nedeni ile şeref duyduğumuz, tarihi, bu günü ve yarınları ile dimdik duran İstanbul Şubesi geleneğinin yok edilmesine izin vermeyeceğimizden emin olabilirsiniz. İstanbul Şubesi tüm geçmiş yöneticileri, üyeleri ve şahs-ı manevisi ile bir bütündür ve her hal ve şartta yoluna devam edecek iradeye/güce sahiptir.

    allah yar ve yardımcımız olsun...


    mazlumder İstanbul Şubesi
    (swordofdarkness 06.06.2007 14:31 ~ 17.04.2008 11:29)
  5. --- alıntı ---

    "gayri safi milli hasılaları 10 bin doların üstünde olan ülkeler, 10 bin doların üstünde olan servetlerinin en az % 2.5�uğunu; gayri safi milli hasılaları 3 bin doların altında olan ülkeler de açlık ve yoksullukla mücadeleye transfer etmelidirler. eğitim ve sağlık alt yapısında kullanmak üzere, küresel geri ödemesiz bir fon oluşturmalıdır. bu yardımlar hükümetler eliyle değil, doğrudan yapılmalıdır. amacına uygun kullanılması, uluslararası ve ulusal sivil toplum örgütleriyle sağlanabilir. aksi takdirde kıyamet yakındır."

    "bir hukuk kurumu olarak, hukuk ve adalet adına hareket etmesi gerekirken, muhtıra ve chp doğrultusunda karar vermesi ile anayasa mahkemesi de toplumdaki güvenilirliğini ve saygınlığını yitirmiştir."

    "a) madem ki "terörün mayıs 2007 ayından itibaren tırmanacağı" bu kadar açık ve kesin biliniyordu, niçin bu eylemlerin önlenmesi için gereken etkili önlemler alınmadı?

    b) demokrasi, özgürlük ve barış savunucuları, terörle mücadele konusunda alınan hangi önlemleri engelledi?

    c) hukuk devletini ve demokrasiyi savunmayı, "teröre destek" olarak nitelemekle, hukuk devletinden ve demokrasiden vazgeçilmesi mi istenmektedir?

    d) bu açıklamadan sonra, bir takım gruplar "terörle mücadele ediyoruz" diyerek, demokrasi ve hukuk devletini savunanlara, ya da kimlikleri nedeniyle "teröre destek verdiklerini düşündüklerine" linç girişimlerinde bulunur ve saldırılar gerçekleştirirlerse, hangi kişi ve kuruluşlar sorumlu olacaktır?"

    --- alıntı ---

    yukarıdaki yazılar gece vakti beni çok güldürmüştür.

    anayasa mahkemesinin benim gözümdeki itibarı çok çok yüksektir, huhuka aykırı bir iş yapmadığı gibi, yorumlayışı da doğrudur. buna karşı çıkanlar, işlerine gelmediği için böyle söylemektedir. anayasa mahkemesi anayasada açıkça yazılmış bir kuralı çiğnemek lüksüne sahip değildir. çiğnerse sonuçlarının ne olacağını bilir, saçmalamaz. iki tane yeni mezun olmuş avukatın lafına bakarak "taraf tuttular" diye bağırmak sadece dolmuşa binmektir. başka bir şey değil.

    gelelim şu yardım fonu meselesine. şimdi bana açıklayabilen var mı acaba şu fikri? abd'de gsmh 40.000 usd civarında. bu adamlar %2.5 oranında bir gelir kısıntısına gidip bu parayı fona aktarsalar bu şöyle bir rakam yapıyor: her vatandaş 10.000 usd az harcayacak, bu parayı da fakir ülkelere verecek. abd nüfusu da 300.000.000 civarında olduğuna göre vah o amerikalıların haline. aferin çok iyi düşünmüşsün!!!! bu nasıl mantık bu nasıl tavsiye? eğer her işi bu mantıkla yapıyorsanız işimiz var demektir.

    peşinden tsk'ya sorulan sorulara geliyoruz. tabi çok gocunmuşlar, kendileri demokrasi diye bağırdığından tsk'nın açıklmasına çok tepki vermişler. kuyrukları acıdı ya... fakat elbette ki tsk'nın muhattabı mazlumder değildi. muhatap olanlar pkk'ya el altından yardım edip sonra da meydanlarda "demokrasi ve insan haklarııı" diye bağıranlardı. genel kurmay açıklamasında bu kesimi hedef belirlemişti. üzerlerine alınmışlar. eeee, yarası olan gocunur tabi.

    bir de utanmadan sormuşlar "demokrasi, özgürlük ve barış savunucuları, terörle mücadele konusunda alınan hangi önlemleri engelledi?" diye. ben size söyleyeyim, diyarbakırdakiler bayağı bir engelledi. dün şırnak'ta verdiğimiz gencecik şehitleri katledenler bayağı bir engelledi. ve onlar ne diyor biliyor musunuz? aynı sizin gibi "demokrasi" diye bağırıyorlar. genelkurmay da onlara gözdağı veriyor zaten, size değil. sanki siz bunu bilmiyordunuz değil mi? resmen laf salatası yapıyorlar, başka bir şey değil.

    sitelerine girerseniz linklerin, makalelelerin, önerilerin hep başörtüsü üzerinde toplandığını görebiliyorsunuz. genelkurmay'ın açıklamalarına verilen cevaplarda bile bu açıkça belli edilmiş durumda. çok alakasız br konu hakkında yapılan bir duyuruyu bile başörtüsüne bağlamışlar. başka işleri ve güçleri yok, belli edilmiş. aslında keşke başka işlerle de uğraşsalar; o zaman şu yukarıdaki fakir ülkelere yardım fonu fikri gibi çok fikir görürüz, çok güleriz, çok eğleniriz.

    türkiye'de sivil toplum denen şey yok, var olanlar da işte kendilerini böyle komik duruma düşürüyorlar çünkü başlarına geçecek kimse yok. her birey kendi başına değil, sürü olarak yaşıyor ve bu çok önemli bir sorun. bunu anladığımızda, neden böyle olduğunu, sorunların çözümünü nasıl bulacağımızı da anlayacağız. o zamana kadar mazlumder gibi çok dernek göreceğiz, eminim.
    (iknowthepiecesfit 12.06.2007 02:21 ~ 15.09.2007 20:15)
  6. mazlumder "ayhan bilgen'in görüşü bizim görüşümüzdür" dediği zaman bitmişti.
    kimdir ayhan bilgen. özgür gündem yazarı. katil örgütün yayın organında yazan birisi. yazdığı sütunun sağında solunda öldürülmüş katiller için taziyeler yayınlanıyor.
    en son istanbul şubesini feshetti.

    bence mazlumder'in şimdi yapması gereken içindeki "ırkçı , kürtçü" söz sahiplerini derhal pasifize ederek kuruluş amacına uygun işler yapmaya başlamasıdır.

    ibrahim karagül ve hakan albayrak gibi iki güzel müslümanın kalbini kırmak suçunu ise affetmiyoruz.
    (detroitli kizil 17.06.2007 01:38)
  7. istanbul şubesinin 9. olağan kongresi geçtiğimiz pazar günü çembelitaş fkm'de görkemli bir şekilde yapıldı. kongre ile birlikte icra edilen "İnsan hakları programı" kapsamında tiyatro ve sinevizyon gösterimi, şiir dinletisi ve Ömer karaoğlu konseri yer aldı. 1000 kişinin üzerinde bir katılımla gerçekleşen kongrede ayhan küçük yeniden istanbul şube başkanlığına seçildi.
    (gambito 13.02.2008 15:56)
  8. islami duyarlılık sahibi insanlar tarafından kurulmuş bir insan hakları derneği.
    islami kökenli insanlar tarafından kurulmasına rağmen sadece islami kesimin sorunlarıyla ilgilenmeyen bu dernek faaliyetleri, düşünceleri ve çizgisiyle taktire şayandır.
    daha da büyümeleri umuduyla...
    (krgym 13.02.2008 15:59)
  9. kocaeli şubesinin yaptığı başörtüsü eylemleri 4. yılına girecek olan dernektir. yıldönümü münasebeti ile bu hafta* yapılacak olan mitinge tüm şubeler katılım göstereceklerdir.

    istanbulda yaşayanlar ve mitinge katılmak isteyenler için cumartesi günü sabah 8 de otobüs kaldırılacaktır. katılmak isteyen arkadaşlar mazlumder istanbul şubesi* ni arayabilirler.

    geçen yıl aynı gün ankarada cumhuriyet mitingi olduğu için kocaeli valisi hukuka aykırı bir şekilde yürüyüş yapmamıza izin vermemişti. polis yol kesti, barikat kurdu. biz de polisin üzerine yürümüştük. bizim kararlı olduğumuzu görünce kanunsuzluklarından vazgeçmişlerdi.
    (swordofdarkness 16.04.2008 13:57 ~ 16.04.2008 13:57)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.