halkı kurnazlığı ve ticaret zekasıyla ünlenmiş 38 plaka kodlu ilimiz.rivayet odur ki yaramaz çocukları için bu çocukta iş yok okutun bunu derlermiş eğer kafası basıyosa hemen iş hayatına sokarlarmış.
dünyanın en eski şehirlerinden biri olan kayseri (eski mazaka, kaisareia), klasik çağlarda kapadokya adı verilen bölgededir.
kızılırmağın güneyinde bulunan bu bölge, tuz gölünden fırat nehrine kadar uzanır. ipek yolu buradan geçer.
bu nedenle her çağda tüm ulusların ilgisini çekmiş ve pek çok uygarlıkların beşiği olmuştur.
gerek ipek yolunun üzerinde bulunması gerekse anadolunun ortasında bulunması sebebiyle ticarette gelişme göstermiştir.bölgede bulunan topraklarda sulama imkanının az olmasıda bunda büyük bir etkendir.
kayseri son dönemlerde adından sıkça söz ettirmektedir.gerek saniyisi ile gerekse belediyesinin çalışması
ile türkiyede diğer illere örnek bir şehir oluşturmaktadır.sadece türkiye ile kalmamakla birlikte avrupa da bulunan bazı şehirlerde kayserinin yerleşim planını kendisine örnek almaktadır.
kayseri turizmi ilede önderliğini sürdürmektedir.erciyes dağında kış sporları , dünyadaki nadir kuşların geldiği sultan sazlığı , ürgüp göreme kapadokya ve tarihsel dokusu sayesinde bu önderliğini sürdürmektedir.
damak lezzetinde ise mantısı ,yağlaması ve pastırması ile türkiye de tektir.
ömrümün 2 senesini geçirdiğim, önümüzdeki 2 seneyi de geçirmek zorunda olacağım, beni mutsuz eden şehir. özellikle insanları bir acayiptir, bendeniz şimdiye kadar sorduğum hiçbir adrese cevap alamamışımdır; fakat gene de bu şehre bana dünyanın en güzel insanıyla tanışma fırsatı verdiği için bir teşekkür edebilirim! sivas caddesi görülmeye değerdir.
orta anodoluda yer alan, sanayi canavarı, geniş ve temiz yollar sahibi, yeşil alanları bol, pastırmasıyla ünlü, erimeyen karı meshur olan erciyes dagının yer aldıgı tam ortasında oturdugum şehir tarifine uyan büyükşehir..
herhalde, güzel kız bulunamayan tek şehir denilebilir. 1999 yılından itibaren düzenli olarak gitmeme rağmen bir tane güzel diyebileceğim kıza rastlayamadığım şehrin adıdır kayseri.
kümbetler, medreseler, vakiflar, yardım sever insanlar şehri.
Çok sayıdaki vakıfların hemen hepsinin bir aş evi olduğundan, insanlar göç ederken, "iş bulamasak da aç kalmayız" diyerek kayseri'yi tercih etmektedirler. cuma günleri çevre illerden gelen dilencilerin akınına uğrar.
her ne kadar istismar ediliyor olsa da kayserili yardım sever olmaktan mutludur.
uzak yer için; taa itin oldüğü yir.
yüksek yer için; boo heyyir ayağının altında, yupyuğsek...
yakınlığı anlatmak için; sanki ağzının içi, yapyakın...
kalabalık için; bin et bin dınnak üstünde, duyan gopmuş haddini aşmış, omuzomzu söküyo...
bir kayserili balıkçı dükkanına uğrar, güzel görünen iri bir balığın gözüne parmağını dürterek,
- hemşerim şu kör balığa niy isdiyon der...
cumhurbaşkanı, kim olursa olsun benden olsun diyen şehir. [(bkz: abdullah gül )(bkz: sebahattin çakmakoğlu)] her geçen gün kayserili olmakla gurur duyulan, olmayınca da imrenilen şehir. bu ülkeye hizmet etmeye aday daha nice insanlar yetiştirmesi dileği ile.
ilginç bir yerdir kayseri. ilk dikkatimi çeken geniş yolları olmuştu, hemen ardından da bu kadar geniş yola ve kaldırımlara karşın insanların anlaşılmaz bir inatla yolda yürüyüp kornaya bile aldırış etmemeleri. çok iyi şehirleşmiş ve hâlâ da aynı hızla buna devam etmekte. şehirde gece kondu sevindirici bir biçimde mevcut değilken deprem korkusunun az olmasından mütevellit yer yer 17-18 kata ulaşan apartmanlar gün geçmiyor ki bitmesin. alt yapısı ise sıfırdan ve düzgün bir şekilde yapılmış ender şehirlerden. bu noktada belediyeler cidden sıkı çalışıyor. arabayla gece girdiğiniz çukur sabah kalkmışsınız ki yok! * ücrada diyebileceğiniz bir köyün bile kışın yolları açık oluyormuş. * hani, istanbul'da yokuşta oturuyorsanız kar yağdığında iptal işte her yer.
kayseri, özellikle bayram zamanlarında ekmek bulamayıp sabaha dek açık kuaför ve berber bularak beni şaşkınlık içinde bırakmış olan bir kenttir aynı zamanda. ekmek bulabileceğiniz nadir esnaf da ''ben bunu eşim dostum için ayırdım yigenim sana yok'' diyerek genelleme yapmak istemediğim halde hakikaten il sınırı dahilinde cimrilik yüzünü gösteriyor dedirtmiştir bana maalesef.. sanayisi, sanayi bölgesi türkiye için had safhada gelişmiş ve yerleşmiş iken organize sanayi minibüsünde yer vermek istediğiniz ak sakallı dede ''oturduğun yer daha sıcak oturmam ben oraya'' diyerek sizi dumura uğratabiliyor veyahut bayramda ademoğlunun biri havvakızının elini sıkıp bayramını kutlamayabiliyor, başını kaldırıp yüzüne de bakmayabiliyor. aynı anda sivas caddesinde cici elbisesiyle bir hatuncağız ise başka şehirde göremediğiniz bir alakayla cilt bakımı yapıyor. elbette bu sahnelere istanbul'da da rastlamak mümkün ankara'da da başka şehirde de ama yine de ilginç geliyor insana yaşayınca. yoksa şehrin doğrudan bir ilgisi yok tabii durumla..yaşayan nüfus çeşidinin hesabını tutmak zor. *
bütün bunlara karşın mimarî, kültür-tarih açısından bakılınca yarın bir gün hasret kalınabilecek türde yapılara, selçuklusuyla, osmanlısıyla, eski taş evlere, camiilere, kümbetlere sahip. ve elbette ki erciyes gibi çok heybetli coğrafî şekillere, bağlara, bahçelere... bunun yanı sıra stadyum gibi kent müzesi * gibi bir çok 'ilk'e vücut olmuş kayseri. velhasıl güzel yer, yaşanır mı yaşanır...
ligde şu an 2 takımı bulunan ve uefa kupasında kayseri erciyesspor takımı ile emin adımlarla ilerleyerek adını avrupa'nın daha iyi duyacağı memleketimin güzel şehirlerinden biri.
akşam 9dan sonra hayatın bittiği, sosyal hayatı sıfır olan şehir. ülkenin en tutucu şehirlerinden birisidir. ayrıca üniversite için tercih edilmemelidir. erciyes üniversitesinin eğitim kalitesi iyidir fakat kayseri gerçekten çekilmiyor. zaten üniversitede her fakültenin %70i kayserilidir. dışarıya pek öğrenci göndermiyorlar.
şehir içinde arabayla seyrettiğimde gerim gerim gerildiğim ilimiz. henüz akıl sır erdiremediğim halktan bir takım insanlara "kardeşim çekilin yoldan yaa, bir yolun ortasından yürümeyinnnn, yahu kornaya basıyoruz ne ifade ediyor senin için?!! aaaa yeteerrinn gayriiiiiiii!!!" şeklinde haykırmak istediğim yer aynı zamanda.**
eskiden yollarının genişliği ve güzelliğiyle övünülen şimdilerde ise yıllardır bitmeyen tramvay inşaatı yüzünden o yolların berbat olduğu orta anadolu şehri.
cidden tuhaf bir şehir, insanların davranışları, tutumları karşısında şaşkınlıktan ağzınız açık kalabiliyor. doğası apayrı ama insanlarıyla yaşaması zor geliyor bana.
geçen gün şöyle bir olay oldu: bulunduğumuz yerde çalışanlardan biri koca bir leğen erik getirdi. aman çok tatlıdır falan dedi. bu hareketten memnun kalmıştım. sağolsun toplamış getirmişler vs. diye düşünürken eriklerden bir iki tane ağzıma attım ki yenilecek gibi değil. suratımın ifadesini görmüş olan bir başka kişi
"ne sandın ki?!" dedi "kayserili iyi malını koca bir leğenle durup duruken sana getirecek değildi elbet, değil mi? nerede görülmüş.. bu kadaar yıl oldu burdayım ben henüz karşılaşmadım"
"nasıl yaaa?!" demişim..
evet görüyordum ama yine de şaşırmıştım işte. dokunuyor doğrusu bana. koskocaaa fabrikan var amca, zenginsin, sağlıklısın ama nasıl oluyor da hâlâ üç kuruş para için kırk tombalak aşabiliyorsun anlayamıyorum. nasıl oluyor da hayatında ilk kez gördüğün bana "bizim ailede 6 tane araba var, babamların falan böyle bir sürü dağı bağı var, bu fabrikanın en büyük hissedarı biziz" gibisinden laflar sarf edebiliyorsun. doğumuna birkaç gün kalmış hatun kişiyi 'e bugün ari fe para en çok bugün var' diyerek nasıl eşek gibi çalıştırabiliyorsun?? nasıl bir dürtüdür bu? üzgünüm almıyor aklım havsalam..
yolda yürümekten bihaber umursamaz insanlar şehri**. ne zaman gelsem sinirlerim bozuluyor. sırf bundan ötürü evde oturmak daha güzel geliyor. dışarı çıkınca diken üstünde oluyorum zira. neresine gidilirse gidilsin de değişmiyor bu, aklım almıyor. araba mı geliyormuş, kamyon mu çarpacakmış.. peaah umurunda değil sırıtarak bakar surata ya da tınmaz devam eder yoluna. ya arkadaşım çevreyolu burası ölüp gideceksin.. yok bir şey olmaz ona.. kaldı ki kayseri geniş sokaklarıyla ünlüdür, buna rağmen sığışamıyoruz maalesef, 5 adam yan yana yürür de birisi de aman kenara geçeyim demez. kornaya basmak bir şey ifade etmez.. anlayamıyorum..
dünyadaki ilk tıp fakültesinin kurulduğu şehirdir. (bkz: gevher nesibe tıp fakültesi )şimdilerde müze olarak sergilenmektedir.
aynı zamanda yaşadığım fakat bulunmaktan hiç de memnun olmadığım garip bir şehirdir.
audi "q 7" ye "ku yidi" , "cep telefonuna" "cip tilifunu" diyen insanlarin bulundugu konusulanlari anlamak icin birkac dakika dusunulmesi gereken, gereksiz bir tramvaya sahip olan (gereksiz diyorum cunku bu tramvayimsi alet ne hastaneye ne universiteye ne havaalanina ne de otogara ugruyo), ama butun bunlara ragmen turkiyedeki en guzel dag olan erciyesi sinirlarinda bulunduran sehir.
kayseride yaşanır diyenleri yer yurt görmemekle itham ederim.
neresinde ne yaşanır acaba o şehrin? şehir merkezinde yaşayanların birbirini "onlar köylü, biz gayserinin yerlisiyik" diye aşağıladığı, akşam 8 den sonra hayatın durduğu, kulak tırmalayan şivenin konuşulduğu bir şehirde ne kadar yaşanırsa o kadar yaşanır.
kayserili olmakla övünün de övünmesine, 'reca' ederim bana kayseri şöyle şehir böyle güzel diye anlatmayın. okuyan yanılıp yazılıp gider, bedduasını bir ömür çekersiniz.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.