sözlük anlamı yazgı olup, mecazi olarak kötü şans, kötü talih olarak da kullanılır. herşeyin önceden belirli olduğu ve bu şekilde yazılmış kaderi nedeniyle insanı yaptıklarından sorumlu tutmamak gerektiğine inananlar için bir muammadır. oysa, kaderi öyle ya da böyle bilmek her şekilde mümkündür, zira yaptıklarımız sonucunda başımıza ne geleceğini az çok kestirebiliyorsak ve seçme yeteneğine de sahip kılınmışsak bu durumda kaderimizi belirleyen haricinde bir belirleyici olarak da biz varız demektir.
kimi hipotezlerde ise kaderin; belli bazı değişmez noktalardan oluştuğu ve geri kalanın insanın yaptığı eylemler sonucunda inanılmaz bir ahenk içinde yeniden şekillendiği ve üstüne üstlük değişmez noktaların sabit kalmasıdır. doğum, ölüm ya da bireyin hayatının geri kalanını da etkileyecek kritik olaylar, değişmez noktalar olarak adlandırılıp, arada kalan diğer eylemler kaderin esnekliği ve evrenin mükemmelliği özellikleri nedeni ile bireyin hareketlerine göre değişken yapı göstermektedir. *****
Allah tarafından belirlenip, hükümleri insanlar için geçerli olan zorunlu yaşamdır. kader bir kutu, dua ise anahtarı. anahtarı kullanan ise insanlar. kutuyu açabilen şanslı, açamıyan ise kaderine razı.
her şeye kudreti olan, her şeye gücü yeten yaratıcının, böyle bir güce sahip olmasına rağmen, neden bizi test etmek istediğini anlamamam üzerine inanmaktan vazgeçtiğim kavram.
kaderde neler yazılıdır, bu da bir muammadır. kiminle evleneceğimiz yazılı mıdır mesela? ya da nerede öleceğimiz? nasıl öleceğimiz? günahkar olarak mı yoksa iman eden biri olarak mı ayrılacağız bu dünyadan? bilemeyiz bunu...
fakat, her şeye gücü yeten bir varlığın, bizim bu testi geçip geçmeyeceğimizi de daha bizi yaratmadan bilebilmesi gerekmez mi? günahkar mıyız değil miyiz bilemez mi? tabii ki bilir. öyleyse bu testin sebebi nedir? sadece şeytana haddini bildirmek mi? hiç sanmıyorum...
belki de ben anlayamıyorum. ama bu sorunun cevabını bulana kadar da sorgulamaya devam edeceğim.***
kader insanların zihinlerini karıştırmak için genelde islamda kendince açık arayanlar tarafından kullanılan bir kavramdır. kader allah'ın bildiklerini yaşamamız değildir. bizim yaşadıklarımızı‚ yaşamakta olduklarımızı‚ yaşayacaklarımızı allah'ın bilmesidir. allah'ın en ufak bir noksanlığı olmadığı ve gaybı bildiği için‚ geleceği ve gaybı bilir. yani mesela türkiyenin başkenti ben ankara diye bildiğim için ankara değildir‚ türkiye'nin başkenti ankara olduğu için ben öyle biliyorum. ancak kaderin köşe taşları olan ve insanın değiştiremeyeceği şeyler vardır. annenizi‚ babanızı‚ memleketinizi‚ doğarken sağlıklı doğup doğmayacağınızı‚ hangi ülkede doğacağınızı vb. gibi bazı şeyleri seçemezsiniz. ama birçok kararınızda iradenizle başbaşasınızdır. Önünüze olay ve seçenekler gelir‚ siz de seçersiniz..
İslam düşüncesinde İlahî irade kapsamına giren kader, tanrının olmuş, olacak her şeyi bilmesi anlamındadır.teodisenin en karmaşık konularından biridir. İçerisinden çıkılamaz. İyilik-kötülük problemini içerir.
İlahî irade tanrıya ait olup deizmin savunduğunun dışında müdahil olduğu için yaşam içerisinde belirleyicidir. fakat cüz'i iradeye sahip insan bu belirleyicilik içerisinde mutlak anlamda pasif bir unsur değildir. kader'in ikinci boyutu olan kaza, yani tanrıya malum olanın varlık alanına çıkmasında cüz'i irade sahibi insanın fail olduğu düşünülür. İnsan yapıp etmelerinden sorumlu olduğu için teodise bağlamında pasif olduğu fikri tanrının adil olduğu düşünüldüğünden mümkün değildir.İnsan dünya hayatında tercihleri oranında yaşar ve sonuçlarına katlanır.
İnsanların başına gelen, açıklıyamadığı * olaylar silsilesine verdikleri isim.
eğer ki kader varsa, ve benim hayatımda ne varsa ne yapılacaksa, ne olduğum ve olacağım baştan belliyse yaşam neden vardır diye sorgulatan olgudur. eğer kaderin anlamı bizim bildiğimiz, herşeyin allah tarafından önceden bilindiği ise hayat sonu belli boş bir oyundan başka bişey değildir.
Ömer hayyam bir rubaisinde bunu çok güzel sölemiştir.
beni özene bezene yaratan kim? sen!
ne yapacağımı da yazmışın önceden.
demek günah işleten de sensin bana:
Öyleyse nedir o cennet cehennem?
kaderle ilgili açıklayıcı olduğunu düşündüğüm bir örnek vermek istiyorum.
bir tren düşününün. gardan çıkmış, varış noktasına doğru yola koyulmuş. gitmesi makinistin makaslardan geçerken doğru yönü, doğru rayı seçmesine bağlıdır. ve bu makasların olduğu yerde bir tepe düşünün. bu tepeden bakan bir kişi, makinistin hangi rayı seçerse hangi yöne gideceğini görebileceğini varsayalım. tepedeki kişinin trenin hangi raydan gideceği konusunda hiç bir yaptırımı söz konusu değildir. ama hangi raydan giderse nereye gideceğini, son durağa başarıyla gidip gidemeyeceğini bilebilir....
bunun gibi de; insan yaptığı herşeyden kendi sorumludur. bunları allahın bilmesi, kişinin kararlarına doğrudan hiçbir etkisi yoktur.
kader konusunu tam anlayabilmek için bence zaman ve mekan konusunda da biraz kafa yorulmalıdır. biz insanlar olarak zamana ve mekana bağımlıyız. ancak yaratıcı için bu söz konusu değildir. bu noktadan hareketle; bizim seçimlerimizin zaman ve mekana bağlı olduğunu düşünürsek ve yaratıcı için "önce" veya "sonra" gibi zamansal kavramların olmadığını da düşünürsek, kader konusunu daha iyi anlayacağımızı düşünüyorum.....
yaptığımız ve yapacağımız işlerin allah tarafından bilinmesidir. allah bazı olayları insanlara bildirmemiştir buna gayb denir.*ölüm zamanımız, ölüm yerimiz,anne-babamız, çocuklarımız ... vs gibi olaylar irademiz dışında gelişir. bu kaderdir. ama seçme hakkımızı kullanabileceğimiz durumlarda vardır ki bu olaylarda kazadır. kadere ve kazaya inanmak farzdır. insanlar kaderlerini değiştiremez. başımıza bi kötü olay geldiği zaman şükretmek imtihan dünyasında olduğumuzu hatırlamak, allah'tan yardım istemek ve allah'a sığınmaktır.
madem her sey kaderimse ben neden günah işliyorum? "o" her şeyi yazmışsa, neden bir sınava ihtiyaç duymuş?
"kader" duyulur ilkin, sonra "ne" olduğu, daha sonra "kim"in yazdığı... duyan duyduğu ile kalmayıp sorar yukarıdaki soruları... ve öğrenir ki;
kader ikiye ayrılıyor...
külli irade, sonsuz işleri birlikte söyleyebilen ilâhî irade.
cüzi irade, bir anda ancak bir şey dileyebilen, iki şeye birlikte taallûk edemeyen insan iradesi.
örnek vermek gerekirse;
bir mahalle düşünün. bu mahallede bir camii bulunmakta, aynı mahallede bir de meyhane bulunmakta.
bu mahalleye girmeniz: kader küllî irade fakat o mahalledeki cami ile meyhane arasında tercih yapmak ise "cüz’i irade"
türkiye'de sinema sektörünün ne vahim durumda olduğunu görmek için izlenilmesi gereken "ödüllü" filmlerden biri... dramdan çok sabır ölçen enteresan bir film şerididen öteye gidemeyen bir şey nezdimde.
sabahattin ali 'nin 1936'da yayınlanan 'köstence güzellik kraliçesi' isimli öyküsünden epey etkilenmiş gibi duruyor kaderin senaryosu. filmdeki uğur ve bekir 'in ilişkisi neredeyse marina ve gravila'nın ilişkisinin aynısı. sadece burda kadın da adamı seviyor. sabahattin ali'nin kağnı ve ses kitabındaki son öyküsü.
beni saran gecenin icinden
mezar kadar kara, baştan başa
şükrederim hangi tanrılar verdiyse bana
fethedilmez ruhumu
ne ürktüm,ne bagırdım şartların pençesine düştügüm anda bile
kaderin sopasıyla kanadı da başım
yine de boyun egmedim
öfke ve gözyaşı dolu bu yerin ötesinde
beklemiyor başka hicbir sey
gölgelerin dehşetinden
yine de korkmaz bir halde
buluyor ve bulacak beni
yılların yılgınlıgı ve tehdidi
kapı ne kadar dar olsa da
cezalarım ne kadar agır olsa da
kaderimin efendisi de benim
ruhumun kaptanı da(william ernest henley.)
çok sevdiğim bir şiir bu. vampir kardeşlerimle paylaşayım dedim. =)))
sonu kestirelemeyen kararlar, seçimler sonunda istemsiz olarak ağızdan çıkan şey, kader. olayın kolayına kaçmak aslında. sen kendinden eminsen ve hamlelerini doğru oynadıysan istediğin sonuca ulaşırsın di mi ? mantıkta bence doğru ama pratikte işler bazen değişebiliyor. herşey tamam, tüm hamlelerin doğru, tıkırında işler ama gel görki ufacık hiç hesaba katmadığın hatta kaale almadın birşey çıkar ve işi bozar. ee sığınacak bir liman lazım olur sonra yıkılmış bünyeye "kader".
eskiler derler "aslında bizim tüm hayatımız daha önceden yazılmış ve biz onu yaşıyoruz". yani programlanmış robotlarız aslında. olması gerektiği için oluyor olaylar. buna inanmam biraz zor ama. yani hayatımın kontrolü benim elimde. en azından ben öyle hissediyorum. benim seçimlerim doğrultusunda ilerler herşey. olması gerektiği için değil. ama dediğim gibi bazen birşey çıkar ve o senin kontrol ettiğin hayatını darmaduman eder. ee hani nerde kontrolün? bu gibi durumlarda teorini bir kez daha gözden geçirirsin. acaba kontrol gerçekten bende mi ? yoksa ipin ucundaki kuklamıyım sadece.
a noktasından b noktasına kadar olan doğruya hayat dersek. a dan b ye çekeceğimiz doğrunun düzgünlüğü veya eğimi bizim ne kadar kabiliyetliği olduğumuz ile ilgili değil midir ? şahsen ben düz çizgisiz bir kağıtta muntazam bir çizgi çizemem. ee burda nerede o zaman kader dediğiniz şey. elimi titremesi mi acaba benim kaderim ? o zaman ben boş versem herşey olacağına varır desem. o da olmaz. "bunları yaşaman lazımdı ki olgunlaşasın" bu da çok mazoşit bir yaklaşım değilmidir ama. "sen çek onca acıyı ee" ama bak öğrendin bir daha böyle birşey yapmazsın. "ama ben doğru olanı seçmiştim, yani bunun sonunda mutlu bir ben olması gerekiyordu." demek ki herşey senin elinde değilmiş.
burdan şunu çıkartıyoruz demeyi çok isterdim ama henüz bir şey anladığım yok bu konuda. ne kadar mantıklı ve doğru kararlar versen de alakasız sonuçlara ulaşabiliyorun bazen. kaderci bir yaşam tarzı bana yanlış gelsede "orada bir şey var" demekten de insan kendini alıkoyamıyor. sen ne kadar kafa patlatırsan patlat seçim yaparken şansı hesaba katamıyorsun. şans, evet belki de bu kader dediğiniz şey tamam ya... ama bir saniye şans ve kader mantıklı düşünüce aynı şey değil mi ?*
zeki demirkubuz filmi.film uğur ve bekir isimli iki gencin aşkını konu alıyor. kader filminden sonra filmin devamı olan masumiyet var. kaderden bekirin bir repliğini de paylaşmak istiyorum :
“Sen de anla artık başka yolu yok bunun. Yazıkmış, kılmış, tüymüş hepsi hesap edildi bunların. Her şeye hazırım diyorum sana. De ki iyilik ediyorsun, de ki sevap işliyorsun.Herkesin inandığı bir şey vardır bu . . . hayatında. Benimkisi de sensin. Napayım ... Geçen gece çocuk hastaydı.. İlacı bitmiş, almak için dışarı çıktım. Sağa sola saldırıp nöbetçi eczane arıyoruz. Birden durup dururken içim cız etti. Bi baktım gene aynı karın ağrısı... Öyle özlemişim ki seni, dönerken bir meyhane gördüm. Bi tek içeri girdiğimi hatırlıyorum bi de rakıya yumulduğumu. Arkasından en az dört cigaralık... Sonra gözümü bir açtım karşıdan karlı dağlar geçiyor. Bir daha açtım başımda bir çocuk, kalk abi diyor Kars’a geldik. Otobüsten indim, yürümeye başladım. Dedim Allahım nerdeyim ben, burası neresi. Sonra güç bela burayı buldum. Kapının önünde durup düşündüm. Dedim Bekir, bu kapı ahret kapısı, burası sırat köprüsü. Bu sefer de geçersen bir daha geri dönemezsin, iyi düşün dedim. Düşündüm, düşündüm. Ama olmadı. Dönemedim. Sonra bak oğlum dedim kendi kendime. Yolu yok çekeceksin, isyan etmenin faydası yok. Kaderin böyle. Yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi.”
şu sıralar sıkça kafamı kurcalayan şey. evet şey, nedir ki bu kader ? herşey yapacağın, söyleyeceğin, düşüneceğin, katılacağın veya kaçacağın kısaca yaşayacağını sandığın hayat daha önceden mi yazılmış ? bu tanımı yazacağım biliniyor muydu yani ? bu düşünceler daha önceden belliydi ve ben sadece olması gereken şeyi mi yapıyorum şu anda ? kendi iradem dışında sadece yapmam gereken şeyi mi yapıyorum ? bu soruları daha devam edebilirim. sonsuza kadar gider çünkü çok garip bir kavram bu kader denilen zırva. başıma gelen her olay veya gelecek olanlar benim kontrolüm dışında kalıyor eğer bu kader denilen gerçekse. olması gerektiği için oldu gibi bir açıklama getiriyor bazıları ve bu bana çol ahmakça geliyor. eğer kader gerçekse benim kendi hayatım üzerinde hiç bir hakimiyetim yok demektir.
biraz daha kurcalamaya çalışalım. körü körüne bağnaz bir şekilde düşünenler hayatın belli bir çizilmiş çizgide ilerlediğini söylerler. dini bağlanıyoruz burda da. tanrı bizi dğnya üzerine yollarken bize ayırdığı dosyada hakkında kısmını daha önceden doldurupta yolluyor. biz sadece sayfaları çeviriyoruz yaşayarak. bu da bir düşünce ama bu bizi bildiğin robotlar yapıyor. daha önceden kodlanmış kendi öz iradesi olmayan androidler. yanlış mı ? fakat benim burada kafama takılan bir soru var. madem benim her davranışım daha önceden yazılmış ve çizilmiş o zaman benim hatalarım, günahlarım veya yanlışlarım gerçekten benim mi ? yani hani diyorsun ya daha önceden çizilmiş kaderin diye, tamam işte o günahları işlemek benim kaderim o zaman. peki bu benim sorunum mu ? kaderimi ben yazmadığıma göre işleyeceğim hiç bir günahtan sorumlu tutulamam değil mi ama ?
biraz daha aklıma yatan kısmını ele alalım. tamam kader var ama değişmez değil. a noktasından b noktasına çizilen bir çizgi gibi düşünelim kaderi. doğum a noktası, ölüm ise b. biz a noktasından hayata başlayıp, b'ye doğru yol alıyoruz. fakat a ile b arasında çizilecek yol bizim elimizde. kader denilen şey bize sadece başlangıç ile sonucu gösteriyor onun dışında kalem bizim elimizde. ister doğru çiz ister paraboller. bu şekilde hayatın kontrolü bizde oluyor. seçimler kısaca. hatta bu daha güzel bir önerme oldu. kader bizim önümüze seçimler çıkartan bir olgu mu ? önünde üç kapı var her biride farklı sonuçlar ile sonlanacak şekilde. seçim sende. bu şekilde kader denilen şey daha mantıklı geliyor.
hayat takdiri ilahi deyip bir kenara atılmayacak kadar derin bir şey kısaca. insan hayatında şans, kader vs. gibi şeyler olduğuna inanmak istemiyorum açıkcası. insan kendi şansınıda, kaderinide kendi belirler. bir işe başlayıp istediğiniz gibi sonuçlanmadığında hemen kader veya şansın arkasına saklanıyorsun. çünkü bu senin için bir avuntu biçimi. biliyorsun aslında başarısız ve beceriksiz olduğun için o işi eline yüzüne bulaştırdın. ama bunu kendine itiraf edebilir misin ? ben cevap vereyim, hiç sanmıyorum. eğer hayatının kontolünü eline alamazsan o hayatı boşuna yaşıyorsun demektir. boşuna oksijen israfından başka bir şey değilsin. kader veya şans olgusundan vazgeçmek kontrolü eline almanda ki en önemli engel. önce onlardan vazgeç. yaptıklarının veya yapacaklarının arkasında durmayı öğrendiğin anda kontrolü ele almaya başlıyorsun demektir.
orta okul arkadaşım vardı bu isimde. ondan sebep midir nedir, pek sevemedim kader ismini. bayağı da arabesk bir tarafı da var benim için, sanki bu isimli herkes kaderin sillesini yiyecekmiş gibi. abuk bir insanım ne yapayım, garip sanrılara sahibim.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.