abla dediğim çok az sayıda kişiden. diyemem herkese abla, demedim de, ama ayrı bir yakışıyor yahu ablaya ablalık. bir kere devamlı yaşından şikayet ediyor, kendine de lakablar takmaya bayılıyor. dino gibi. eheh, bilemiyorum farkında değil mi yaşın akılda bittiğinden, oysa ki gencecik bir ruhu var. koşuyor bizim gibi adamlar ile. deli işi olduğunu bilmesi belki de ona daha çok keyif veriyor tıpkı bana verdiği gibi. çok çabuk şahlanıyor ama söylemedi demeyin, işlerin "olduğunu" görmekten keyif aldığını biliyorum. aynı zamanda işleri bazıları gibi rap-rup yapmıyor, ruhunu yansıtmaya çalışıyor, besliyor sevgisiyle. yoksa herkes şunu yaparım bunu yaparım diyip ortaya bir şeyler çıkartıyor şu alemde. ama güzel oluyor mu?
umuyorum ki, hayattan daha ziyadesiyle keyif alacaktır. en azından ben benden yardım istediği her zaman yanında olacağımdır tıpkı onun bize yaptığı samimi ablalık gibi. eheh bilerek geç girdim bu tanımı. içten gelmeliydi dimi.
bulaşık makinası adlı tanımıma üşenmemiş ve şu şık iletiyi bana yarasayla uçurmuştur. aynen aktarıyorum. bu arada diyarın bayan vampirleri buna benzer açıklamalarla bulaşık makinası hakkında epeyce bir bilgiye sahip olmamı sağladılar.*seviyorum bu diyarı başka sözlüklerde benzer olayların yaşandığını hiç sanmıyorum. ayrıca ablamızın tanımlarını dikkatle okumaktayım çok yerinde tespitleri var bunu da bu vesileyle aradan çıkartayım.
sevgili iktisat, her öğünden sonra makineyi açarsan bu yazdıklarına gerek yok, zaten topu atarsın. bulaşık makinesinin avantajı şudur: biriktirirsin. içinde sözünü ettiğin ailenin iki - üç günlük bulaşığını yıkayabilirsin.
ben evimdeki makineyi duruma göre 2 ya da 3 günde bir açıyorum. hem sonra şöyle de bir durum var: makinede çeşitli programlar var: 12 kişi birden çaya ve pasta yemeye geldi, onu yıkayacağın 50 derecelik program ayrı, kurban bayramından sonra yenen kavurmanın bulaşıklarını yıkayacağın 65 derecelik program ayrı.
komşular demişsin ya... ben yaşlı komşusunun bulaşıklarını kendi makinesinde, kendi bulaşıklarıyla birlikte yıkayan ev kadınları da tanıdım. o kadar da katı bakma bazı şeylere...
şahsen çalışan bir anne olarak, çalışmasaydım da bulaşık makinem olsun isterdim. bulaşık yıkamakla harcadığım zamanı çocuğuna ayırırdım, onunla 1 saat daha fazla ilgilenirdim yav...
diyarda ilk defâ bir şeye olan tepkiyi dillendirmek ve çağrıda bulunmak için kendisinden kuvvet aldığım zât-ı muhtereme. yeni tanıştım kendisiyle. toprağımmış meğer*, pek sevdim*.. tanımlarını tahlil ettiğim zaman elde ettiğim netîce, tanıdığımda kendisini doğruladı, evet, gerçekten bilmesini bilen, gerçek bir tecrübe, gerçekten iyi ve güzel niyetli, sevgi dolu biri hazeyame.
güzel kadın, ankara'ya gel, bekliyorum! istanbul'a gelince, söz! *
ahtapot olabilmiş dino vampir :) bi yandan egeyi kesiyor bi yandan sohbete katılıyor bi yandan çay içiyor :) benim bir tabirim vardır merdiven çıkarken sakız çiğneyebilmek diye. hazeyameyi de dünki zirve itibariyle bu kategoriye sokmuş bulunuyorum . dalgalı saçından rüzgar , yüzünden manidar gülüşün eksik olmasın . hayat bazen daha bir zorlarmış hem anne hem kadın hemde işinde gücünde olanları ama maşallah sen hayata papuç bırakıcak tip değilsin ! devlet gibi kadın hazeyame :) çaktı mı otutturur alimallah :)
en büyük alkışı hak edenlerdendir kendileri.
konuşurken, vampir heyacanını nasıl etrafa yaydığını görmeyen yok sanırım. ihtiyarlarla gençleri bir masa etrafında toplaması buraya ne kadar değer verdiğini gösterir. zirveye katılımın az olacağını söylemişti bana. bunu söylerken üzülmüştü ama heyacanı bir an için bile azalmadı. hissettirmedi bile etrafına. ama beklenenden fazla katılım heralde en çok onu mutlu etti.
teşekkür ederim.
"aradığımız kişiye ulaşılamıyor" unu duyduğumda nayıır diye nidalara gark olduğum ilk zattır. allahım gecenin bilmem kaçı park ta herkes yatmış, zile de basılmaz ki şimdi diye diye parmak ucunda "inşallah ege yanındadır da ordan izlerini bulabiliriz diye diye yürütendir. en nihayetinde kendisine ulaşılmış, gözleri kısık gülüşünden bir parça alınmış, ablam yok benim diye hayıflanmalara sayesinde son verilmiştir. *
toprağım benim.. bu zirvede onunla berâber olmaktan dolayı mutlu oldum gerçekten.. gerçi yamulmuş vaziyette insanlar benden ne anladılar, ben ne anladım hiç bilmiyorum ama, hazeyame ablamla beraberdik, benim için önemli bişey. sağolsun var olsun topraaam! :)
mütevazi kişiliğinde himalayalar misali yüreğini saklayabilen, samimiyetinde saygıyı hakeden, benim gibi geveze birini bile büyüklüğünü anlatmada kal duruma sokan ablaların ablası.
sanal olarak derdini anlatmanın zorluğunu bilirsin. boşluğa yazı yazmak, yazıların başkasının ellerinde ha eridi ha eriyecek... ama sözler öyle değildir, söylersin, mıh gibi çakarsın karşındakini olduğu yere. ses tonuna, bakışlarına önem verirsin laf ederken.
buradaysa iki durum da geçerli sanki, biraz daha keskin kurarsın cümlelerini... o keskin cümle gider, batar muhatabına ve şu ana kadar yaptığın herşey silinir cümlenin hedefi olan kişinin gözünde.
Şimdi burada, hakkında yazılanlara bakıyorum da, ne değişiyorda eleştiriliyorsun? aslında herşey ortada .
zülfi yare dokunuyorsun. çaresizliğini kavrayıp, dayandığı duvarı yıkıyorsun. İşte o zaman en kötüsü sen oluyorsun ve her yazdığın yazının arkasına biri hemen cevabı yapıştırıyor. senin yine de serin duracağından eminim. yazdıkların yazacaklarının teminatı olacaktır.
hem "haze"mdir hem "yame"mdir. seviyorum kendisini.
ankara'ya dönmeye azmetmiş olan benli'yi uğurlamaya gelmiş bir zarâfettir. göndermek istememiştir ama benli "gidecemmm" deyince kocaman öpücükleriyle karşılık vermiştir.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.