hasret beni yordun sanma
sancım diner elbet zamanla
kimbilir belki bir gün
kurtulurum sonunda
o eski günlerden
o simsiyah nefessiz günlerden
hep ağlardım ben
o uyurken
hep saklandım ben
kendi dünyama
affet
nefret ettim senden
güneş hiçbatmaz
güller solsa da
ateşler söndükten sonra
artık çok geç
çok geç
hep uyurdun sen
ben ağlarken
hep saklandın sen
kendi dünyana
bir tanju okan şahaseri. içli içli söyler şarkıyı, kendi ağlar, bizi de ağlatır.
bu akşam çok efkarlıyım
kalbim neden kan ağlıyor?
bunu bir bilsen sevgilim
güneş solgun gündüz gece
içimde sen bir bilmece
ızdırabı heceliyor
sensiz yalnız sensiz içim
gözyaşlarım yağmur gibi
yanağımı ıslatıyor
kollarım bekliyor seni
öpsem öpsem ellerini
yine de sana hasretim
dudaklarımda bir ateş,
avuçlarımda alevsin
sensiz yalnız, sensiz hiçim
ilahımsın, sevgilimsin,
sen benim her şeyimsin
hayatım anlamsız şimdi
sensin bana neşe veren
seviyorum, sevdim diyen
sen benim sıcak güneşim
güzel, tatlı tek eşimdin
kara sevdam, sevgilimdin
unutamam asla seni
her gün anıyorum yasla seni
ne olursun dön, dön bana
kollarım bekliyor seni
öpsem öpsem ellerini
yine de sana hasretim
dudaklarımda bir ateş
avuçlarımda alevsin
sensiz yalnız, sensiz hiçim
ilahımsın, sevgilimsin
sen benim her şeyimsin
güneş solgun gündüz gece
içimde sen bir bilmece
ızdırabı heceliyor
sensiz yalnız sensiz hiçim
gözyaşlarım yağmur gibi
yanağımı ıslatıyor sevgilim
yanağımı ıslatıyor
uzakta bulunan bir kisiye, seye, ve hatta belki dusunceye anlayisa duyulan ozlemdir. mesafe arttikca hasretin de arttigi dusunulur sanki. mesafeye bagli gibi gorunur hasret. belki de telefon kablolarin iletkenligi sevgi iletimini kaldiramamaktadir kim bilir?
sezen aksu' nun sözlerini yazdığı ve yorumladığı bir şarkıdır. **
ter döküyor dört duvar ter bense beklerim bir gün mutlaka
ters donecek anahtarlar bir gun elbet cikacaksin isiga
sen aydinliga ben sana hasret
gel eritir demirleri bendeki ates
bir gün acilir acilmaz sandigin kapilar vurunca güneş
bir karanlik daha eristi güne saat neredeyse bes
sen aydinliga ben sana hasret
gel eritir demirleri bendeki ateş
gün bizim gunes bizim, göğsümüzde ateş bizim
el ele oldugumuz o gün gülmek bizim
dün bizim yarin bizim, yana yana sevmek bizim
hasrete vurduğumuz göz göz yurek bizim
süsledim gelin misali gencligimi sandığıma kaldırdım
sensiz gecen yılları sildirdim sana yeni zaman aldırdım
sen aydinliga ben sana hasret
gel eritir demirleri bendeki ateş
gün bizim güneş bizim, göğsümüzde ateş bizim
el ele olduğumuz o gün gülmek bizim
dun bizim yarin bizim, yana yana sevmek bizim
hasrete vurduğumuz göz göz yürek bizim
gün bizim güneş bizim, göğsümüzde ateş bizim
el ele olduğumuz o gün gülmek bizim
dun bizim yarin bizim, yana yana sevmek bizim
hasrete vurduğumuz göz göz yürek bizim
döşte od gibi bir yaradır. yakar, yıkar, selam vermez, ağlatır, dinlemez, oynatır, güldürmez, cansızdır, canlı tutar... tezatlıkların elinde bir su perisi değneği gibi yan ve göğe doğrudur.
denize dönmek istiyorum!
mavi aynasında suların:
boy verip görünmek istiyorum!
denize dönmek istiyorum!
gemiler gider aydın ufuklara gemiler gider!
gergin beyaz yelkenleri doldurmaz keder.
elbet ömrüm gemilerde bir gün olsun nöbete yeter.
ve madem ki bir gün ölüm mukadder;
ben sularda batan bir ışık gibi
sularda sönmek istiyorum!
denize dönmek istiyorum!
denize dönmek istiyorum!
yaşanması en zor şeylerden biridir hasret. anaya, babaya, sevgiliye, vatana kısacası her şeye duyulur hasret. hasret çekmek insanlara neden zor gelir bilinmez. belki bir alışkanlığın yitirilmeye başlanmasından belki de varolan her şeyin silinip yok olmasından korkmaktan. evinden çıkıpta bir lokma ekmek için bazen başını sokacak bir ev alabilmek için ve sayılması uzunca süren nedenlerden dolayı evinden barkından uzakta karısından çocuğundan ayrı kalmaktır hasret. insana düşündükçe kahredilesi acılar yaşatır. sevgi, aşk gibi duygular nasılsa hasrette kendi açısından insanlara has bir duygudur.
yaşanılır gibi değil artık bu eller
bir başına zamanda geçmez olur
kabullenmek lazım bazı şeyleri
hasret dediğin belki de budur.
cigliks.
hasret ayrılığın ürünüdür, meyvesi acı bir ağaç gibidir. kavuşma ile büyüsü bozulan vuslat ile gazı kaçan kola gibidir.
hasret daüssıla'dır. şiir yazdırır ah'ı yakıcıdır.
her daim dinlenebilecek bir tanju okan parçası.. ''unutamam asla seni, her gün anıyorum yasla seni, ne olursun dön, dön bana'' derken tanju baba'nın agladıgını ve sarkıya kendini kaptırıp adeta içini döktüğünü hissetmemek elde değil..
Her dinleyişimde " Acaba şarkı mı daha harika? Yoksa İlkay'ın sesi mi?" diye düşündüğüm, ama bir türlü karar veremediğim türkü. Kesinlikle dinlenilesidir. Hem de üst üste...
memleketten haber geldi
akarsuyum kızıl olmuş
yaren yoldaş köyde kalmış
yanar hasret yanarım ben
prangalar eskittirir insana. derbeder eder. pazar sabahı yalnız başınıza kaldığınızda içli içli nefes alarak gelmeyecek olanları bekletir. kimi zaman birlikte bir çay içeceğiniz arkadaşa, kimi zaman ana babaya, kimi zaman da sevdiceğe olur. zordur**.
o şehirden
o mahalleden
o sokaktan
o evden
taşındığını bile bile
o şehre gitsem
o mahalleye varsam
o sokakktan geçsem
merdivenleri çıkıp kapıyı çalsam
seni bulamasam
öylece kalsam
sema moritz in harika sesiyle seslendirdiği muhteşem şarkı. hüzüne boğar insanı daha en başındaki ıslık sesiyle bile. sözleri de nettir duygu yüklüdür.
o gözler benim olan
eskisinden yabancı.
gönlümdeki bu sevda;
hiç dinmeyen bir acı.
ruhumun kederinden gözlerim yaşla doldu,
inliyorum derinden, bana bilmem ne oldu.
en candan arkadaşım; ruhumu saran gece.
ben kime bağlanmışım, ağlıyorum gizlice.
kimsesiz karanlıklar, derdime şifa verin.
kalbimdeki yaralar, daha çok daha derin.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.