istanbul'un fatihi, osmanlının övündüğü yüce han, fatih. bize kutsal şehri emanet etmiş olan, gencecik yaşında yüzbinlerce kişilik ordusunu en iyi strateji, inanç ve dirayetle muzaffer kılmış yüce lider. ayrıca ilk kez portresini çizdiren padişahtır. matematik dehası olan mehmet, avrupanın güçlü kalelerini yıkacak olan uzun menzilli topları geliştirmiş, istanbul'un fethi esnasında da bu gibi araçlardan faydalanmıştır. hakkında pek çok asılsız şehir efsanesi de bırakmış olan mehmed rum doktoru tarafından zehirlenerek öldürülmüştür. söylenene göre ciğerini kusarak feci şekilde hayatını kaybetmiştir.
kendisine en büyük haksızlık ise hükümdarlık için "kardeş katli vaciptir" kanununu çıkardığı için yapılır.. hükümdar olmak için kardeşini dahi öldürdüğünü söyleyenler, acaba devletin geleceği için göz kırpmadan ölüme giden *, seferlerde en ön sıralarda yer alan bir insanın, bir osmanlı padişahının dünyevi bir şey uğruna kardeşini feda edebileceğini nasıl düşünürler.. her insan gibi kardeşleri onun için de en sevdiği varlıklardır.. gerçekten de belki de en çok üzülen yine kendisi olmuştur.. kaldı ki kardeşlerini devletin bekası için feda ederken, boğulmalarını emretmiştir ki bunun altında yatan fikir, bir osmanlı şehzadesinin kanının akmamasını istemesidir, kanı içinde kalsın fikridir..
"ne guzel kumandan", fatih, sultan, padisah, imparator, hukumdar, han, hazret, alim, evliya, muhendis, sair, avni, 7 dil bilen 7 iklim hakani... istanbul'dan sonra roma'yi da dize getirecekken allah'in yazgisi, yazik demek olmaz, omru yetmemistir. bugun istanbul'un her turlu nimetinden yararlanabiliyorsak, istanbul'u her sevisimizde ona bir fatiha gondermek, tesekkur etmek bu guzel hediyeye, boynumuzun borcu olsa gerek. italya ve yani roma uzerine takinti derecesinde egilmis, italyan entelijansiyasi 4 gozunu portleterek keskelerle beklemis hazret-i alilerini ama olmamis... fenerbahce san siro'da ev sahibi olarak varos takimlarindan milanspor'u agirliyor olabilirdi. gbkz: herkesin bir derdi var
avnî mahlası ile şiirler yazan osmanlı devleti padişahı. devlet adamlığında olduğu kadar şiir yazmada da ustadır. şiirleri daha çok gazel türündedir. kendisi mahlas kullanan ilk şair padişahtır. fatih divanı ve şerhi m. nur doğan tarafından hazırlanmıştır.
ilgili hadis-i serif tercumesi: "kostantiniyye (istanbul) elbette fetholunacaktır. onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden asker ne güzel askerdir"
çok sık gülmeyen, yüzüne bakan düşmanı korku kaplayan sır dolu büyük sultan. seferlerini en yakınlarından dahi gizli tutardı. bir seferden önce nereye sefer yapılacağını soran kazaskere;
"eğer sakalımın bir teli bilseydi, hemen onu koparırdım" demiştir.
fatih kanunnamesi sayesinde, kendisi ve ardından gelen tüm padişahlar taht varisi olan erkek şehzadeleri boğdurtmuştur.
önemli olan osmanlı devletinin bek'asıdır, değil mi?
3 temmuz 1988'de turgut özel tarafından açılışı yapılan, rumeli hisarı ile kavacık arasında uzanan, 1.090 metrelik, istanbul'un ikinci asma köprüsünün adıdır.
istanbul'u sondan iki önce fetheden osmanlı hükümdarı.*
fatih sultan mehmet'in bizans'dan aldığı şehr-i istanbul uzun sure osmanlı egemenliğinde kaldıkdan sonra başta ingilizler olmak üzere, yunanlı, italyan ve fransız güçlerinin oluşturduğu bir karma ordu tarafından işgal edilmiş ve kısa sayılabilecek bir süre sonra da mustafa kemal atatürk tarafından tekrar geri alınmıştır.*
fatih, açık fikirli bir osmanlı hükümdarıdır. bir ara hristiyanlık dinini detaylı olarak incelemiş ve el altından yaydığı haberlerde hristiyan olacağı yönünde batı devletlerinde intibağlar doğmasına yol açmıştır. bu akıllı siyaseti neticesinde, istanbul'un fethi ile iyice güçlenen batı koalisyonunu bir nebze de olsa gevşetmeyi başarmıştır.*
siyaset biliminde yer alan* bir iddiaya göre " koltuk, oğuldan tatlıdır". bu motto, fatih'te cisimleşmiş ve tahtın bekaası için ( yani devletin istikrar ve devamı için ) tahta çıktıktan sonra; taht üstünde hak iddia edebilecek tüm akrabalarını ölüme gödermiştir. bu günümüzde vahşice, barbarca görülebilir. ancak tarihsel olaylar, o devirdeki şartlar ve kurallar ışığında incelenmelidir. o devirdeki şartlar," mutlak güç " kavramı üstüne inşaa edildiği için, fatih'in bu kararı verirken içinin çızz edip etmediğini gösteren bir delil aramaktan çok ( ki yoktur da ); osmanlı devletinin fatih sonrasında da uzun süre ayakta kalması; amaca giden yolun haklılığını gösterir.*.
fatih'in insanüstü özellikleri olduğuna şahsen inanmıyorum. kanımca uçmayı da beceremiyordu ve ilahi güçleri de yoktu. ancak çok iyi bir taktisyen, iyi bir saha adamı ve çok iyi bir siyasetçi olduğuna çok eminim.*
istanbul'un fethinden sonra bir süre " sezar " ünvanını da kullanmıştır.*.
ayasofya'yı camileştirerek çok da iyi bir iş yapmıştır.*
fatih, hataları sevapları ile bir insandır. ama herşeyden önemlisi osmanlı imparatorluğu'nun en büyük sultanlarından, askerlerinden, siyaset adamlarından biridir. ne mutlu ki, bu tarz sultanlar da vardır tarihimizde.
ve ne mutlu ki , istanbul'u son fetheden adam, sultanlığını ilan etmemiştir.
peygamber efendimiz'in "Ä°stanbul elbette fetholunacaktir; onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir" hadisinde işaret ettiği kumandandır.
ayrıca tahta iki kere çıkan osmanlı padişahıdır. 14 yaşında babası tahtı ona bırakmış bunu fırsat bilen haçlılar ise osmanlı Ä°mparatorluğu'na saldırıya geçmek için hazırlıklara başlamıştır. yaşı genç olduğu için bu savaşı yönetemeyeceğini düşünmüş ve babasının yönetmesini istemiştir ancak Ä°kinci murad oğlunun bu isteğini reddedince, fatih sultan mehmed yaşından çok daha olgun bir şekilde "eğer padişah ben isem, sana ordunun başına geçmeni emrediyorum" diyerek babasına tahtını iade etmiştir. çocukluğunda yastığına bile Ä°stanbul'un fethi için planlar çizmiştir. böyle bir padişahtır sultan mehmed.
daha çok küçük yaşta tahta geçen , zekasıyla ve fetihleriyle belki de osmanlı'nın en iyi padişahıdır 2. mehmet. dünya üzerindeki neredeyse gelmiş geçmiş birçok lider tarafından örnek alınmıştır. özellikle de istanbul'u fethetmesiyle "fatih" ünvanını almıştır ki istanbul'u fethetmek her yiğidin harcı değildir. adaletiyle ünlüdür. en çok sevdiğim hikayelerinden biri de ;
ateş emri verilmeden topu ateşleyen bir askerin elini kestirmiştir , sonrasında da mahkemeye çıkmış ve kadıya şu sözleri sarf etmiştir ;
"-kadılığını yapmaz da beni normal bir vatandaşmış gibi değerlendirmez isen senin sonun askerden daha beter olur!!."
devletin bekası için içinde buluynduğu sert görünümünün aksine en sevdiği resmi gül koklarken yapılan portresi olan hükümdar.fatih pek çok resim yaptırmasına rağmen kendisinden sonra gelen 2.bayezid bazı resimleri dine aykırı bulduğu için yakmıştır.
fetih esnasında kullandığı taktikler ve silahlar tarihte ilktir ve ithal falan değildir. gemilerin karadan yürütülüp, denize indirilmesi ve havan toplarını kullanması, büyük toplarla surları dağıtması ile ünlenmiştir.
günümüzde fethettiği şehirde kendi kıyafetiyle dolaşamayacağı bilinmektedir. zira kılık kıyafet kanununa aykırı giyinmektedir.
osmanlı ve türk tarihinin en övünülen karakterlerindendir.
tam 554 yıl önce bugün gibi bir salı günü topkapısından ayasofya'ya,atılan güllerin arasından,etrafıyla yürüyen din-i islam ın mücerred gayesinin gayretçisi.
fatih lakabını almak bir yana, kelama varlığından anlam katan hükümdar. 21 yaşında fethettiği şehrin sokaklarında 21. yaşımla dolaşırken, 'fatih istanbul'u fethetti senin yaşında, ya sen ne ile uğraşmaktasın' diye kendimi azarlamama vesile olmuş can yongasıdır.
İstanbul'un fethi sırasında , tıpkı 1. haçlı seferi'nde haçlıların İznik kuşatmasında marmara'dan İznik'e gemiler taşıması gibi , galatanın arkasından haliç'e 72 gemi indirmiş kumandan.
İstanbul'u fethettikten sonra , tıpkı daha öncesinde Çandarli halİl paŞa'nin uyardığı gibi , 16 yıl boyunca çoğu avrupa devleti ve akkoyunlularla savaşıp kazanarak osmanlı'yı devrinin süper gücü haline getirmiş deha.
küçüklükten beri demirciliğe ve top dökümüne duyduğu sevgiden dolayı sık sık kuran'daki hz. davut'un eliyle demire şekil verdiğini anlatan ayeti okuyan ve Şahi adındaki topu bizans zindanlarından kurtardığı macar topçu urban'a yaptırmış olan bir ilim sevdalısı.
"fatih o yaşta neler yaptı sen neler yapıyorsun peaah..."
yaklaşımı ile yaklaşılmasının doğru olmadığını düşünmekteyim. zira herkesin dünyaya gelişi ve farkında olmadan başladığı yaşam serüveni farklı yapılarda gelişebiliyor. o 7 yaşında ok talimi yaparken biz birinci sınıfta annemiz acaba bizi dışarıda bekliyor mu diye düşünegeliyorduk.
fakat bir konu var ki aklım almıyor;
genç yaşında dünyanın en zor ve en büyük fethi kabul edilen istanbul'un fethi hadisesini gerçekleştirmiş bu türk komutana biz neden sahip çıkamıyoruz tıpkı tarihimize genel anlamda sahip çıkamadığımız gibi. düşünüyorum da amerikan tarihinde böyle bir efsane olsa idi kaç defa izlemiştik bunun filmini. milyarlarca dolar harcanarak reklamımızı yapmaya çalışan kültüğr bakanlığı ciddi bir bütçe ile bu filmi senaryolaştırıp vizyona koysa, yurt dışında da gösterime girse... çok daha iyi tanıtılmaz mı türkiye. bunu yapamayacak kadar aciz olduğumuzu düşünmüyorum. işin kötüsü bir gün gelecek peter jackson çekecek bütün yanlışlarıyla bu fethi, o zaman bin pişman olacaklar biz neden sahip çıkmadık diye. ver kardeşim peter abiye 100 milyon dolar, oturun senaryoyu anlatın adama bakın neler oluyor...
osmanli'yi devlet burokrasisiyle tanistiran hukumdar. bu sayede devlet icinde ilk kez siniflar belirmis, herkes makamini bilmistir. gayri resmi tarihe gore fatih, yeniceriler tarafindan sevilmez. bunun onune gecen isim, candarli halil pasa'dir. yeniceriler fatih'in saltanatina itiraz ettiklerinde pasa, bu itirazin turk gelenekleriyle bagdasmadigini ileri surmus ve yeniceriler geri adim atmistir. elbette bu geri adim sadece hicap nedeniyle degildir. yenicerilere ilaveten sus payi (culus bahsisi) yani bir nevi rusvet verilmis ve yeniceri geri adim atmistir. daha sonraki donemlerde bu bahsis gelenek halini almis ve tahta cikan her padisah culus bahsisi dagitmistir ve lakin bunun ne anlama geldigini zamane yenicerilerinin bildigini zannetmem.
fatih'e donecek olursak, kendinden onceki padisahlardan farkli bir sahsiyettir. farz-i misal, herkesten ayri olarak tek basina yemek yer. kanunnameler cikartir ki burada detaya inmeye gerek yoktur. kardes katlini legal hale getirmesi bir yana, "ormanimdan agac kesenin basini keserim!" diyecek kadar da cevreci bir padisahtir.
gayri resmi tarih, yeniceriler tarafindan istenmeyen fatih'in, tartisilmaz bir otorite kurmak icin, oncelikle istanbul'u fethetmeye yoneldigini yazar. konuyla ilgili hakliligina asagida deginecegiz.
esasinda ii. murat'tan sonra osmanli tahtinin favorisi sehzade alaeddin'dir. fakat alaeddin'in beklenmedik olumu, fatih'ih onunu acmis ve genc yasinda osmanli tahti kendisine nasip olmustur. fatih ile ilgili gayri resmi tarih, soyle bir anekdot gecer: bir gun sultan ii. murat, fatih'in hocasi ak semseddin'le fatih'in begenmedigi ozellikleri uzerine konusur. ak semseddin'in sultana verdigi cevap muthistir:
- kader ne der, peder ne der!
evet, fatih'ih fatih olmasinda en buyuk pay ak semseddin'indir. istanbul kusatmasinin basarisiz gittigi gunlerde fatih, ak semseddin'in cadirini ziyarete gider ve moralsizligini dile getirir. ak semseddin su cevabi verir:
- ha gayret aslanim! sen or'dan, ben bur'dan!
konumuza donecek olursak... gunumuz tarihcileri, yenicagi baslatan olayin istanbul'un fethi degil, bu fetih neticesinde avrupa'ya kacan sanatcilarin baslattigi sanat akimi oldugunu iddia ederler. fakat ayni tarihciler, islam'in en derin yasandigi donemlerden biri olan fatih doneminde, yine fatih'in 3 boyutlu portresini (islam'da 3 boyutlu resim yasaktir zira 3 boyut allah'a sirk kosmak (kendini allah'la bir tutmak) manasina gelir... nitekim minyatur resimlerinin 2 boyutlu olmasinin sebebi budur) yaptirmasini es gecerler. ayrica fatih'ih portre yaptirmasinda ince bir siyasi ve sosyal mesaj vardir ve bunun detayli olarak etut edilmesi gerekir. burada kisaca deginecek olursak, bu harekette bir iddia vardir; roma'nin sanat, siyaset ve bilim mirasina sahip cikma iddiasi. ve lakin oglu ii. bayezit bunu anlamamis ve resimleri yaktirdigi gibi, bellini'nin portresini de saraydan atmistir. bugun bellini'nin cizdigi portrenin yurt disinda olmasinin sebebi, ii. bayezit'tir. ac parantez gayri resmi tarih, kristof kolomb'un ispanya kralicesi'nden once ii. bayezit'e gelerek kesfe cikmak icin gemi istedigini ve fakat ii. bayezit'in teklifi ciddiye bile almadigini yazar. ayni sekilde leonardo da vinci'nin istanbul'la ilgili mimari projelerini reddetmesi gibi. geciyorum...
fatih yeniceri ve halk tarafindan pek sevilmez; yine gayri resmi tarihe gore. neden diyecek olursaniz, tahta gectigi 1451 yilindan, olumu olan 1481 yilina kadar osmanli, tam 30 yil boyunca savas halinde kalir. savas dediginiz her donemde masraf manasina geldiginden, osmanli, tarihinde ilk defa enflasyonla (paranin yani altinin ayarinin dusurulmesi neticesinde) tanisir. ve fakat kimse fatih'e, roma imparatorlugu'nu yikan kahramana kafa tutmaya cesaret edemez. buradan da fatih'in evvela neden istanbul'un fethine oncelik verdigi daha iyi anlasilir. zira omru boyunca sarsilmaz bir otoritenin sahibi olmustur. kimin haddine peygamber efendimizin hadislerine mazhar olan bir hukumdara kafa tutmak?
fatih'ten sonra tahta cem sultan'in degil de ii. bayezit'in gecmesi, fatih'hi yeniceriler tarafindan sevilmedigine diger bir ispattir; elbette kime gore? gayri resmi tarihe gore. cihan imparatorlugu kurmak isteyen fatih, italya'nin otranto kentini ele gecirmis (gedik ahmet pasa komutasindaki ordu ile) ve fakat tum italya'yi fethetmeye omru yetmediginden, bu is oglu ve favorisi cem sultan'a kalmistir. ve lakin savas halinin devamindan cekinen ve bikan yeniceri, cem sultan'a karsi ii. bayezid'i destekleyerek, tarihin akisini degistirmistir.
bu olay neticesinde ii. bayezid'in tahti boyunca osmanli'nin eli kolu baglanmis,bu firsattan istifade avrupa, otranto'yu geri alarak italya'yi, dolayisiyla katolik kilisesi'ni kurtarmistir. resmi tarih ise ii. bayezid zamaninda gecen baris surecini, osmanli'nin teskilatlanmasini tamamlamasi icin ihtiyac duyulan bir surec olarak kitlelere, ilkokul siralarindan itibaren yutturmaya calisir.
fatih'in sadece cagindan degil, caginin ilerisinden de ne kadar ileri bir padisah oldugu, torunu yavuz sultan selim zamanina ait bir hikayeyle daha iyi anlasilir:
hemen parantez acalim, her ne kadar en buyuk kahramanlardan biri olsa da yavuz, bagnazlara prim verecek yapida bir padisahtir. bunda kotu bir niyeti yoktur tam tersine temiz kalpli bir musluman olmasi sebeptir.
bir gun kurmaylari yavuz'u etkileyerek, istanbul'da bulunan kiliselerin camiye cevrilmesi gerektigini one surerler. bunu da islam'in gaza gelenegine dayandirirlar; fethedilen topraklarda bulunan kiliselerin camiye cevrilmesi gelenegi. yavuz oneriyi derhal kabul eder. ve fakat istanbul'un fethini gormus, 80-90 yaslarindaki birkac ihtiyar (yeniceri) osmanli, yavuz'un huzuruna cikarak bunun ne kadar yanlis bir davranis oldugunu, halihazirdaki kiliselerin fatih'in eseri oldugunu, hal boyleyken sen nasil olur da dedenin kurdugu duzeni yikarsin manasina gelecek ifadeler kullanirlar; elbette adabinca... dedigim gibi; kalbi temiz bir musluman olan (ilave bir ifadeyle sapina kadar musluman) yavuz, ayni zamanda mantikli ve zeki bir sahsiyettir. konusanlari dikkatle dinler ve kararindan vazgecerek kiliselerin devamina izin verir. olay istanbul'un fethinden yaklasik 60 sene sonra gecmistir, dikkatinizi cekerim. 60 yil sonra bile fatih anlasilamamis ve gorgu taniklarinin ifadeleri dikkate alinarak, maziye hurmeten karardan vazgecilmistir.
turkler fatih'i evliya, avrupalilar ise kasap diye anlata dursun, fatih'in guzel karakterine ornek olacak bir hikaye daha:
her donemde oldugu ve her donemde olacagi gibi fatih doneminde aclik sinirinda yasayan insanlar olmustur. fatih bu insanlara (ramazan'da ve ramazan disinda) yemek yardimi yapilmasi icin buyruk verir. ne var bunda diyecekler icin, buyrugun ince bir detayini aktaralim: buyruk gunumuz mealiyle hemen hemen soyledir:
- yemek ihtiyaci olanlara yemek yardimi yapila ve lakin evlere dagitilacak yemekler, gunes battiktan sonra kimsenin gormeyecegi saatlerde goturule!
sevabin gizli yapilacagini ve yardim yapilan insanlarin da bir gururu oldugunu bugunku sovmen muslumanlar'a tokat gibi hatirlatan fatih'in, 21. yuzyildan bile ileri bir dahi oldugunu goruyoruz; guler misin, aglar misin...
tarihte belli basli karakterler vardir; yasasaydi tarihin akisi ne sekilde degisirdi diye zihin jimnastigi yapilir; mesela genc yasinda olen buyuk iskender... mesela cengiz han... mesela ataturk... fatih de bu sahsiyetlerin basinda gelir.
buyuk mutluluk ayni milliyete ait olmak. layik olsaydik daha da mutlu olurduk; ayri...
ne yazıkki resmi ideoloji yüzünden okullarımızda öğretilmeyen, öğretilemeyen abide şahsiyet. nedense devletimiz kuruluş döneminde osmanlıyı kötülemeye gitmiştir. bu rejimin bekaası için doğrudur ancak milletin bekaası için yanlıştır. devletin seçkinleri milletine hiç bir zaman güvenmediği için tarihi millete öğretmemiştir. tarih kitaplarında yüzeysel olarak fatih fethetti, kanuni 3 saate macarları yendi, yavuz halife oldu veya 2. abdulhamit istipdat rejimi uyguladı. ama hiçkimse o dönemin kıssadan hisselerini, adaletini veya örnek teşkil edecek olaylarını anlatmazlar. çünkü seçkinler millete güvenmez. aynı bugün olduğu gibi.
kendi portresini italyan bellini'ye yaptıran ileri görüşlü ve islam'ı doğru dürüst anlayıp uygulayabilen kutlu padişahtır. o'nun devrine kadar, osmanlı sanatı, el emeği göz nuru süsleme sanatlarının çeşitlemeleri ötesine geçemez. heykel yasak, resim yasak, o yasak bu yasak... herhangi bir canlıya benzeyen herşey yasak. sebep "kuran yasaklamış!" fatih sultan mehmet, yani hadislerle müjdelenmiş bu padişah'tan iyi bilecekler ya, ondandır herlalde... fatih'i hep şanlı türk tarihiyle özdeşleştirenler, onun bu yanını hala görmez nedense. sarayda din alimlerini toplatıp, günler geceler boyunca kuran üzerine tartıştıklarını da söylemezler. tartışmaların adım adım, kuran'ın her açıdan, her anlamdan çözümlenmesine ramak kala iptal edildiğini ve o saray meclislerinin * dağıtıldığını da bilmezler. ya da bilirler de domuzuna söylemezler. hatta mehteranı ayakta dinleme adetine son verdiğini de bilmezler. o mehterandır ki osman bey zamanından beri ayakta dinlenir ve osman bey'e mehter'in atası sayılacak müzik aletlerini ilk yollayan da selçuklu sultanı gıyaseddin mesud'dur.
anlatırlar sürekli: gemilerini galata üzerinden haliç'e indirdi, şöyle savaştı, böyle vuruştu... öyle olmuş, belli. zor otururdun sen istanbul'da öyle olmasaydı. sen bana fatih'i anlat hoca... sadece toprakları, istanbul'u fethedeni değil, devir kapayanı, katoliklere yas tutturanı, burada her açıdan devrim yapanı, dini kıçı mokluların elinden kurtaranı anlat. bilmiyorsun di mi? öğren de gelen o zaman! her ne ise fatih sultan mehmet, onu öğren. ne olmadığını biz biliyoruz zaten!
bu padişahı çok seven bir başbakan var hep över durur, torunu olduğunu söyler. gerçekten de tarihimizde yer almasıyla övünülecek, karizmatik ve entellektüel bir liderdir fatih sultan mehmet. mesela istanbul'u fethetme düşünceleri arasında avni mahlasıyla şiirler yazarmış. şimdikine bakıyoruz en bayağı haliyle "kubbeler miğğfeeeğğrr" diye bağırıyor. sarayın "şehzade yetiştirme ve yerleştirme" programları çerçevesinde musiki eğitimi almış ve makam öğrenmiştir. bizimkine ne zaman mikrofon uzatsak; "beraağğber yürüdüüük biz bu yollardaağğğ" diyor her seferinde. kendisi yabancı dil öğrenmeyi de ihmal etmemiştir, bir kaç avrupa dilini öğrenip literatür takip etmiştir. bizimki ise ingilizce sorulan bir soruyu tercumanına çevirtip "next year inşallah" diye karşılık verip, anlıyorum ama konuşamıyorumdan sonra anlamıyorum ama konuşuyorum akımını başlatmıştır. fatih imparatorluğundaki din bilginlerini saraya davet edip, onlarla sohbet edermiş. ama kesinlikle kendi dinini kabul ettirmek için değil. tamamen entellektüel bir tartışma. bizimkinin entellektüel birikimi ramazan bayramı mı, şeker bayramı mı civarında seyrediyor. fatih "devlet yönetiyorum çok meşgulüm" dememiş, hem kendi dilinde hem de yabancı dillerde kitaplar okuyup fikirler üretmiştir. bizimki de "gençliğimde çok kitap okuyanlar şimdi sefilleri oynuyor" diyerek icraat adamı olmasını övmüştür. kendisine sormak gerek, sefillerin yazarı kim acaba?
bir soru da size. fatihi çok seven ve ondan 500 yıl sonra gelmiş bu başbakan kimdir?
biliyorum bu başbakan durumumuzun bir sonucu. toplumumuz genel olarak bu yapıda. ama sormadan da edemedim.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
