can dündar'ın celal kazdağlı ile birlikte susurluk unutulmasın diye yaptığı araştırmaların kitaplaşmış halidir. devlet-siyaset-mafya üçlüsünün girift ilişkilerini ortaya çıkarmaktadır.
türkiye'de gladyo tipi bir örgütlenmenin nasıl kurulduğunu; eski ülkücülerin yasadışı bir faaliyette nasıl görevlendirildiklerini; istihbarat teşkilatları arasındaki amansız rekabeti; başbakanların kullandıkları "özel bürolar"ı; güneydoğu'da sürdürülen mücadelenin nasıl hukuk dışına taşıp çeteler yarattığını; 12 eylül öncesi provokasyonlardan özal suikastına kadar bu çetelerin adının bulaştığı eylemleri; nihayet, devlet içindeki devletin, "ergenekon"un gizli dünyasını anlatmaktadır.
reuters'in "uyduruk" olarak nitelendirdiği ve bu denli büyütülmesini hayretle karşıladığı örgüt. üç beş ihitiyarın zula ettikleri 10 el bombasıyla darbe yapacakları kuşkusunu türkiye'nin içine girdiği korkunç paranoya ya da sinsi bir hesaplaşma olarak değerlendirmiş yorumcu.
büyük bir hukuk faciası yaşanmaktadır sözde ergenekon operasyonunda, 1 yıl önce başlatılan operasyonda halen bir yere varılmaması ve 1 yıl sonra göz altı ve tutuklamalar yapılması keyfe kederliğin göstergesidir. madem bu adamlar çeteydi, gladioydu, oydu buydu, 1 yıldır aklınız neredeydi kardeşim demezler mi? Yoksa bu bir yılı sahte delil ekerek geçirdik şimdi büyüdüler biçiyoruz mu diyeceksiniz.? Bu nasıl bir operasyondur ki iddianamesi 1 yıl geçtikten sonra yazılmakta, devrim mahkemeleri gibi Silivri'de ayrı bir cezaevi yaratılmakta ve davaya bakacak olan mahkemenin 6 ay boyunca başka hiçbir dava almaması sağlanmaktadır. Yassıada coverı gibi sanki. Bu arada böyle bir operasyonun halktan destek almaması şaşırtıcıdır, anketlerde halka sorulduğunda verilen cevap şu. Ergenekon diye bir şey olduğuna inanmıyorum! Neden? Ortada bir kısım iddia ve isnatların dışında elle tutulur delil yok da ondan. Var olanları da imha ediyorlar o ayrı...(bomba var elimizde patlamasın imha edelim bari :) Neticede hepimiz mayışmış bir şekilde seyrediyoruz elimizde çekirdeklerle acaba şimdi ne olacak diye.
Susurluk kazası sonrası tencere & tava sesleri arasında ''bu işin peşini bırakmayacağız devlet içindeki çeteleşme deşifre olmuştur ,kamyondan sonra hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır'' şeklinde sloganlarla aslan kesilen ulu-salcı kesim ergenekonda işin ucu kendilerine dokununca veryansın etmiştir, oysaki susurluk ergenekon adlı ahtapotun en küçük kolu olabilmektedir ancak.
Bineanaleyh benim hırsızım iyidir mantığı hala devam etmektedir güzel yurdumda.
susurluk olayından sonra tencere tava sesleri arasında geceleri ışıkları kapatıp açan ve yürüyüşlere katılan aslanlara (sadece ulusalcılar yoktu bu grupta tabi) toplumun diğer kesimi ve o zamanki hükümet destek verseydi bu çete ağının deşifre olması daha çabuk olacaktı ve belki de biz aradan geçen o kadar yılı daha demokratik bir ortamda geçirecektik. hatta bu çeteciliğe karşı demokrasi arayışı şimdinin koyu ulusalcılarını bile daha demokrat bir zemine çekebilirdi. ancak dönemin başbakanı necmettin erbakan eylemcileri gulu gulu dansı yapıyorlar diye dalgaya almış, şu an her işi ergenekona bağlayan arkadaşların büyük kısmı ise eminim bu lafları sırıtarak karşılamıştı.
çıkara dayalı politik ilişkiler var olduğu sürece bu tür durumlarla daha çok karşılaşacağımız bir gerçek. bu çetede yer alanlar kadar oluşmasına müsade eden ve ses çıkarmayanların da en az çeteciler kadar suçu vardır bu işte.
"Silahlı terör örgütüne üyelik, Silahlı terör örgütüne yardım, Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmak veya görev yapmasını engellemeye teşebbüs, Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı halkı silahlı isyana tahrik, Patlayıcı madde bulundurmak, atmak ve bu suçları azmettirmek, Danıştay saldırısına ve Cumhuriyet Gazetesi'ne patlayıcı madde atmak suçlarına azmettirmek, Devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek ve kişisel verileri kaydetmek, Askeri itaatsizliğe teşvik, Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçları ile yargılanmaya başlayacak olan küçük adamların kurduğu büyük örgüt.
basının ve savcının varolduğuna inandığı, üyeleri diye bahsedilen kişilerin ise varolmadığını savunduğu, netice olarak varolup olmadığı ancak mahkeme tarafından tespit edilebilecek iddiadır. işn komik tarafı ise farkında olmadan üye olmak diye bir tanımı hukuk literatürüne sokmuştur. eğer gerçekten bir örgüte bu şekilde üye diye kişiler tham ediliyorsa işimiz polisin insafına kalmış demektir.
ilginç br şey de örendik bu vesileyle. neymiş efendim, hükümet karşıtı miting düzenlemek de ne kadar yasal olursa olsun örgüt üyeliğine giriyormuş.
işin aslı bir kaç karanlık kişi ve bir kaç şüpheli olayı alırsın, ne kadar muhalif varsa bir listesini çıkarırsın, şu buna telefon etti, flanca onla yemek yedi, falanca filancanın gittiği yasal toplantıda konuştu, hoooooooop, hepsini içeren bir şema çizelim. işte oldu sana ergenekon. (bkz: bakın burada yapılmışı var)
Padişahım çok yaşa dönemine bizi sürükleyen, muhalefet yapan herkesin susturulması üzeirne inşa edilmiş bir operasyondur. 4. Murat yasalarının yakında vücut bulacağı bu ülkede laik azınlık olarak her taraftan tehdit altında olduğum hissini bana veren bir olaydır.
gerçekten işin tadı kaçtı artık. bir kere yasa dışı bir örgütün bu kadar bilinen ve etkili isimleri kapsaması akla mantığa çok ters. niçin ters olduğunu da söyleyeyim: eğer gerçekten bu kadar ağır adamlar -kimisi medyanın, kimisi sivil toplumun ve en önemlisi de kimisi türk silahlı kuvvetlerinin en üst kademesini oluşturan kişiler- böyle bir örgütün içinde yer alsalardı darbe yapmaları hiç de zor olmazdı. bunu da geçtim, yakalanmaları bu kadar kolay olmazdı. hadi bunu da geçtim, bunca örgüt üyesi yakalandıktan sonra ülkede dururlar mıydı diğerleri?
ergenekon diye bir örgüt var olabilir, ama veli küçük ve ilk dalgada yakalanan bazı isimler dışında kimseyi kapsadığına inanmıyorum. amacın bu oluşumu yok etmek olduğuna da inanmıyorum. benim anladığım, hükümet ergenekon operasyonu adı altında kime kini varsa onu ezmeye çalışıyor. kesinlikle bir hukuki süreç değil, siyasi bir hesaplaşma.
emekli kuvvet komutanlarından mühim isimlerin soruşturulmasıyla yeni bir boyut kazanmış, derinliği 2 asır öncelerine kadar varan, bir nevi saman altından su yürüten o suyu da eşeğin kulağına kaçıran örgüt.
Onlarca insan yıllarca hapiste yattıktan, kimileri onulmaz acılar içinde hastalık çekerek öldükten, hatta intiharlar yaşandıktan sonra bütün delillerin sahte olduğu gerekçesi ile dava düşmüştür. Davalar esnasında gazetelerin attığı asılsız başlıklardan sonra buraya girip satırlarca kin kusan insanlar şimdi vicdanlarını eskiden yazdıklarını silerek temizliyor olmalılar, başlığın altı boşalmış.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.