26 şubat 2007 den itibaren e2 kanalında yayınlanmaya başlayacak ve büyük bir izleyici çekeceğini düşündüğüm dizi.
dexter'la tanışın. karanlik düşlerine şahit olun
gündüzleri adli tıp polisi, geceleri ise seri katil, üstelik ikisinde de çok başarılı. bir katili bir başka katilden daha iyi kim anlayabilir.
bu tanıtımla reklamları dönen dizinin başrolünde altın küre’de drama dalında en İyi erkek oyuncu ödülüne aday gösterilen michael c. hall’u izleyebilirsiniz.
bir babanın hangi amaca yönelik olursa olsun oğlunu tedavi ettirmesi gerekirken katil olmaya yönlendiriyor olması dolayısıyla "ben zamanında yapamadım sen yap"düşüncesi midir ? merak ettiren yapim.
six feet under dizisinden de tanıdığımız michael c. hall, bu sefer çok farklı bir rolle karşımıza çıkıyor. gündüzleri adli tıpta efendi efendi işini icra eden karakterimiz dexter morgan, geceleri de topluma zararlı, yanlış şeyler yapan insanları ortadan kaldırıyor. harika jeneriği,kısacık gelen* ve olay örgüsü şahane işlenen ilk sezonu, oyuncularının başarısı ve ana karakterinin iç konuşmalarıyla çok keyifli bir dizi. içinizden, şu prison break ne zaman başlayacak, lost'u özledim, heroes da eylül'e başlasa gibi düşünceler geçiyorsa bir bakın derim.
şimdiye kadar dizi veya filmlerde karşına çıkartılan seri katillerin profillerini hatırlıyormusun. şimdi onları unut. dexter morgan ile tanıştıktan sonra diğerlerin amatör kaldığını göreceksin. dexter'ın kendini tanıttığı gibi hiç bir insanı duygusu olmayan, ruhsuz bir adam. bildiği ve hissettiği tek şey, kan ve öldürmeye olan açlığı.
hiç şüpesiz ilk bölümünden son bölümüne kadar soluksuz izlenebilecek muhteşem bir dizi. kurgusu, olayların karakterin bakış açısı ile yansıtması son derece olağanüstü. tek bir handikapı var dizinin, izlerken sağlam bir mide gerektiriyor. eğer ki insan uzuvlarını* bedenden ayrı görmeye katlanabiliyorsan izle.
ama açıkcası beni en çok çeken şey diziye dexter'ın karakteristik özelliği. hani kabul seri katil, bol cinayet, kan, polisiye vs. öğelerinden dolayı ilk izlemeye başlama sebebim ama göründüğü kadar sığ olmadığını daha ilk bölümden hissettiriyor. hadi biraz dexter'a bakalım. niye bu kadar beğendiğimi anlatmaya çalışayım size.
evlatlık bir çocuktur dexter. ama şanslı ki onu gerçekten seven bir aileye evlatlık gidiyor. harry yani üvey babası bir polis memurudur ve dexter'a doğru ile yanlışı daha çok ufak yaşta öğretmeye başlamıştır. ama dexter'ın bastırmaya çalıştığı duyguları olduğunu kısa zamanda anlayacak kadar özverili bir baba. karşı konulamaz bir öldürme arzusu. şimdilik sadece komşuların köpekleri ile yetinsede yaşı ile birlikte bu arzununda büyüyeceğini anlamıştı herry. normal bir aile de seni direk bir doktora götürüp bunun yanlış bir şey olduğunu kafana vura vura öğretirlerdi di mi ? ama harry bunu engelleyemeyeceğinin farkındadır. en azından dexter'ın bu doğuştan gelen dürtüsü ve yeteneğini daha yararlı hala getirmek için uğraşmıştır.
herry'nin bir polis olmasından kaynaklanan adalet ve yargılama çelişkilerinin çokca yaşamasına neden olmuştur. cinayet işleyen bir adamın delil yetersizliğinden elini kolunu sallıyarak sokaklarda dolaşması çok yanlış bir şey değilmidir ? peki bu adamın cezasını kim verecek ? bu adamın bir başka kişinin hayatınıda karartmasını kim engelliyecek ? dexter işte bu çelişkiler silsilesi içinde kendine bir yer bulmaya çalışıyordu. harry ise kaçınılmaz olan için onu eğitiyordu. bir bakıma kusursuz cinayet sanatı hakkında bilgilendiriyordu.
dexter için sıradan bir katil denmesini asla kabul edemem. yaptıkları senin veya diğerlerinin adalet ve ahlak kurallarınca yanlış olduğu kabul ama o kendi adalet ve ahlak kurallarına göre yaşıyor. seçtiği av kesinlikle masum biri olmuyor. he bir de bir avı seçerken sıkı bir araştırma içine giriyor. avın geçmişi, yaptıkları ve işlediği suçun değeri. bunlar dexter için çok önemli kriterler. eğer ki dexter'ın gözünde suçlu durumuna düşersen, kurtulma şansın sıfır.
bunca edilen kelamdan anlayacağın gibi beni kendisine deli gibi bağlayan bir dizi dexter. karakterleri, kurgusu dediğim gibi insanı televizyon karşısına kilitliyor. her insanın içinde bulunan o hayvani dürtüleri açığa çıkartıyor.
hayatım boyunca izlediğim en mükemmel dizi olduğunu hiç çekinmeden söyleyebilirim. jeneriği, müzikleri, oyunculukları, kurgusu ve hepsinden önemlisi mükemmel bir senaryosu olması dolayısıyla zaten ilgimi çekmişti. şu an üçüncü sezonun ilk bölümünü indirmekteyim ve aklımdan geçenlerin hepsini bir anda dökmek istemiyorum. ama beni kendine bağlayışından çok hayran bırakışıdır bunları yazmama sebep olan.
michael c hall zaten six feet under gibi inanılması güç bir dizide kendini göstermişti. kaldı ki bence yapılmış en yi diziler arasında en yukarılarda mutlaka adı anılması gereken bir dizidir six feet under. beni en çok etkileyen dizilerdendir. ve şimdi dexter'da da yine aynısını yapıyor michael c hall. gerçekten mükemmel bir oyunculuk ve inanılması güç güzellikte bir senaryo ve kurgu... müzikleri bu kadar güzel seçimiş az dizi vardır eminim ki. her şeyin yerli yerinde olduğunu görüyorum ve şapka çıkarıyorum.
3 sezon itibari ile hala güzel ama o ilk sezondaki kekremsi* tadı kaybetmiş gibi geliyor insana.* ilk sezonda böyle ne güzel duygulardan yoksun, insani ilişkilerinde maskeler altına saklanan, oldukça sığ gibi görünen ama derin bir karakterdi dexter morgan. gerçi hala öyle ama böyle sanki yumaşadı birazcık. o eski günlerdeki soğuk kanlı, hissiz tavırlarnı aratmıyor değil. 3. sezondan spoiler vermemek adına pek fazla deşemiyeceğim ama hep derim "bir erkeği bitiren yegane şey kadındır abicim". ben bunu bilir bunu söylerim..
2 gün önce izlemeye başladığım, şu anda 2. sezonun 6. bölümünde olduğum cnbc-e dizisi. "bu adamlar bu işi cidden biliyor,helal" dedirtiyor. lost olsun, prison break olsun daha nice seriler insana zamanı tam anlamıyla unutturuyorlar. bütün gün bilgisayarın karşısında zombi olma yolunda ilerliyorsunuz *. hatta sınavınız olsa dahi tınlamıyorsunuz. birileri bu adamları durdurmalı!
dexter'a gelince *, ilk bölümden son bölüme kadar heyecanı ve merakı hiç kaybettirmiyor. ama losttaki gibi bir olayın cevabını 10 bölüm sonra vermiyor, yani olaylar sırayla çözülüyor. cidden tavsiye ederim izlemenizi..
üçüncü sezonun ağır ve saçmalıklarla dolu olduğunu düşünüyordum ki, dexter içindeki en güzel bölüm ile bana cevap vermiş dizi. 3x11 artık ayrı bir yerde bende.
3. sezonu, 4. sezona göz kırparak noktalamış şimdiye kadar izlediğim gelmiş geçmiş en müthiş dizi. ilk sezon süper heyecan ile izlenip bittikten sonra ikinci sezona karşı biraz önyargılarım vardı. çünkü gerçekten harika bir final yapmıştı ve hikayeyi bitirmişlerdi. ya ikinci sezonda hayal kırıklığı yaşarsak diyorduk. ikinci sezon başladığında ilk iki bölüm biraz burun kıvırdık ama sonrasında ilk sezondan da müthiş bir sezon seyrettik. ikinci sezonun müthiş finalinin ardından aynı duyguları üçüncü sezon için beslemeye başladık. yine ilk bir iki bölüm burun kıvırsakta dexter yine bizi kendisine hayran bırakarak sezonu tamamladı. artık dördüncü sezonu soluksuz bekliyoruz. muhteşem bir sezon olacağına en ufak bir şüphem de yok bu sefer. sanırım dördüncü sezon izleyeceğimiz en karanlık ve karışık dexter sezonu olacak. çünkü dexter morgan daha çok maske takıp, daha çok insan ile etkileşime girmek zorunda. üstlendiği muhteşem sorumluluklarda cabası. bakalım, bakalım bekleyip göreceğiz.
üçüncü sezon on birinci bölüm ile sanırım bir dizinin ulaşabileceği en üst düzeye ulaşmıştır. eğer bir dizi daha üst düzeye çıkabilecekse, büyük ihtimalle o dizi yine dexter olacaktır.
ilk sezondan beri harika! harika! nidalarıyla izlediğim dizi bu sene içerisinde dördüncü sezonuna da başlayacak.
dünyanın en kaliteli dizisi, bence de.
Bir seneden fazla bir zaman önce ilk sezonunu soluksuz izleyip tadında bırakmak adına 2 ve 3. sezona hiç başlamadığım dizi... ta ki 3 gün öncesine kadar! Şu anda 2. sezonu bitirmiş ve ağzına bir parmak bal çalınmış olarak klavye başındayım. Tek kelimeyle özetlemek istiyorum: Vayyyy!
İnsanı tuhaf bir ikilemde bırakıyor bu dizi. Dexter'a en azından sempati duymadan edemiyorsunuz; o ayrı. Ama öldürdükleri nasıl insanlar olursa olsun, bir insanın canını almak kimseye ait bir hak değil. Zaten dizinin amacı da bu, sizi felsefi bir karmaşaya itmek: Dexter "the dark defender" mıdır? Yoksa tüm "iyiniyeti"ne karşın yakalanıp cezasını bulması gereken bir suçlu mu? Ve eminim pek çok insan, Dexter'ı tanımadan önce bu soruya ikinci şık diye cevap verecekken, diziyi izledikten sonra kendilerini, onun yakalanmaması için dua ederken bulacaklardır!
--! spoiler !--
Ama ama ama... ikinci sezonda içimde kalan bir kıymık var, o da zavallı Doakes'ın fecii ölümü ve üzerine kalan katil damgası... Zavallımın cenazesinde bile ailesi ve LaGuerta'dan -ve bir de vicdan azaplı Dex'ten- başkası yoktu be! Hoş, 10. bölüm itibariyle senaristler için başka çıkış yolu yoktu; Lila'nın bir biçimde katil olup Dex tarafından hak ettiği biçimde cezalandırılması; Dexter'ın bu işten paçayı sıyırması ve de işbirliğine kesinkes yanaşmayacak olan Doakes'un bir biçimde ölmek zorunda olması ancak bu biçimde bağlanabilirdi. Ayrıca Doakes'ın amatör gibi davranıp Dexter'ın kan örneklerini çaldıktan sonra Haiti'ye giderken onları yanına almamasını açıklayacak söz bulamıyorum: Mal mısın kardeşim?? Arabada bırakılır mı lan o örnekler? Dexter'ın evinden onları çalmak yerine isimsiz bir ihbarda bulunsana. Ya da illa ki çaldım, kendi teorimi kanıtlamadan kimseyi töhmet altında bırakmıycam diyorsan lab ayarlamak için önden gitmek yerine örnekleri de yanında götür, ne bileyim... Abicim ya ben bu kısmı anlamadım (birşeyler kaçırmış olabilirim) ya da Doakes mallığı ile ölmeyi hakikaten hak etti. Ama gene de 3. sezonda adının temize çıkmasını ve bir iade-i itibarı hak ediyor.
Bu arada son bölüm itibariyle kafadan ne teoriler ürettik anlatamam: Dexter'ın Lila'ya gidip Rita ile tekrar beraber olacağını söylediği zaman: "Aha, Doakes yerine bir şekilde Lila'ya atacak suçu" bile demiştik; çünkü Lila'nın kendisi ve Rita'yı izleyeceği, onlar yatta uzaklaşırken Dexter'ın arabasına gireceği (hatta Dexter özellikle camı açık bırakmış gibiydi) ve birşeyler karıştıracağı Dexter tarafından düşünülmesi gereken şeylerdi. Ama sonra gördük ki Dexter işini şansa bırakmış, o camın açık kalması ve GPSin çalınması falan tamamen Dexter'ın düşüncesizliğiymiş! Lila Doakes'ı havaya uçurmasaydı Dexter'ın o işten sıyırması mümkün değilmiş... Eh, açıkçası Dexter gibi bir "Kira"ya yakıştıramadım, ondan daha zekice birşeyler beklemiştim... Hele de alet çantasını Lila'ya kaptırması yok mu, offff offf!... Neyse... En azından Paris'te bile eliyle koymuş gibi bulup Lila'ya cezasını verdi ve içimizin yağlarını eritti, bu da birşeydir. Bu arada Lila hayatımda duyduğum en iğrenç İngiliz aksanı ile her konuştuğunda ağzının ortasına bi tane çarpasım geliyordu yemin ederim! Öldü de kurtulduk tırıspıdan... Zaten bi Dexter resmi yapmış, sözümona içindeki şeytanı yansıtmış, ama Dexter'dan çok Joker'e benziyodu, pis yeteneksiz pyromaniac seniiiiiiii... Dexter'a ondan kalan tek yadigâr, aseksüel adamımızın ilk sezonun aksine ilginç bir biçimde seksten zevk almaya başlaması oldu :) Zaten ben de onu anlamıyordum, içinde bu derece şiddet geliştiren bir insan enerjisinin hiç değilse bir biçimini saldırgan bir seksle nasıl boşaltmaz, boşaltamaz... Ehem... Neyse, seri katil psikolojisi, bilemeyiz biz tabii...
--! spoiler !--
Heheh, bir de bişey diycem hem Dexter fanları hem de Kıvanç Tatlıtuğcular bana höh! diyecek ama bu iki adam birbirine benziyor! Dexter daha sert hatlı tabii, ama mimikler falan hakikaten benziyor, önyargısız bir izleyip görünüz efem. Çok atmışsın derseniz siz de haklısınız; Dexter'la kafamız doluyken arada Türkçe bişeyler izlemek adına Aşk-ı Memnu açınca her baktığım yerde Dexter da görüyor olabilirim.
Gönül ister ki bu dizi sadece eylülden aralığa yayınlanmasa... Yılda 9 ay seyredebilsek... Ama olsun, az veren candan, çok veren maldan demişler :) Çizgisini bozmasın, yeter. Diğer Dexter fanlarına göre ben şanslıyım ayrıca, önümde daha koca bir 3. sezon var izlenmedik. Böyle de diğer arkadaşları çatlatıyor ve tanımıma son veriyorum, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
