ani ve kötü bir durumla karşılaştığımızda, örneğin elimizi sıcak çaydanlığa dokundurduğumuzda ya da çok sevimli, şöyle 2-3 yaşlarında sarışın, al yanaklı, bal rengi gözleri olan bir kız çocuğunu görüp sevip mıncıklamak istediğimizde daha bir uzatarak, bir nida misali ağzımızdan dökülen ünlem kelimesidir. birşeylerden çok sıkıldığınızda, önünüzdeki dosyalar birikip nefes alamaz hale geldiğinizde de sıkıntıyı atmak için iyi bir yöntemdir, bir kere "ay!" diye bağırdınız mı, herkes anlar...size dokunmamak gerektiğini...
ay, dünya'nın uydusudur.
ay'ın bazı özellikleri şunlardır;
- bir ay günü 24 saat 50 dakika, ay yılı 354 gündür.
- ay, bir yıl içinde dünya'nın etrafında 12 kez dolaşır.
- ay, boyut olarak dünya'nın 50'de biri kadardır.
- yer çekimi dünyadakinin 1/6'sıdır.
- atmosfer olmadığı için; hava ve su yoktur, canlı hayat bulunmaz, iklim yoktur, meteorlar herhangi bir engelle karşılaşmadan doğrudan ay yüzeyine düşerler, bu da kraterleri oluşturur.
- iç ısısını yitirmiştir.
pek çok kültürde mistik bir obje hatta bazı eski toplumlarda tanrı* olarak kabul edilmiştir. efsanelerde doğa üstü güçleri tetikleyen (bkz: kurt adam), istediği zaman yolculara yardım eden istediği zaman tüm geceyi karartarak lanetleyen, göl perilerinin ışığında yıkandığına inanılan obje. bilimsel oluşumuyla ilgili en çok kabul gören iki tezden birincisi; dünyaya çarpan bir göktaşının gezegenden ayırdığı parçaların yörüngede tekrar bir araya gelmesiyle oluştuğu. ikincisi; güneş sistemiyle eş zamanlı olarak tıpkı diğer gezegenler gibi oluşup dünyanın yörüngesine oturduğudur.
neredeyse bütün kültürlerde tıpkı toprak gibi* dişil öğe* ile özdeşleştirilen gök cismi. ay'ın 28 günlük peryodu, kadınların menstrüasyon peryoduna karşılık gelir.
teknoloji ilerledikçe tabiatın doğal döngülerinden kopan insan için bir gök cismine hürmet etmek abes ve ilkel görünebilir, ancak eski tarım toplumlarında ekim, hasat, ilaçlama gibi faaliyetler ay takvimine göre düzenlenirdi.
ay ezoterik sembolizmde bilinçaltını, hayalleri, çocukluğu, anneyle ilişkileri, insan ruhunun balta girmemiş ormanlarını ve karanlık yüzünü sembolize eder.
ahmet haşim'in bir eseridir. ahmet haşim bu eserinde geceye olan sevgisi ve özlemini ve gündüze olan nefretini anlatır. çünkü gündüz güneşin gerçekleri açığa çıkardığından yakınır ve gecenin ise bu gerçekleri kapatıp, en kötü şeyi bile insanın gözüne güzel gösterebileceğini anlatır.
yengeçburcunun yönetici gezegenidir, bir günü diğerine uymayan yengeçlerin değişken ruh halleri, ay'ın şeklinin her gün değişmesine ve ay'ın hızlı hareketlerine bağlanır. (kaynak: www.astrolojist.com/yengec.asp)
aristoteles'in yaşadığımız evren için çizdiği sınırdır. ona göre biz ay altı evrende yaşarız, ay üstü evrende ise bizim bilemediğimiz *, duyu organlarıyla algılayamadığımız şeyler* vardır.
ay ışığına vuruldum ben çok uzaklarda olsa da.
sonumuzu bile bile seviştim ben artık gece hiç olmasa da.
ay ışığına vuruldum ben başka dünya ya yansa da.
Çok zor geçen günün ardından uyurken ben,
odam hep ışıksız kalmışsa da.
bu ev artık yuva değil bütün eşyalar üstüste,
terketmeden önce...
ihtiyaç molası ' nın 1,5 tanem adlı albümlerinde yer alan güzide bir parçadır. kişide otuz yaşına gelince de kendini dinletebilme hevesi uyandırır. *
sözlerini de yazalım tam olsun.
hani bakardım ay yarım falanken
görürdün bir gölge öteki yüzde şaşırırdın
birkaç gün sonra tamamlandığında ay
biraz canın sıkıldı, kaybettiğin gizemden
dönüp bakma artık kaç yılda geldim dediğin yere
İnat etmemişsin, kim bilir kaç yıl bir kez bile
dönüp bakma artık kaç yılda geldim dediğin yere
hayal etmemişsin, kim bilir kaç yıl birkez bile
ay, inanamazsın 30'uma geldim
sigaram ağzımda hala
aydınlık bütün yüzüm
gölgen hafızamda hala
hani uçardın sonsuz maviliklere
ama bir gün çakıldım soğuk denize belkide yanıldım
hani yaşardın çamların gölgesinde
ama bir gün asıldın ve bizide cok üzdün
dönüp bakma artık kaç yılda geldim dediğin yere
İnat etmemişsin, kim bilir kaç yıl bir kez bile
dönüp bakma artık kaç yılda geldim dediğin yere
hayal etmemişsin, kim bilir kaç yıl birkez bile
ay, inanamazsın 30'uma geldim
sigaram ağzımda hala
aydınlık bütün yüzüm
gölgen hafızamda hala
ayol kadar anlamsız bir nidadır. bayanlar tarafından kullanılır. bir erkek ay dese yanlış anlaşılır. "ay nasıl erkek bu" diye kuşku duyulur. erkek "lan" der, kadın "ay nerden bileyim" der falan fıstık.
sonuç olarak geceleyin güneşten aldığını yine bize veren gök cismidir. hele birde deniz ile yaşadığı aşk-ı muhabbetten ortaya çıkan yakamozun seyrine doyulmaz.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.