bir zamanlar atv ekranlarında yayınlanan güner ümit le süper turnike adlı bir yarışma programı vardı. bu güner ümit kişisi diline sahip çıkamayan bir bireydi. ki aşağıdaki diyalog bunu gözler önüne serer.
(hollandadan yarışma programına bir organizasyonu tanıtım amacıyla gelen grubun sözcüsü ve güner ümit arasında geçmektedir bu diyalog. tam değildir ama aşağı yukarı böyledir.)
g.ü. - evet. nerden gelmiştiniz siz?
sözcü- biz hollandadan geliyoruz.
g.ü. - hangi şehirden?
sözcü- amsterdamdan
g.ü - neysterdamdan???***
bisiklet sehri. (aman tanrim bu kadar bisiklet olur mu sorusunu sordugum sehir.) yayalarin ve arabalarin yolu vardir her sehirde ama burada bisiklet yollari var .. bisiklete binenler icin trafik lambalarini unutmamislar ... (bence lale olan sembolunu bisiklete cevirmesi gerekir!)
100un uzerinde milletin yasadigi herkesin ingilizce konusabildigi "red light district" gibi bir yere sahip bir sehir. mutlaka gorulmesi gerekir. ...
trafik sıralamasında önceliğin daima bisiklette olduğu, arabaların bisiklet yollarına asla giremediği, trafikte kimsenin kimseyi rahatsız etmediği, neredeyse nüfusun tamamına yakınının ulaşım için bisikleti tercih ettiği, rüya şehir. hollanda'nın başkenti ama tüm soğuk itici başkentlerden ayrışık, özgün, huzur verici. içinde parlamento binası olmayan , bir tane bile politikacının hariçten gazel okumasına izin vermeyen , meclis binalarının müzelerin altında ezildiği kültür diyarı. değirmenleri, laleleri, peynirleri, her köşe başında satılan çeşit çeşit kızarmış patatesleri, mis gibi kokan çayırlarıyla uçsuz bucaksız bir yeniden doğuş merkezi. coğrafi olarak siyasal sınırlar dahilinde hollanda topraklarına eklentili olsada asla aidiyeti yoktur. amsterdam tüm insanlığındır. mozaikten öte kozmozun tüm renklerinindir amsterdam. 68 rüzgarını en hızlısından yaşayan bir aktivistle marksizm üzerine konuşurken aniden portakallara bürünmüş futbolseverlerle pubda bira içerken kendinizi bulup hemen ardından küreselleşme karşıtı bir çevre eylemine gitarıyla destek veren sokak çalgıcısının yanında kendinizi vokalist olarak görebileceğiniz şehirdir. havanın isten , kirden, yakıtlardan benzinden kirlenmemesi nedeniyle sürekli ciğerlerin bayram ettiği sokakları ve bisikletleriyle size çimenlere uzanıp gündüz vakti parklarda miskinlik etme hakkı tanır. kimse kimseye karışmaz. kimse size neden böylesin demez. bohemya krallığıdır. bisikletlere şaşırmamak gerekir ; bu kadar alçak bir coğrafi yapı ve dar yollarla kaplı bir şehir mimarisi içinde ulaşım için farklı bir alternatif düşünülemezdi. red light district sokağından çıkan birisiyle , joint içiminin serbest olduğu cafelerden henüz yeni ayrılmış bir başka kişinin, az evvel kilisede veya camide ibadet eden insanlarla beraber, şehrin tamamını kaplayan kanallar ve köprüler önünde öpüşen aşıkları selamladığı, ateist, komünist, anarşist, müslüman, hristiyan, liberal, siyah, beyaz, sarı, kızıl , okumuş, cahil, zengin, berduş, muhafazakar, cumhuriyetçi tüm insanların sadece insan oldukları için birbirlerine saygı duydukları, özgürlük ve huzur arayan bireyin kurtarılmış bölgesi. tüm bu farklı toplumsal katmanların yanyana barış içinde yaşamayı başararak , yıldızlara aşk şarkıları gönderdiği , yerkürenin küresel özgürlük başkenti. evet amsterdam'ın şehri yutmuş esir etmiş nehirleri, su kanalları, yolları özgürlüğe ve saygıya akıyor.. venedikden daha bir güzel daha bir leziz. kafka'nın prag'ından sonra başka hiçbir şehri sevemeyeceğini düşünenleri bile bu fikirlerinden rahatlıkla vazgeçirebilecek şehirdir amsterdam.
amsterdam, özgürlükler ülkesi olarak tanımlayabileceğimiz hollada isimli ülkenin güzide bir şehridir ve aynı zamanda bu şehir başkent olma görevini de üstlenmiştir. uyuşturucunun serbest olduğu, eşcinsel insanların resmi olarak nikahlanabildikleri yegane yerdir. eğer hollanda bir "sex cumhuriyeti" olsaydı amsterdam yine bu ülkenin başkenti olurdu...
moulin rouge gibi hoş bir mekanı ve red light district gibi fantezik bir sokağı bünyesinde bulunduran efsanevi şehir.zaten ilk hecesiyle de amaçları içinde bulundurur.insanı hedonist yapar bu şehir!!
bilgilendirici not:simgesi yeldeğirmenleridir.
Çocukluğumdan beri buraya gidip geliyorum. Ama flemenkçe öğrenme gereği duymadım. Öğrenmeden İngilizce'yle de yaşar burada insanlar.
hollanda'nın başkentidir ancak içinde hükümet yapısı yoktur. kanallar vardır çok venedik gibi.
İnsanlar özgürdür burada. Hiç kimse kısıtlamaz. Yargılamaz.
Dam Square'da her türlü insanı görebilirsiniz. Kimse sizin ne olduğunuzu umursamıyor zaten.
Bir insan gittiği yeri,yerleri hatırlamaz mı?Hem de bir çok kez gidiyorsa! Gidilen yer amsterdam'sa evet hatırlamaz.
(less is more 11.04.2011 20:02 ~ 11.04.2011 20:03)
Pulp Fiction filminde John Travolta'nın oynadığı Vincent Vega karakterinin henüz dönmüş olduğu şehir. Uyuşturucu legalliği tartışmasına güzel bir nokta koymuştur kanımca.
Vincent: Yeah, it's legal, but it ain't a hundred percent legal. I mean, you can't just walk into a restaurant, roll a joint and start puffing away. You're only supposed to smoke in your home or certain designated places.
Jules: And those are hashbars?
Vincent: Yeah. It breaks down like this: it's legal to buy it, it's legal to own it, and, if you're the proprietor of a hash bar, it's legal to sell it. It's still illegal to carry it around, but that doesn't really matter 'cause... get a load of this: if you get stopped by the cops in Amsterdam, it's illegal for them to search you. I mean, that's a right the cops in Amsterdam don't have.
Jules: [laughing] I'm going, that's all there is to it, I'm fuckin' going.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
