ülkemizde öğrenilmesi için okullar tarafından desteklenen 3 dilden biridir**. ingilizceye göre daha karışık* ve konuşurken kulağa kaba gelen bir dil olma özelliğine sahiptir.
4 sene boyunca okulda öğretmelerine rağmen şimdi geriye "ich möchte fünf köfte"den fazlası kalmayan, sık kullanılmadığı takdirde hemen unutulan dil.
artikelleriyle de saç baş yoldurtur öğrenmeye çalışanlara, ayrıca şu da bir gerçektir ki, gırtlaktan konuşulan fransızcadan daha kaba bir yapısı yoktur.
yanılmıyorsam avrupa birliği içinde en çok konuşulan dil. bunun sebebi almanya'nın kalabalık nüfusudur. almanca bilmeyen kişilerce uzun yıllardır kaba olarak nitelendirilmektedir. benim şahsi kanaatim ise bunun tam tersidir. eğer bu yorumları yapan kişiler gerçek anlamda almanca konuşabilseler, almanca kelimlerin arasındaki uyumu fark eder ve almanca konuşmaktan büyük bir zevk alırlardı.
eğer almancayı ilerki yaşlarınızda öğrenmeyi planlıyorsanız bana kulak verin. hiçbir zaman ingilizceniz kadar iyi almanca konuşamayacaksınız. ben kursa giderim, bütün kurları bitiririm, bir de almanya'da kaldım mı bir ay, bu işi sökerim demeyiniz. almanca öğrenmek hiçbitmeyecek bir uğraştır. unutmamak için sürekli kullanmanız gerek.
ingilizce biliyorsanız bazı şeyler ilk başlarda kolay gelecektir. benzeşen birçok kelime vardır. ama bazı dilbilgisi konuları canınıza okuyabilir.mesela bir cümlenin sonunda dört tane fiil ile karşılaşıp neye uğradığınıza şaşırırsınız. kısacası almanca öğrenmek için zor bir dildir.
ögrenirken gecirilen sürecin kesinlikle kişinin kendi yabancı dil ögrenebilme yetisine baglı olarak bir eglenceye yada kabusa dönüşebilecegi dil. ögrendiginiz bir kuralın anında bir istisnaya dönüştügünü, bircok özellik için gecerli oldugunu ama işine gelmedigi zaman da hiçbir işe yaramadıgını gördügünüzde o ana kadar geldiginiz noktanın en başına dönüp işin mantıgını kavramaya ihtiyaçduyabilirsiniz. bu nedenledir ki her dilde gerekli olan ezberin yanında almanca' da kesinlikle 'almanca düşünebilmek' de gereklidir ve bu ikisinin bir arada olması gerekir aynı zamanda. bazen cümleyi cok basit kurmak gerekir bazen de çok karışık.
almanca' da ismin halleri: nominativ, akkusativ, dativ ve genitiv; zamanlar ise praesens, perfekt, praeteritum ve plusquam perfekt' tir. her ismin bir artikeli ve 3 tane de artikel vardır: der, die, das. der, genel olarak erkegi, die dişiyi, das ise cansız nesneleri belirtirken kullanılır ama almanca ögrenilirken verilen en temel bilgi olmasına karşın artikeller o kadar cok istisnaya ugrar ki, bu konuda da genel bir mantık yürütme söz konusu olamaz, yine iş ezbere düşer.
tüm zorluklarına ragmen konuşması son derece zevkli bir dildir, eger almanca' yı okulunda ögrendiyseniz genelde hannover bölgesinde konuşulan ve 'hoch deutsch' denen bizdeki 'istanbul türkçesi' dengi bir almanca ögrenirsiniz ki, telaffuzu hiçkaba degildir. ama özellikle bavyera bölgesindeki almanca' da son derece farklı telaffuzlar vardır. türkiye' de ise genel olarak almanca denince akla kaba konuşulan bir dil gelmesinin sebebi, orada yaşayan türklerin, günlük hayatta ögerndikleri almanca' yı kendi şiveleriyle karıştırıp ortaya karışık enteresan telaffuzlu bir 'türk işi almanca' cıkarmalarıdır.
hint avrupa dil ailesinin bir üyesi. bu dili anlamanın en zor yanıda barındırdığı artikel denen şeyler. herşeyin bir cinsiyeti var. mesela çanta dişil iken okul ergil olabiliyor ve bunun hiç bir formülü yok.
yazıldığı gibi okunmasının sağladığı kolaylıkla kanaatimce kolay olay ve sadece çıt kırıldım, mıymıy insanların öğrenseler dahi ögrendiklerini hiçbir zaman belli edemeyecekleri lisan.
düzgün konuşulduğunda kulaklarda çok hoş bir ahenk bırakan almancanın başına getirilebilecek ilk sıfat zordur. artikellere bir süre sonra alışılır ya da yanlış da söyleseniz karşınızdaki sizi bir şekilde anlar. oysa cümle kurmak -hele ilk zamanlarda- bir işkence gibidir. örnek vereyim;"çünkü" anlamına gelecek 4 temel sözcük var. ve bu sözcüklerin her birinde cümle ögeleri dizilimi farklı.
düşünsenize, lakin kullanırken fiil sonda, çünkü kullanırken fiil en başta, başka birşey kullanırken özne başta, araya "yapabilmek " vb. bir fiil girdiğinde o normal fiilden sonra , eğer geçmiş zaman vesaire kullanılacaksa o fiillerin en başında ........ ve daha bir sürü şey.
ve üstelik bunların daha -dolayısıyla, olduğu halde, eğer- versiyonları var yani.
ha herşeye rağmen çaba gösterdikten ve biraz da yabancı dile yatkın olduktan sonra gayet başarılı konuşabilirsiniz. sonra da "aman tanrım konuştum!" diye sevinirsiniz.
böylece insanların "aman ne öyle o balgam atar gibi" söylemlerine maruz kalan almancanın sizi ne kadar mutlu edebileceğini görüp şaşırırsınız..
Hint-Avrupa (Hint-Cermen de denir) dil ailesinden gelen, yeryüzünde en çok öğrenilen yabancı diller arasında yer alan bir dildir. almanya dışında, avusturya, İsviçrenin bir kısmı, belçika'nın bir kısmı ve lichtenstein isimli mini mini bir ülkede konuşulur. tabi bütün yaz boyu da türkiye'nin yurtdışına en çok gurbetçi gönderen şehirleri, yozgat, tokat, amasya'da, yaz tatilini türkeyi'nin güzide beldelerinde geçirmek zorunda bırakılan 2. ve 3. kuşak gurbetçi çocukları tarafından, bir çesit 'gizli dil' olarak kullanılır.
evet, kolay bir dil değildir. herşeyden önce, dilsel yapısı türkçe'den tamamen farklıdır. artikel denen baş tacı, dilin öğrenilmesini zorlaştırıyormuş gibi görünse de, aslında çok önemlidir ve gereklidir. Çünkü almanca'da, ismin halleri, son eklerle değil, artikellerle ifade edilirler. bu hallere kasus (casus)denir.
bunlar sırayla:
nominativ: yalın hal
(der, die, das)
akkusativ: i-e hali (her koşulda 'nereye've 'kime' sorusuna cevap veren, yönelim hali)
(den, die, das)
dativ: de-den hali (nerede, kimde sorusuna cevap verir ama duruma göre bu sorular 'nereden' ve 'kimden' formuna da bürünebilirler, kuzu postuna bürünmüş kurt misali)(dem, der, dem)
genitiv: tamlama hali, yani ...nın, ...nin hali.
(des, der, des)
Örnek:
die wand: duvar
an die wand: duvara (akkusativ)
an der wand: duvarda (dativ)
das fenster: pencere
...des fensters: pencerenin... (genitiv)
Örnekten anlayacağımız diğer bir özellik de, ki bence dilin en çetrefilli kısmı budur, preposition'lar. gene bizim, kelime sonuna getirdiğimiz bir çok ek,almanca'da preposition'larla ifade edilirler ve her bir prep. belirli bie prepositionlar, in, aus, von, durch, an, zu...
Örnek:
die schule: okul - in die schule: okula - in der schule: okulda
der vater: baba - von dem vater : babadan
almanca'nın kaba bir dil olarak algılanmasına gelince... Şimdi, önce başa dönüp bir daha okuyun, bu dil hangi ülkelerde konuşuluyormuş. sonra da düşünelim, bu kadar geniş bir coğrafyaya yayılmış bir dilin kulağa gelişinin hep aynı olmasının mümkünatını. almanya, avusturya ve İsviçre'de konuşulan almancalar birbirlerinden çok farklıdırlar çünkü her bir ülke, komşusunun dil yapısından ve kelime hazinesinden etkilenmiş, sonuçta diller değişmiştir. tabi bizim almanca konusundaki fikirlerimiz nazi filmlerinden de etkilenmişlerdir. bu nedenle de, emir verme halindeki sert üsluplardır, her seferinde kulağımızda yankılanan...
Yeni ögrenen birinin devlet dairesine gidip, önceden aklinda kurdugu cümleleri siralayarak meramini anlattigini zannedip, görevlinin 'was, bitte!'(ne, buyrun!) karsiligini vermesiyle dumur olunan dildir.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.