arapça "hulk" kelimesinin çoğulu olan ahlak, huy, mizaç kelimelerini bir bütün olarak kapsar. genel anlamda toplumsal ahlak olarak bilinen terim ise, bir topluluğun alışkanlık ve adetleridir. sanıldığı kadar zararlı bir husus olmayıp, yerinde ve dozunda uygulandığı taktirde iyi bir birey olmayı hedeflemeye, saygıya ve adalete taşır insanı. güzel ahlaklı olmak banal değildir, güzel ahlak bir erdemdir, hümanitedir, insanlık bazında bir üst seviyeye çıkılmış olduğunun göstergesidir.
her ne kadar 70`li yillardaki ortaogretim mufredatinda din dersinden ayri okutulmus ise de ozelllikle bir dine mensup kisi icin esasa ait ayrilmaz bir butun olarak mulahaza edilmelidir. yani ahlaksiz bir din anlayisi veya ahlaktan yoksun bir dindar dusunulemez. ahlaki kurallar dinin icinde entegredir veya kisi icin gozardi edilmemeli bu mefhum kucumsenmemelidir. dinini ogrenen ve dini kurallari bildigini yasadigini iddia eden kisi ahlak konusunda zaaf gosteriyorsa gercek manada dinini ogrenememis kendini kandirmis demektir. kucuk bir ornek vermek gerekirse dort halife devrinin adaleti ile un salmis halifesi hz. omer ra, hava karardiktan sonra sahsi isleri ile ilgilenmeye basladigi anda devletin kendisine tahsis ettigi mumu sondurur kendi parasi ile aldigi mumu yakarmis. devletin tahsis ettigi mumum uzerinde tum halkin * hakki oldugu dusunulurse bunun ne kadar onemli ve gerekli bir hareket oldugu anlasilir.
din kavramı ile bütünleştirilen tanım, toplumun uymak zorunda olduğu kurallar anlamını taşıyan kelimedir. bu anlayışı benimseyen insanların gözünden yola çıkarsak toplumun ahlak kurallarını din oluşturmaktadır. toplumda dini olmayan ya da genelden farklı olanlar ahlaksız olarak kabul edilecek davranışlar göstermeye yönelimli kişiler olarak ortaya çıkmaktadır. günümüz insanı ahlak anlayışını o kadar kısırlaştırmıştır ki sadece cinsellik ile bağlantısı olan eylemlerde ahlaksız demeyi uygun görmüştür. kendinden farklı olanı ahlasız, benzer özellikte davranış göstereni melek görme özelliğini o kadar benimsemişlerdir ki yaptıkları dedikodu, yargılama, dolandırıcılık, kenidini beğenmişlik davranışlarının bütünü, miktarı artıkça kendilerini erdemli kılmış ve her birine hesap sorma hakkı vermiştir. peki nedir ahlak? genel ahlak kuralları olabilir mi? bunların cevabı da her bireye göre değişeceğinden herkese uyan ahlak kurallarının olması mümkün müdür? toplumu bireyler oluşturuyorsa toplumun uyması gerektiği kuralları oluşturanlar da bireylerdir. o halde ahlak kuralları başka insanların özeline müdahale etmeden isteğin doğrultusunda yaşama özgürlüğü için değil midir? ahlaksız; genelden farklı olan değilde, kenidisi dışındaki insanların haklarını ihlal eden ya da özgürlüklerini kısıtlayan kişi olmaz mı? peki eğer durum böyleyse ahlak kelimesinin din ile bağlantısı nedir? ahlak değişkendir iki aynı ahlak anlayışı olan insan görmedim. bu sebepledir ki ahlaklı olan sorusunun cevabı herkes için aynıdır. ben........
bir psikoloji deneyinde bir kafese 5 maymun konur. kafesin tepesinde bir muz asılı durmaktadır. maymunlardan biri tepedeki muzu almaya kalkıştığında bütün maymunların üzerine tazyikli soğuk su püskürtülür. olay bir kaç kez tekrarlandıktan sonra artık maymunların hiçbiri muzu almaya yeltenmez olur.
deneyin bu aşamasından sonra 5 maymundan biri çıkarılır ve yerine olaylardan habersiz bir maymun getirilir. yeni gelen maymun muzu almak için tırmandığında feleğin çemberinden geçmiş olan diğer dörtlüden sille tokat dayak yer. yeterince hırpalandığında o da muza dokunmayı aklının ucundan bile geçirmez olur.
daha sonra ilk alınan maymunlardan kalan dördünden birinin yerine yine dışarıdan bir maymun getirilir ve onun da muzu almaya kalkıştığında başına gelenler bir öncekinden farksızdır. bu yeni maymunu en istekli ve şiddetli dövense kendisinden önce kafese dışarıdan getirilen ve muzu almaya kalktığında ötekilerin gazabına uğrayan diğer maymundur.
deney sürer ve neticede kafese ilk alınan ve tazyikli suya maruz bırakılan maymunların besi de yer değiştirir, yerlerine muzu aldıkları zaman sonucunun ne olacağını hiç görmemiş; yalnızca arkadaşlarından şiddet görmüş maymunlar kalırlar, kendilerini engelleyen bir sey yoktur; ancak yine de muza dokunmamaktadırlar.
bu maymunlardan biri dışarı çıkarılıp yerine yenisi sokulduğunda, yeni gelenin muzu alma girişimi de dayakla sonuçlanır. neden dövdüklerini bilmezler, muzun oradan alınmasının ne gibi bir sonucu olduğunu da bilmezler; ancak "babadan böyle görmüşlerdir". böyle gelmiş, böyle gider.
kant'a göre ahlak uygulamasıi mutlak ahlak kavramından * geliyorsa ahlaka uygun olarak yapılmıştır. yani insanın, sadece insan olduğu için belli birşeyler yapması, iyi iradenin sonucudur. örneğin birisine güzel bir sözü mutlak ahlaka uyduğu için söylüyorsanız, o zaman ahlaka uygun davranmış,iyi iradeyi kullanmış olursunuz ama çıkarınız içinse bu ne kadar güzel bir davranış dahi olsa genel ahlaka uygun olmayacaktır. cehenneme gitmemek ya da cennete gitmek için yapılmış olan uygulamalar da bir çıkar içerdiğinden oda iyi iradenin kullanımı ve genel ahlakın bir uygulaması sayılmayacaktır. *
batılı düşünürlerle doğu düşünürlerinin ortak noktasıdır diyebileceğimiz bir tespit vardır ki o da, ahlakın iradenin iyiliğe yönelmesi durumu olmasıdır. yani ahlak soyut bedenimizde istihdam edeceğimiz bir özgürlükle başlıyor. bu özgürlük seçenekler arasında seçim yapabilme durumudur ve irade ile desteklenerek bir sorumluluğu üstlendiğinde ahlaki boyuta ulaşmaktadır.
İnsan seçtiği veya seçmediği bu davranışlar sonucunda iç dünyasında bir sorgulama geçirir. seçimine çevreden aldığı tepkilere göre bir tatmin veya huzur hissi duyar. bu hisler, insanın iyiliğe yönelmesinde yol işaretleridir. bu noktada iyilik nedir şeklinde bir soru yönelttiğimiz zaman, iyiliğin toplumun yapısına göre değiştiği, buna paralel olarak da ahlak kavramının coğrafyalara göre farklılık arz ettiğini görüyoruz. sizin ahlak sınırları dışarısında bıraktığınız kalıplar, bir başka coğrafyada ahlakın merkezine yakın bir yer edinmiş olduğunu görebilirsiniz.
kant'ın mezar taşına kadar işlenebilecek bir sözü vardır ; " ayağımı yerden kesen iki şey vardır. Üzerimde yıldızlı gökyüzü ve içimde ahlak yasası" der. ahlak türleri arasında bireysel ahlak türüne bakınız. yaptığımız ahlak tanımının tam karşılığıdır. sonuçları da aynı şekilde.. eğer bu kalıpları kendi iç dünyanızda oturtur ve bu kontrol mekanizmasını oturtabilirseniz o zaman açık sözlülük, samimiyet ve sabır taşlarının yerine oturması insanın şeffaflaşmasına ve buna dair her türlü sıkıntılardan azade olacağından kendinizi gerçekleştireceğinizi görebilirsiniz. bu durum kant'ın ayaklarını yerden kesmeye yeter de artar bile. bu şekilde ihlal edilemeyecek sınırlar belirlenir ki özgürlük işlevselliğini kazanabilsin ve toplum yaşamında ahlak yerini alabilsin. aile içinde ahlak yerini alsın, toplum yaşamında sosyal ahlak yerini alsın. İşleyen kontrol mekanizması ile bireyin dışı yastan içi pastan kurtulurken, işleyen bireyler ile toplumun canlılığı korunsun pastan uzak kalsın.
İyi ve kötüyü ahlakın rehberliği ile bulan insanınönüne bir seçenek daha çıkar o da doğru ve yanlış arasında seçim yapma dahadoğrusu doğru olanı seçme durumudur. İyi olanlar aynı zamanda doğrudur deyip,sonuçlarına aldanmadan seçiminizi yapabilirsiniz. ancak bu ahlakın bir diğeretkeni olan vicdan mekanizmasını dışlamanıza sebep olur ki, o ilk fırsatınıbulduğu anda konuşacaktır ve bu belki de sizin yıkılmanıza sebep olacaktır.bazılarının savunduğu gibi vicdan sonradan şekillenen bir kavram olsa da buşekliyle de toplumun doğrularından oluşacağından yine sizi sorgular ve yöneltirmahiyette olacaktır. toplum vicdanı doğru olanı yapmanızı ister sizden. benimdüşündüğüm vicdan ülkesinde ise ahlakın temel taşlarını barındıran değişmezdeğerler ve doğrular olan bir yapı var. bu ikisinin sentezinden bir davranışkalıbı oluşturmalı ki, değişmez olmayan toplum ahlakı bugün geçerli olannormlarını ilerleyen dönemlerde kaybettiği zaman bu davranışlar geçerliliğinidevam ettirebilsin. kant'ın bu sözüne yorumum daha çok gazali’nin ahlak tanımına ılımlılıkgösterdi. ancak bu sözdeki ahlak yasası kavramını, bahsettiğimiz gibi toplumnormları olarak görürsek o zaman gazali ile çakışıyorlar. gazali'de ahlakındoğru yolu seçmek olduğunu ve insanın her zaman doğruyu seçemeyeceğinibelirtmekle birlikte o bu noktada başkaları tarafından yargılanamayacağını düşünür.İnsanların birbirini ahlak konusunda yargılamamaları konusunda bu düşüncesiahlakın özgürlük etkenini ön plana çıkartıyor. sorumluluk dâhilinde oluşturulanözgürlük alanları ve dâhilindeki iyilik ve doğruluk kavramlarına gösterilensaygı ile oluşturulan bir yapıyı anlıyorum ben. kant'a ek olarak emerson'un daaynı zamanda genel bir yasa olmasınıisteyebileceğin bir maksime (kurala) göre hareket et düşüncesi ile gazali'nin kişisel tercihlerin yargılanmaması düşüncesi belki de doğu ve batı için ahlakkavramlarına getirilen açılımın temel noktası.
ahlak konusunda kendilerinde noksanlık olduğu yönünde teredütleri fazla olan kimseler bu kelimeyi sıkça kullanarak noksanlıklarını ve tereddütlerini gidermeye çalışırlar.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.