agnostisizm

  1. insanın hiçbir zaman gerçeğin bilgisine varamayacağını, net bilgiliyi elde edebilecek yaradılışta olmadığını savunan görüş. "tanrı var mıdır yok mudur", "ben neyim tam olarak" gibi sorulara en kolay yanıtların verildiği , aslında bir nevi hiç bir yanıtın verilemediği düşünce paradigması.
    (bkz: bilinemezcilik)
    (bkz: agnostik)
    (vaveyla 14.09.2006 13:59)
  2. (bkz: ben bilmem beyim bilir)
    (diefabelhafteweltderamelie 01.01.2007 14:56)
  3. bilinemezcilik. tanrının varolduğunun ya da varolmadığının, ilke olarak ya da ugulamada bilinemeyeceğini öne süren görüştür. daha genel bir çerçeve içinde, şeylerin, varolanların nihai ve en yüksek doğaları ve dini dogmaların iddialarıyla ilgili konularda doyurucu bir bilgiye erişmenin olanaksız olduğunu savunur.

    düşünce tarihinin farklı dönemlerinde ve farklı biçimler altında ortaya çıkmış olsa da, bilinemezciliğe; hume ve kant'ın insan varlığının, deneyi aşan konularda bilgiye ulaşmasının olanaksız olduğunu dile getiren felsefi tavırlarıyla başka bir boyut kazandırılmştır. tanrı kavramının, dinsel inancın ve genel olarak dini söylemin kendisine özgü niteliği üzerinde duran din felsefesi, dini öğretileri gerçekliğin doğası hakkındaki sözde bilimsel öğretiler olarak görmenin sonucunda ortaa çözülmez güçlükler çıktığı konusunda bilinemezcilerle çoğu zaman tam bir uyuşma içindedir.
    (sciencecyster 01.01.2007 15:37)

  4. --- alıntı ---
    İnsanın, kendi deneyimleriyle elde ettiği olguların ötesinde hiçbir şeyin varlığını bilemeyeceğini ileri süren öğreti. agnostisizm hem bir terim , hem de felsefi kavram olarak thomas huxley tarafından ortaya atıldı. huxley agnostik sözcüğünü hem geleneksel yahudi-hıristiyan tanrıcılığını, hem de tanrıtanımazlık öğretisini reddederek tanrının varlığı sorununu ortada bırakan düşünürler için kullandı. terim daha sonra geriye götürülerek bütün bilinemezci öğretileri kapsamıştır. agnostisizm, tarihsel olarak bilimin denetiminden yoksun insan düşüncesinin düştüğü büyük yanılgılara bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. İlk tepkiyi yunan antikçağ bilgicilerinden duyumcu sofistler vermiştir. onlara göre bilgi duyuların sonucudur ve duyular dışında bilgi edinemez ve herkes için geçerli bilgi olamaz.
    --- alıntı ---






    (iktisat 11.07.2007 00:45 ~ 11.07.2007 00:53)
  5. bazen ateizmle karıştırılan, çoğunlukla da bilgi eksikliği sebebiyle ateizmin bir türüymüş gibi görülen düşüncedir. bu düşünce mutlak ateist görüşler gibi tanrı inancını açıkça reddetmemektedir. Çoğunlukla hıristiyanlıktaki teslis (üçleme) anlayışına tepki gösterenlerin yöneldikleri bir görüştür.
    (kayrahan 18.07.2007 16:24)
  6. tanrının varlığının ya da yokluğunun bilinemez olduğuna ilişkin sav.
    (ekumenick 04.08.2007 19:58)
  7. tanrının varlığının ya da yokluğunun bilinemez olduğu, ya da bunun önemsenmediği düşünce.
    (charon 14.10.2008 05:07)
  8. Nesnelerin kendiliklerinin hiç bir zaman bilinemeyeceğini ileri süren felsefe akımı... Bilinemezcilik terimi, ilkin, İngiliz düşünürü Huxley tarafından Yunanca bilinemez anlamını veren agnôstos sözcüğünden türetilerek kendi öğretisini adlandırmak için kullanılmıştır ve pek yenidir. Terim, daha sonra, geriye götürülerek bütün bilinemezci öğretileri kapsamıştır. Bilinemezcilik, tarihsel olarak, bilimin denetinden yoksun insan düşüncesinin düştüğü büyük yanılgılara bir tepki olarak belirmiştir. Bu tepkiyi ilkin antikçağ Yunan bilgicileri göstermişlerdir, duyumcu olan bu sofistlere göre bilgi duyuların sonucudur, duyularımızla elde ettiğimizin dışında başkaca hiç bir bilgiye erişemeyiz. Her kişinin duyusu kendine göre olduğundan her kişinin bilgisi de zorunlu olarak kendine göre olacaktır, herkes için geçerli bir bilgi olamaz.

    İnsan, kendisi için bilinebilecek tek şeyle, kendisiyle yetinmelidir. Antikçağ Yunanlıları, tarihsel koşulları içinde, bu tepkiyi göstermekte haklıydılar. Ne var ki bilinemezcilik akımı Kant'dan, Auguste Comte'dan, Spencer'den, William James'den geçerek yüzyılımızın ilginç düşünürleri Sartre'lara ve Camus'lere kadar sürüpgelmiş bulunmaktadır. Kant'a göre ancak görünen bilinebilir, öz bilinemez:, "Bizler sırlarla dolu bir evrende bir rüyanın rüyasını görmekteyiz. Gerçekte bildiğimiz hiç bir şey yoktur. Bildiğimizi sandığımız şey sadece olaylardır. O olaylar ki, bilmediğimiz bir objeyle asla bilemeyeceğimiz bir süjenin birbirlerine olan ilişkisinden doğmuştur". Amerikalı pragmacı William Jamese göre, "İnsanın evrendeki durumu, bir kedinin kitaplıktaki durumu gibidir. Görür ve işitir, ama hiç bir zaman anlayamaz".

    Pozitivist Auguste Comte'a göre, "Nesneler üstü metafizik kadar nesnelerin kendisi fizik de bilinemez. Bilim, bu iki bilinemez alanın ortasında, sadece duyularımızla algıladığımız deney ve gözlemlerin konusu olan olgularla uğraşabilir". Akıma adını koymuş olan on dokuzuncu yüzyıl İngiliz düşünürü Huxley de aynı kanıdadır. Yirminci yüzyılın Fransız düşünürü Camus'ye göre de, "Evren uyumsuzdur ve bilinemez. İşte ağaç sertliğini duyuyoruz. Bu kadarla yetinmek zorundayız. Bilim, giderek bize elektronların bir çekirdek çevresinde toplandıkları görünmez bir gezegenler takımından söz edecektir. Bu bir varsayımdır. Böylece dönüp dolaşıp şiirin alanına geldiğimizi ve hiç bir şeyi bilemeyeceğimizi anlarız"... Bütün bu yanlış düşünceler çağdaş diyalektiği bilmemenin ya da bilmez görünmenin sonucudur. Metafizik bilinemezcilik haklıdır, çünkü metafizik birtakım gerçekdışı tasarımlarla uğraşır, gerçek olmayan şey yok demektir ve yok olan şey de elbette bilinemez.

    Oysa bilimci olduklarını iddia eden bütün bilinemezcilik'ler bilimdışıdırlar, çünkü bilimin konusu olan nesnelerin kendilikleriyle bilimin amacı olan bilinebilirliği yadsımaktadırlar. Bu bilinemezcilik'lere, çağdaş diyalektikten çok önce, Alman düşünürü idealist Hegel gereken karşılığı vermiştir: "Bir nesnenin bütün niteliklerini biliyorsanız nesnenin kendiliği (Fr. Chose en soi, Al. Ding an Sich, Os. Bizâtihi şey)'ni de biliyorsunuz demektir. Geriye bu nesnenin sizin dışınızda vorolmasından başka hiç bir şey kalmamaktadır. Duyularınız size bu gerçeği de öğrettiği zaman Kant'ın o ünlü bilinmez'inin geri kalan yanını da kavramış olursunuz". Bununla beraber Kant, yaşamının son yıllarında, "inana yer bırakmak için bilgiyi sınırlandırmak" istediğini itiraf etmiştir. Gerçekten de bilinemezcilik her zaman Tanrıbilimden ve dolayısıyla egemen sınıflardan yana olmuştur. Çünkü nesnel gerçekliğin bilinemeyeceğini söylemek, insanları inana çağırmak demektir. Ünlü bir diyalektikçi şöyle der: "Böylesine görüşlerin niçin ilerisürüldüğü sorulabilir. Çünkü bilgi ışık saçar, ışıksa herkesi hoşnut etmez. Karanlık çıkarlar ancak karanlıklarda elde edilir. Bilgiyle aydınlanan insan daha önce göremediği ve yapamadığı birçok şeyi görebilir ve yapabilir. Buysa karanlık saçan sömürücülerin ölesiye korktukları bir şeydir". Bilinemezcilik, biçimle özü ayrıştırmaktan ve görünüşten gerçeğe geçememekten doğmuştur. Antikçağ Yunan felsefesinde şüphecilik biçiminde belirmiş olan bilinemezcilik giderek bilimi yadsımaya varmış ve bilmeye uğraşmaktansa bilinemez saymanın kolaylığı ve rahatlığı içinde hızla yayılmıştır.

    Şüpheciler ya şüphe ettikleri için bilinemez sayıyorlar ya da bilinemez saydıkları için şüphe ediyorlardı. Onlar için bu bir yöntemdi, doğa bilimlerinden yararlanamayan düşünsel felsefenin aşırı tasarımlarına bir tepki olarak ilerisürülmüştü. Ama XVIII., XIX. ve XX. yüzyıl bilinemezcilerinin, böyle bir durumda bulunmadıkları gibi böylesine tepkileri de gereksemedikleri kesindir. Ünlü bir diyalektikçinin dediği gibi, "kauçuk yapıyoruz, demek ki kauçuğun ne olduğunu biliyoruz". Engels, Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm adlı yapıtında şöyle der: "Kavranamaz nesneler, bilimin dev adımlarıyla ilerlemesi sırasında kavrandılar, çözümlendiler, üstelik yeniden üretildiler. Üretebildiğimiz şeyin bilinemez olduğunu elbette düşünemeyiz... Bugün de bilmediklerimiz vardır, ama bugün bilmediklerimizi yarın bileceğimizden şüphe etmeye hiç bir neden yoktur".
    alıntı: www.felsefe.gen.tr/sozluk.asp
    (goodboyum 25.12.2009 03:03 ~ 25.12.2009 12:27)
  9. ateizmle aynı gösterilmesine kızdığım görüş. varlığını ispatlayamadığın bir şeyi var kabul edemiyorsan yokluğunu kanıtlamadan da olmadığını kabul edemeyeceğin için, agnostisizm halen benim için en geçerli düşünce sistemidir, inançtan ziyade bir düşünme biçimidir.
    (queen tinorfithiel 27.01.2013 21:59)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.