nasıl bir belâsın ki,
deniz şakayıkları avutur künhünü
anemonlar tarar saçlarını
muiz şecereler koşar ardından
İnfial,
arş’a sığınır
kediler bir canla kurtulur.
sıbyan mekteblerinde açar,
İris çiçekleri
ve,
hâlden sorar katafalk nöbetçileri.
bir kesif duman sarar,
tavuk karası aplikleri,
sarsılır küçük tilkinin kuyruğu
kızıl bir hezeyanla.
nasıl bir belâsın ki,
ebâbiller secdeye durur,
lodos yazılı bir duvarın önünde,
aks-ül âmel pabuçlar,
dolanır paraketeye,
amber kusar kaşalotlar,
etamin takılır kanlı kasnağa,
seyr-ü sefer emirleri çıkar
janos ve attila’nın kursağından,
erimiş saatler çalar,
kalküta iskelelerinde,
istavroz çıkarır kapı komşuları.
Öfke,
kayar ayaklarımın altından.
nasıl bir belâsın ki,
Âdem elmaları parçalanır,
kayıp dünyaların.
eytam sırra kadem basar,
kenan idrarında boğulur,
ecnebî eteneler kucaklar,
yılan gözlü servileri.
ben,
zor doğumlar yaparım,
gotik konakların sundurmalarında,
senin haberin bile olmaz...
bazılarınca hadis-i şerif olarak da nakledilen, "nefsini* bilen, rabb'ini bilir." anlamındaki güzel bir arapça sözdür. hadis değilse bile, anlamı açısından çok çok doğru bir ifadedir...
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.