duman'ın belki alışman lazım albumunun eglenceli sarkısıdır. kaan tangöze'nin alaycı sesi gözlere hissedilir. bir aralar televizyonlarda cizgi film şeklinde videosu vardı. video bir kısıma kadar cizim şeklinde giderdi, daha sonra kaan tangöze'nin dvd'sini cıkardığı bostancı gösteri merkezi performansından alıntıyla devam ederdi. ayrıca www.mysongbook.com'da guitar pro tabları vardır.
sözleri;
biri basmış seksene
ötekisi doksanbeş
aga böyle olmaz ki
koca millet harcanmaz ki vay
biri arap tayfası
ötekisi gavur mandası
aga böyle olmaz ki
koca millet aldanmaz ki vay
biri sağdan
biri soldan asılınca
biri yasaya
biri kasaya karışınca
hepimizin küçükken önce annelerimizden dinlediğimiz, sonra da kitaplardan okuduğumuz, hayal dünyamızı geliştiren, kısa ama çocuk gelişiminde son derece yararlı olan yazılar bütünüdür. anlatıldıkça uyunduğu, okudukça okunduğu güzel kitapçıklardır.
yaşar'ın 3. albümünün adı.. aynı zamnada albümün a1 şarkısı.. erdem sökmen gitar solosuyla şarkıya giriş yapar.. yaşar kalın sesiyle şarkının bir bölümünü yavaş yavaş söyler :
burkar icimi bir sizi icim bogulur
sanki peri padisahinin kizi
bu kadar naz sabir kalmaz
etme ne olur
ve ardından tansel doğanyın akordeon'uyla, cengiz ercümer'in darbukası, defi, zili, küpüyle şarkı hareketlenir..
sarkar icime bir hasret icimde durur
sanki anka kusu musun mubarek
kavurup kasip sirra kadem basip
gitme ne olur
masal bu ya oldu ya
cezbime tutuldu ya kacma
boyle biri karsina kac kere cikar
geldi deli efkarin icimi sardi
gir sinemin sinemin icine yar
bak yas oldun didemin ucunda varsin
ak sinemin sinemin icini sar
tekrarlanan ilk bölümden sonra yaşar'ın yakarışı üst seviyeler çıkar:
bu hayal meyal masal hep okudugum mu
seni ejderhanin elinden alip korudugum mu
hani kahramanlar gibi sevecekken seni
masal bitti yas akacak bak farketmedin mi
en sonunda anlar artık bitmiş olay, gitmiş sevgili, boşver der ve son sözlerini söyler:
yalniz varsiz demektir
elsiz kolsuz demektir
kalan yalniz kalirsa
giden insafsiz demektir
bir varmışsın, bir yokmuşsun..
kalan yalnız kalırsa kısmını canlı performanslarında da aynı sesle söyler, bu açıdan sesini de takdir ederim her zaman yaşar'ın..
her çocuğun gece yatmadan dinlemek istediği, bazılarının asla dinleyemeyip hep özlem duyduğu kısa ama gerçek dışı hikayelerdir. genelde çocuklar masal anlatan kişi konusunda seçici davranmazlar ama sevilen kişiden masal dinlemek bambaşkadır.
eskiden
çok eskiden
ben senin kölendim
aşktan yanan bir kölendim
bir serinlik tesellisi buluyordum
kirpiklerinin gölgesinde.
bir köle başımız vardı.
benim
sana
aşkımı sezmiş olacak ki
kırbacıyla dövüyordu.
her vuruşu
bana
senin bir busen gibi geliyordu.
ve
öldüm
"eskiden
çok eskiden."
fillerin uçabilip, kurbağaların kükreyebileceği, bulutları dünyaya indirebileceğiniz, sevgiyi, heyecanı, huzuru bir arada yaşayabileceğiniz yegane yer.
Çocuktum her şeyi anladığımı sanıyordum
sonra büyüdüm, bombaların ve bankaların
dağlardan ve ırmaklardan daha fazla olduğunu gördüm
bahçıvanlar generallerden
menekşeler mermilerden daha azdı
yenilmişti dünya
yenilmişti dünya
duanın özgürleştiren rüzgarı
Çekilmişti yüzlerden
İnsanlar dua değil
yönetmelik okuyordu
nükleer artıklar ve çok uluslu yalanlarla kirlenmişti yüzümüz
teknolojinin o yok edici,
o gri gölgesi düşmüştü yüzlere
yenilmişti yüzümüz
ve görüntü aynıydı
bütün aynalarda
her şey çok açıktı
herkes kimsesiz
herkes bir şeyin yoksuluydu
hepimiz aynı anda yenilmiştik
ve şarkılarımız kederliydi
yanlış bir zamanda mı yaşıyordum.?
Çekip gitse miydim.?
hayır!
ne yanlış bir zamanda yaşıyordum
ne de çekip gidecek bir yer vardı
her yer aynıydı
kaldım
sürekli çağıran ve ayrım yapmayan toprak
nasıl olsa beni de çağıracaktı!
masal dünyanın bittiği yerde başlar
biliyorum klasik zamanlarda değiliz artık
ve masallar böyle anlatılmaz
biliyorum!
ben hiç masal yazmazdım
dünya sisteminin hepimize anlattığı masal
kötü olmasa bu kadar
biliyorum!
bir karınca türküsünden daha hafif olacak sesim
biliyorum!
İnsanların birbirlerine olan yabancılığı büyüyecek
dünya küçüldükçe
biliyorum!
telefonlar oldukça insanlar birbirini görmeyecek
biliyorum!
birbirimizi hiç görmeden ölücez
her şey için tek şey diliyorum
allah'ın gülleri yakamızı bırakmasın
bir varmış bir yokmuş ile başlayıp mutlu sonla biten uyku öncesi dinlemelik yazılardır. kötü olanın daima cezalandırıldığı bu anlatılar gerçek olamayacak unsurlarla bezenmiş olmasına rağmen bizleri alır farklı diyarlara götürür ve uykunun kollarına bırakırdı. küçüktük o zamanlar; kendimizi kandırmak daha kolay oluyordu. alice in harikalar diyarında değil yatağımızın altında olduğu söylense inanan; mantıklı olmaktansa keyif almayı seçen varlıklardık. hayallerimizin sınırları ve hayallerimizi yıkmaya çalışan unsurların hiçbir önemi yoktu...
masal; prens, prenses, şövalye kimi zamansa tavşan olabilmekti...
masal dinlemeden geçirilen bir çocukluk... çok kuru ve yavandır sanırım. çocuk başını annesinin yahut babasının dizine koymalı, şefkatli eller saçlarını okşaya okşaya tatlı bir sesle, ballandıra ballandıra masallar anlatmalı... bir dudağı yerde bir dudağı gökte devler, peri padişahının kızları hayal edilmeli. keloğlan nasıl biri acaba, ya padişahın küçük kızı? atın önüne eti, itin önüne otu kim koymuş? hiç karayılandan şehzade olabilir miymiş diye düşünen, hayaller kuran, kötülüğe öfkelenip iyilerin kazanmasına sevinen çocuklar, farkında olmadan millî terbiyeyi de alırlar; dil zenginliğine ulaşırlar, hayal güçleri gelişir, ifadeleri düzelir, anlama ve öğrenme faaliyetine daha bilinçli olarak başlarlar.
masal deyip de geçmemek lâzım...
büyülük ve dinlik inanışlardan uzak, olağanüstü yer, zaman ve kişileri olan, kahramanlarının olağanüstü yardımcıları olan, genellikle mensur olmakla birlikte yer yer manzum kısımları da olabilen, kahramanlarını genellikle hayvanlar ve insanların oluşturduğu, birtakım sembollerin kullanıldığı,iyilerin daima mükafatlandırılıp kötülerin cezalandırıldığı anlatım türüdür...
aksakallı yaşlılar iyliği,üvey anne zulmü, üvey kız kardeş kıskançlığı,kargalar ve ayılar aptallığı,tilki kurnazlığı,aslan gücü vs vs sembolize eder...kahramanlara sihirli değnekler,sihirli halılar, çeşitli dualar, çeşitli hayvanlar vs yardımcı olur ve kahraman enisonu başarıya ulaştırılır...
ayrıca masallarda bir takım tekerleme niteliğinde formel unsurlar kullanılır...mesela;
çocuklara ve çocukların bakış açısı ile ona bakanlara huzur veren hayal ürünü,ninnimsi ,isteğe göre değişiveren belki de bu yuzden sevilen ,resme aktarılınca sürreal olabilen ,gökten üç elmayı düşüren ,kabağı faytona çevireveren sihirli sözcükler bütünü.
biyolojik ve psikolojik gelişim sürecinde çocuğun karşılaştığı ilk edebi türdür. sadece türkiye'de değil hemen hemen bütün milletlerde çocuk edebiyatının ilk ve en önemli kaynakları sayılabilirler.
masalın orijinal anlatım tarzı, dili kullanma becerisi, canlandırma yapma yeteneği çocukları etkilemektedir. çocukların, anne/baba/abi/abla bana masal anlatsanaa diye tutturmalarının nedeni de budur işte.
masalı genel olarak tanımlayacak olursak; kahramanlarından bazıları hayvanlar ve tabiat üstü varlıklar olan, olayları gerçeküstü dünyada cereyan eden, hayal ürünü olduğu halde dinleyenleri inandırabilen bir sözlü anlatım türü, diyebiliriz.
masallar;
a- hayvan masalları
b- asıl masallar
c- fıkralar, olmak üzere üç gruba ayrılmışlardır.
hayvan masallarının kaynağının hindistan olduğu ve bütün dünyaya buradan yayıldığı görüşünün de genel bir kanı olduğunu belirtmek isterim.
bu üç ana başlık da kendi içerisinde gruplara ayrılmıştır:
hayvan masalları -vahşi hayvanlar üzerine kurulmuş masallar
-evcil hayvanlar üzerine kurulmuş masallar
asıl masallar -konusunu olağanüstülüklerden alan masallar
-konusu söylencelere dayalı masallar
-aptal ve dev masalları
-kısa anlatımlı olanlar
fıkralar -kadınlara ait açık seçik şakalar
-palavralar
bi boka benzemeyen bir şiirimside anlatıldığı üzere:
gerçeğin ta kendisi, taa dibindeki
beynin.
inanınca var olan, gözleri kapayınca.
bazen ölünce kocaman bir balık olmak,
bazen büyüyünce süperman.
kırmızı başlığın içinden çekilen bir tombaladır hayat
şansına, somurtkan olmak da var,
beyaz atlı prens de.
o zaman ye kürküm ye,
hocam sen de, ve de, korkut dede.
gibi bir şeydir masal. güzeldir ama candır. gerçeklerden sıkıldınızda kaçılacak limandır. *
evde okumayı yazmayı öğrenmiş bir çocuğu olan herkesin dinlemek / okumak / okutmak zorunda kaldığı işkence araçları silsilesi. sev-mi-yo-rum! sevemedim gitti. beni "miş'li geçmiş zaman"dan soğutan yazın türüdür ayrıca.
ama sevmemekle kaçamazsın, ne mümkün. illa ki salça olacaksın alayına. yalnız bu zorunlu kobaylığın bir faydası olduysa, doğu-batı karşılaştırması yapma şansım oldu. gördüğüm o ki, batı masalları hep böyle alttan alta beyin yıkamak üzerine yazılmış. sabreden tiplerin zengin olması, duayla her şeye kavuşulması, dev, ejderha bilmem ne bok figürleri, iğrenç yaşlı kadınlar, bir gecede prenses olan sümsük kızlar, zenginlik, para-pul, arsa-tarla, falan filan derken iyi de kardeşim, çocukların alt beynine kadar sokmuşsun sen kapitalizmi ve emperyalizmi. bu masalları dinleyen çocuk iflah olur mu? olsa olsa sisteminin neferi olur.
dönüp bakıyorsun doğu masallarına, o-hooo, niye hep kaybettiğimizin delili: dürüstlükle kazanan kahramanlar, anasına-babasına kol kanat geren evlatlar, yedi başlı ejderi yerle yeksan eden yiğitler, sivri dilli köylü kızlar, kendini feda eden insanlar hangi birini sayayım. bir de doğu masalları nasıl oluyorsa, insanı eğlendiriyor. o masallardaki kelime oyunları insanın zekasını biliyor. benim padawan'a bir kibritçi kız masalı anlatayım dedim, o günden sonra çocuğa ne zaman "gel bak buradan bir masal okuyalım" desem, "anne rica ediyorum kibritçi kız gibi bir şey olmasın" diyor. içine oturdu çocuğun. manyak andersen'in hangi akla hizmet yazdığını anlayamadığım bir sabuklaması. bence dünya pedagogları oy birliğiyle yasaklamalı! (çocuk tepki gösterince farkettim. sahi ben bu masalı okuyup-yazıp nasıl ruh hastası olmadım? oldum mu yoksa?)
diyeceğim o ki, durumu hafife almayınız. siz de ileride ana-baba olacaksınız, çocuğunuza okutacağınız masalları önce kendiniz okuyunuz. tazecik beynine abuk sabuk tohumlar ekmeseniz de olur.
ha bu arada... bana sorarsanız biz bu ebleh batı masallarıyla büyüyüp amorf bir nesil olduk zaten. beynine ekilen tohum dışarıdaki tarlanın gerçeklerinde yetişmiyor mirim. hayır yetişmesin, o da dert değil de, gerçekten "dert" edinilmesi gereken konu şu olmalı: bizim ciddi anlamda ve pedagojik bağlamda, gerçek masal yazıcılarına ihtiyacımız var. nesil yetiştirip gelecek şekillendirme savaşı bir yerde, yalan mı?
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.