masal

  >>

  1. duman'ın belki alışman lazım albumunun eglenceli sarkısıdır. kaan tangöze'nin alaycı sesi gözlere hissedilir. bir aralar televizyonlarda cizgi film şeklinde videosu vardı. video bir kısıma kadar cizim şeklinde giderdi, daha sonra kaan tangöze'nin dvd'sini cıkardığı bostancı gösteri merkezi performansından alıntıyla devam ederdi. ayrıca www.mysongbook.com'da guitar pro tabları vardır.

    sözleri;

    biri basmış seksene
    ötekisi doksanbeş
    aga böyle olmaz ki
    koca millet harcanmaz ki vay

    biri arap tayfası
    ötekisi gavur mandası
    aga böyle olmaz ki
    koca millet aldanmaz ki vay

    biri sağdan
    biri soldan asılınca
    biri yasaya
    biri kasaya karışınca

    evvel zaman içinde masl olduk
    masal olduk yine
    (narcotic 17.04.2006 22:51)
  2. hepimizin küçükken önce annelerimizden dinlediğimiz, sonra da kitaplardan okuduğumuz, hayal dünyamızı geliştiren, kısa ama çocuk gelişiminde son derece yararlı olan yazılar bütünüdür. anlatıldıkça uyunduğu, okudukça okunduğu güzel kitapçıklardır.
    (angelus 18.04.2006 00:56)
  3. yaşar'ın 3. albümünün adı.. aynı zamnada albümün a1 şarkısı.. erdem sökmen gitar solosuyla şarkıya giriş yapar.. yaşar kalın sesiyle şarkının bir bölümünü yavaş yavaş söyler :

    burkar icimi bir sizi icim bogulur
    sanki peri padisahinin kizi
    bu kadar naz sabir kalmaz
    etme ne olur

    ve ardından tansel doğanyın akordeon'uyla, cengiz ercümer'in darbukası, defi, zili, küpüyle şarkı hareketlenir..

    sarkar icime bir hasret icimde durur
    sanki anka kusu musun mubarek
    kavurup kasip sirra kadem basip
    gitme ne olur

    masal bu ya oldu ya
    cezbime tutuldu ya kacma
    boyle biri karsina kac kere cikar

    geldi deli efkarin icimi sardi
    gir sinemin sinemin icine yar
    bak yas oldun didemin ucunda varsin
    ak sinemin sinemin icini sar

    tekrarlanan ilk bölümden sonra yaşar'ın yakarışı üst seviyeler çıkar:

    bu hayal meyal masal hep okudugum mu
    seni ejderhanin elinden alip korudugum mu
    hani kahramanlar gibi sevecekken seni
    masal bitti yas akacak bak farketmedin mi

    en sonunda anlar artık bitmiş olay, gitmiş sevgili, boşver der ve son sözlerini söyler:

    yalniz varsiz demektir
    elsiz kolsuz demektir
    kalan yalniz kalirsa
    giden insafsiz demektir

    bir varmışsın, bir yokmuşsun..

    kalan yalnız kalırsa kısmını canlı performanslarında da aynı sesle söyler, bu açıdan sesini de takdir ederim her zaman yaşar'ın..
    (bir kedim bile yok 29.04.2006 19:20)
  4. bir nil karaibrahimgil şarkısıdır, komser şekspir adlı filmin soundtrack inde bulunmaktadır.

    sözleri ise:

    daha küçücüktüm öldüm
    ama ben masalımı da gördüm
    baba anneme söyle öldüm

    daha parlayabilirdim söndüm
    daha oynayabiliridim döndüm
    daha toplayabilirdim böldüm
    masalımı da gördüm

    istemem ben hiç adım unutulsun
    resmim tozlu raflara konsun
    arayan beni masallarda bulsun
    (pisiperi 14.05.2006 14:28)
  5. her çocuğun gece yatmadan dinlemek istediği, bazılarının asla dinleyemeyip hep özlem duyduğu kısa ama gerçek dışı hikayelerdir. genelde çocuklar masal anlatan kişi konusunda seçici davranmazlar ama sevilen kişiden masal dinlemek bambaşkadır.
    (deified 14.05.2006 14:56)
  6. masal

    asaf halet çelebi´ye

    eskiden
    çok eskiden
    ben senin kölendim
    aşktan yanan bir kölendim
    bir serinlik tesellisi buluyordum
    kirpiklerinin gölgesinde.
    bir köle başımız vardı.
    benim
    sana
    aşkımı sezmiş olacak ki
    kırbacıyla dövüyordu.
    her vuruşu
    bana
    senin bir busen gibi geliyordu.
    ve
    öldüm
    "eskiden
    çok eskiden."

    arif dino
    (deep 17.12.2006 20:09)
  7. yeni nesil * çocuklarına verilen isimlerden bir tanesidir.

    (bkz: binbir gece masalları)
    (donpierre 17.12.2006 20:20)
  8. fillerin uçabilip, kurbağaların kükreyebileceği, bulutları dünyaya indirebileceğiniz, sevgiyi, heyecanı, huzuru bir arada yaşayabileceğiniz yegane yer.
    (merlin 16.01.2007 04:15)
  9. çocukluğumuzun yegane sığınağı.mevlana idris zengin'in iç burkan şiiri.

    Çocuktum her şeyi anladığımı sanıyordum
    sonra büyüdüm, bombaların ve bankaların
    dağlardan ve ırmaklardan daha fazla olduğunu gördüm

    bahçıvanlar generallerden
    menekşeler mermilerden daha azdı

    yenilmişti dünya
    yenilmişti dünya

    duanın özgürleştiren rüzgarı
    Çekilmişti yüzlerden
    İnsanlar dua değil
    yönetmelik okuyordu


    nükleer artıklar ve çok uluslu yalanlarla kirlenmişti yüzümüz
    teknolojinin o yok edici,
    o gri gölgesi düşmüştü yüzlere
    yenilmişti yüzümüz
    ve görüntü aynıydı
    bütün aynalarda

    her şey çok açıktı
    herkes kimsesiz
    herkes bir şeyin yoksuluydu
    hepimiz aynı anda yenilmiştik
    ve şarkılarımız kederliydi

    yanlış bir zamanda mı yaşıyordum.?
    Çekip gitse miydim.?
    hayır!
    ne yanlış bir zamanda yaşıyordum
    ne de çekip gidecek bir yer vardı
    her yer aynıydı
    kaldım

    sürekli çağıran ve ayrım yapmayan toprak
    nasıl olsa beni de çağıracaktı!

    masal dünyanın bittiği yerde başlar
    biliyorum klasik zamanlarda değiliz artık

    ve masallar böyle anlatılmaz

    biliyorum!
    ben hiç masal yazmazdım
    dünya sisteminin hepimize anlattığı masal
    kötü olmasa bu kadar

    biliyorum!
    bir karınca türküsünden daha hafif olacak sesim

    biliyorum!
    İnsanların birbirlerine olan yabancılığı büyüyecek
    dünya küçüldükçe

    biliyorum!
    telefonlar oldukça insanlar birbirini görmeyecek
    biliyorum!
    birbirimizi hiç görmeden ölücez

    her şey için tek şey diliyorum
    allah'ın gülleri yakamızı bırakmasın

    (kekeme solist 02.05.2007 16:14)
  10. bir varmış bir yokmuş ile başlayıp mutlu sonla biten uyku öncesi dinlemelik yazılardır. kötü olanın daima cezalandırıldığı bu anlatılar gerçek olamayacak unsurlarla bezenmiş olmasına rağmen bizleri alır farklı diyarlara götürür ve uykunun kollarına bırakırdı. küçüktük o zamanlar; kendimizi kandırmak daha kolay oluyordu. alice in harikalar diyarında değil yatağımızın altında olduğu söylense inanan; mantıklı olmaktansa keyif almayı seçen varlıklardık. hayallerimizin sınırları ve hayallerimizi yıkmaya çalışan unsurların hiçbir önemi yoktu...
    masal; prens, prenses, şövalye kimi zamansa tavşan olabilmekti...
    (dawsonscreek 05.06.2007 22:52 ~ 05.06.2007 22:53)
  11. gizli yaşanmış aşkalara ithafen yazılmış şarkıdır. deniz seki şarkıya girdiği anda hissedersiniz zor olan aşkın acısını.

    zor olanı seviyor
    İnsan her defa
    gerçeği bende
    sahtesi dilde gizli
    kalbe yenik düşen
    aşk kelimesinin
    Üzüleni ben
    Üzeniyse kalpte gizli

    Çok zor bunu inan anlatamam
    Çok zor

    gerçeğiyle yüzleşince yoksun
    aynalara baka baka
    kendini kendine şikayet ediyorsun
    delirir gibi

    biliyorum kolay değil
    hayat buysa gerçek nedir
    ağlamaya alıştırdın
    Ölüm bize masal gelir
    (dawsonscreek 05.06.2007 23:03 ~ 05.06.2007 23:03)
  12. sezai karakoç şiiridir.

    şark-garb çatışmasını konu alır.

    doğuda bir baba vardı

    batı gelmeden önce

    onun oğullari batıya vardı



    birinci oğul batı kapılarında

    büyük törenlerle karşılandı

    sonra onuruna büyük şölen verdiler

    söylevler söylediler babanın onuruna

    gece olup kuştüyü yastıklar arasında

    oğul masmavi şafağin rüyasında

    bir karaltı yavaşça tüy gibi daldı içeri

    Öldürdüler onu ve gömdüler kimsenin bilmediği bir yere

    baba bunu havanın ansızın kabaran gözyaşından anladı

    Öcünü alsın diye kardeşini yolladı



    İkinci oğul batı ülkesinde

    gezerken bir ırmak kıyısında

    bir kıza rastladı dağların tazeliginde

    bal arılarının taşıdığı tozlardan

    ayna hamurundan ay yankısından

    samanyolu aydınlığından inci korkusundan

    gül tütününden doğmuş sanki

    anne doğurmamış da gök doğurmuş onu

    saçlarını güneş destelemiş

    yıllarca peşinden koştu onun

    kavuşamadı ama ona

    batı bir uçurum gibi girdi aralarına

    sonra bir kış günü soğuk bir rüzgâr

    alıp götürdü onu

    ve ikinci oğulu

    sivri uçurumların ucunda

    buldular onulmaz çılgınlıkların avucunda

    baba yağmurlardan anladı bunu

    yağmur suları aci ve buruktu

    İşin künhüne varsın diye

    yolladı üçüncü oğlunu



    Üçüncü oğul batıda

    Çok aç kaldı ezildi yıkıldı

    ama bir iş buldu bir gün bir mağazada

    açlığı gidince kardeşlerini arayacaktı

    fakat batinin büyüsü ağır bastı

    İş çoktu kardeşlerini aramaya vakit bulamadı

    sonra büsbütün unuttu onları

    Şef oldu buyruğunda birçok kişi

    kravat bağlamasını öğrendi geceleri

    gün geldi mağazası oldu onu parmakla gösterdiler

    patron oldu ama hala uşaktı

    ruhunda uşaklık yuva yapmıştı çünkü

    bir gün bir hemşehrisi onu tanıdı bir gazinoda

    ondan hesap sordu o da

    sırf utançtan babasına

    bir çek gönderdi onunla

    baba bu kağıdın neye yarayacağını bilemedi

    yırttı ve oynasınlar diye köpek yavrularına attı

    bu yüklü çeki

    İyice yaşlanmıştı ama

    vazgeçmedi koyduğundan kafasına

    dördüncü oğlunu gönderdi batıya



    dördüncü oğul okudu bilgin oldu

    kendi oymak ve ülkesini

    kendi görenek ve ülküsünü

    günü geçmiş bir uygarlığa yordu

    kendisi bulmuştu gerçek uygarlığı

    batı bilginleri bunu kutladı

    o da silindi gitti binlercesi gibi

    baba bunu da öğrendi sihirli tabiat diliyle

    kara bir süt akmıştı bir gün evin kutlu koyunundan



    beşinci oğul bir şairdi

    babanın git demesine gerek kalmadan

    geldi ve batının ruhunu sezdi

    büyük şiirler tasarladı trajik ve ağır

    batının uçarılığına ve doğunun kaderine dair

    topladı tomarlarını geri dönmek istedi

    Çöllerde tekrar ede ede şiirlerini

    kum gibi eridi gitti yollarda



    sıra altıncı oğulda

    o da daha batı kapılarında görünür görünmez

    alıştırdılar tatlı zehirli sulara

    içkiler içti

    kaldırım taşlarını saymaya kalktı

    ev sokak ayırmadi

    geceyi gündüzle karıştırdı

    kendisi de bir gün karıştı karanlıklara



    baba ölmüştü acısından bu ara



    yedinci oğul büyümüştü baka baka ağaçlara

    baharın yazın güzün kışın sırrına ermişti ağaçlarda

    bir alinyazısı gibiydi kuruyan yapraklar onda

    bir de o talihini denemek istedi

    bir şafak vakti batıya erdi

    en büyük batı kentinin en büyük meydanında

    durdu ve tanrıya yakardı önce

    kendisini değistiremesinler diye

    sonra ansızın ona bir ilham geldi

    ve başladı oymaya olduğu yeri

    başına toplandı ve baktılar batılılar

    o aldırmadı bakışlara

    kazdı durmadan kazdı

    sonra yarı beline kadar girdi çukura

    kalabalık büyümüş çok büyümüştü

    o zaman dönüp konuştu :

    batılılar !

    bilmeden

    altı oğlunu yuttuğunuz

    bir babanın yedinci oğluyum ben

    gömülmek istiyorum buraya hiç değişmeden

    babam öldü acılarından kardeşlerimin

    ruhunu üzmek istemem babamın

    gömün beni değiştirmeden

    doğulu olarak ölmek istiyorum ben

    sizin bir tek ama büyük bir gücünüz var :

    karşınızdakini değistirmek

    beni öldürseniz de çıkmam buradan

    kemiklerim değişecek toz ve toprak olacak belki

    fakat değişmeyecek ruhum

    onu kandırmak için boşuna dil döktüler

    açlıktan dolayı çıkar diye günlerce beklediler

    o gün gün eridi ama çıkmadı dayandı

    bu acıdan yer yarıldı gök yarıldı

    o nurdan bir sütuna döndü göğe uzandı

    batı bu sütunu ortadan kaldırmaktan aciz kaldı

    hâlâ onu ziyaret ederler şifa bulurlar

    en onulmaz yarası olanlar

    ta kalblerinden vurulmuş olanlar

    yüreğinde insanlıktan bir iz tasıyanlar
    (detroitli kizil 05.06.2007 23:51)
  13. çamaşır sepeti ile ayakkabı bağcığının evlenebildiği tek platform.
    (tulkas 13.06.2007 23:16)
  14. masal dinlemeden geçirilen bir çocukluk... çok kuru ve yavandır sanırım. çocuk başını annesinin yahut babasının dizine koymalı, şefkatli eller saçlarını okşaya okşaya tatlı bir sesle, ballandıra ballandıra masallar anlatmalı... bir dudağı yerde bir dudağı gökte devler, peri padişahının kızları hayal edilmeli. keloğlan nasıl biri acaba, ya padişahın küçük kızı? atın önüne eti, itin önüne otu kim koymuş? hiç karayılandan şehzade olabilir miymiş diye düşünen, hayaller kuran, kötülüğe öfkelenip iyilerin kazanmasına sevinen çocuklar, farkında olmadan millî terbiyeyi de alırlar; dil zenginliğine ulaşırlar, hayal güçleri gelişir, ifadeleri düzelir, anlama ve öğrenme faaliyetine daha bilinçli olarak başlarlar.
    masal deyip de geçmemek lâzım...
    (hashacip 14.06.2007 07:00)
  15. sezen aksu nun sözlerini yazdığı, sertab erener in lal albümünde seslendirdiği şarkını ismi.. mediteraneo filmini dikkatle dinleyelim.

    geceye acar aksam sefalari
    Ölüme benzer güne vedalari
    deli dolu bir macera bir sölen bir dügün
    kadere kismet narin hayatlari

    isiga ucar bütün pervaneler
    atese giderken ne sahaneler
    dönerek aciyla askla su alemi
    yana yana rakseder divaneler

    bir varmis bir yokmus dünya masalmis
    her yolcudan bu handa hos seda kalmis
    gökten üc elma düsmüs yuvarlanmis
    herkes payina düsen elmayi almis

    sora sora az gidip uz gidip kafdagina
    gizini arar saadetin dünyalilar
    günaha yakin dururken bir yanlari
    ne kadar hazin hüzünlü sevdalilar
    (vladimir 22.10.2007 12:40 ~ 22.10.2007 14:32)
  16. hayat senaryosunun sahnelenmesidir bazen. ne mutlu mutluyum diyene.
    (argus wishingwell 22.10.2007 13:12)
  17. (bkz: tarih kitapları)
    (tilbac 09.11.2007 02:10 ~ 09.11.2007 14:29)
  18. büyülük ve dinlik inanışlardan uzak, olağanüstü yer, zaman ve kişileri olan, kahramanlarının olağanüstü yardımcıları olan, genellikle mensur olmakla birlikte yer yer manzum kısımları da olabilen, kahramanlarını genellikle hayvanlar ve insanların oluşturduğu, birtakım sembollerin kullanıldığı,iyilerin daima mükafatlandırılıp kötülerin cezalandırıldığı anlatım türüdür...

    aksakallı yaşlılar iyliği,üvey anne zulmü, üvey kız kardeş kıskançlığı,kargalar ve ayılar aptallığı,tilki kurnazlığı,aslan gücü vs vs sembolize eder...kahramanlara sihirli değnekler,sihirli halılar, çeşitli dualar, çeşitli hayvanlar vs yardımcı olur ve kahraman enisonu başarıya ulaştırılır...

    ayrıca masallarda bir takım tekerleme niteliğinde formel unsurlar kullanılır...mesela;

    bir varmış bir yokmuş

    develer tellal iken pireler berber iken

    gökten üç elma düşmüş ...

    masallarla ilgili akademik çalışmalar için

    (bkz: saim sakaoğlu - masal araştırmaları)

    bir de : (bkz: ali berat alptekin )
    (everest 09.11.2007 15:39 ~ 09.11.2007 15:41)
  19. çocuklara ve çocukların bakış açısı ile ona bakanlara huzur veren hayal ürünü,ninnimsi ,isteğe göre değişiveren belki de bu yuzden sevilen ,resme aktarılınca sürreal olabilen ,gökten üç elmayı düşüren ,kabağı faytona çevireveren sihirli sözcükler bütünü.
    (offf ceken baykus 09.11.2007 20:19 ~ 09.11.2007 22:24)
  20. karınca masalı ;

    karınca aşık olmuş, kaf dağı'nın ardındaki sevdiğini bulmak için yollara düşmüş. etraftan görenler ;

    -yahu sen küçücük bir karıncasın, boyun ne posun ne. bu kadar yolu aşıp da nereye gidiyorsun. demişler. sevdalı karınca da :

    -hiç bana karışmayın, demiş.

    -kavuşamasam da yolunda ölürüm ya.
    (publiuscorneliuscipioafricanus 26.11.2008 04:21 ~ 23.12.2008 03:19)
  21. biyolojik ve psikolojik gelişim sürecinde çocuğun karşılaştığı ilk edebi türdür. sadece türkiye'de değil hemen hemen bütün milletlerde çocuk edebiyatının ilk ve en önemli kaynakları sayılabilirler.

    masalın orijinal anlatım tarzı, dili kullanma becerisi, canlandırma yapma yeteneği çocukları etkilemektedir. çocukların, anne/baba/abi/abla bana masal anlatsanaa diye tutturmalarının nedeni de budur işte.

    masalı genel olarak tanımlayacak olursak; kahramanlarından bazıları hayvanlar ve tabiat üstü varlıklar olan, olayları gerçeküstü dünyada cereyan eden, hayal ürünü olduğu halde dinleyenleri inandırabilen bir sözlü anlatım türü, diyebiliriz.

    masallar;
    a- hayvan masalları
    b- asıl masallar
    c- fıkralar, olmak üzere üç gruba ayrılmışlardır.

    hayvan masallarının kaynağının hindistan olduğu ve bütün dünyaya buradan yayıldığı görüşünün de genel bir kanı olduğunu belirtmek isterim.

    (bkz: kelile ve dimne)

    bu üç ana başlık da kendi içerisinde gruplara ayrılmıştır:
    hayvan masalları
    -vahşi hayvanlar üzerine kurulmuş masallar
    -evcil hayvanlar üzerine kurulmuş masallar

    asıl masallar
    -konusunu olağanüstülüklerden alan masallar
    -konusu söylencelere dayalı masallar
    -aptal ve dev masalları
    -kısa anlatımlı olanlar

    fıkralar
    -kadınlara ait açık seçik şakalar
    -palavralar




    (betusens 22.02.2009 22:34 ~ 22.02.2009 22:36)
  22. doğruyla yanlışı ayırt edemeyen ; gerçekle yalanı idrak edemeyenlere anlatılandır.
    yani sadece çocuklara anlatılmaz masal dediğin.

    koca koca insanlar birbirlerine, kendilerinin bile inanmayacakları masallar anlatırlar.

    kimileri anlattıkları masallara inanır.

    kimileri masal yaşama sevdası peşindedir.

    birisi der, masal gibiydik

    diğeri der, masal olduk.

    dozunu iyi ayarlamak lazım bunun.
    her masal mutlu sonla bitmiyor çünkü..

    (super oldu 17.04.2009 23:31)
  23. bi boka benzemeyen bir şiirimside anlatıldığı üzere:

    gerçeğin ta kendisi, taa dibindeki
    beynin.
    inanınca var olan, gözleri kapayınca.
    bazen ölünce kocaman bir balık olmak,
    bazen büyüyünce süperman.
    kırmızı başlığın içinden çekilen bir tombaladır hayat
    şansına, somurtkan olmak da var,
    beyaz atlı prens de.
    o zaman ye kürküm ye,
    hocam sen de, ve de, korkut dede.

    gibi bir şeydir masal. güzeldir ama candır. gerçeklerden sıkıldınızda kaçılacak limandır. *
    (situs inversus 20.06.2009 01:07 ~ 20.06.2009 01:18)
  24. evde okumayı yazmayı öğrenmiş bir çocuğu olan herkesin dinlemek / okumak / okutmak zorunda kaldığı işkence araçları silsilesi. sev-mi-yo-rum! sevemedim gitti. beni "miş'li geçmiş zaman"dan soğutan yazın türüdür ayrıca.

    ama sevmemekle kaçamazsın, ne mümkün. illa ki salça olacaksın alayına. yalnız bu zorunlu kobaylığın bir faydası olduysa, doğu-batı karşılaştırması yapma şansım oldu. gördüğüm o ki, batı masalları hep böyle alttan alta beyin yıkamak üzerine yazılmış. sabreden tiplerin zengin olması, duayla her şeye kavuşulması, dev, ejderha bilmem ne bok figürleri, iğrenç yaşlı kadınlar, bir gecede prenses olan sümsük kızlar, zenginlik, para-pul, arsa-tarla, falan filan derken iyi de kardeşim, çocukların alt beynine kadar sokmuşsun sen kapitalizmi ve emperyalizmi. bu masalları dinleyen çocuk iflah olur mu? olsa olsa sisteminin neferi olur.

    dönüp bakıyorsun doğu masallarına, o-hooo, niye hep kaybettiğimizin delili: dürüstlükle kazanan kahramanlar, anasına-babasına kol kanat geren evlatlar, yedi başlı ejderi yerle yeksan eden yiğitler, sivri dilli köylü kızlar, kendini feda eden insanlar hangi birini sayayım. bir de doğu masalları nasıl oluyorsa, insanı eğlendiriyor. o masallardaki kelime oyunları insanın zekasını biliyor. benim padawan'a bir kibritçi kız masalı anlatayım dedim, o günden sonra çocuğa ne zaman "gel bak buradan bir masal okuyalım" desem, "anne rica ediyorum kibritçi kız gibi bir şey olmasın" diyor. içine oturdu çocuğun. manyak andersen'in hangi akla hizmet yazdığını anlayamadığım bir sabuklaması. bence dünya pedagogları oy birliğiyle yasaklamalı! (çocuk tepki gösterince farkettim. sahi ben bu masalı okuyup-yazıp nasıl ruh hastası olmadım? oldum mu yoksa?)

    diyeceğim o ki, durumu hafife almayınız. siz de ileride ana-baba olacaksınız, çocuğunuza okutacağınız masalları önce kendiniz okuyunuz. tazecik beynine abuk sabuk tohumlar ekmeseniz de olur.

    ha bu arada... bana sorarsanız biz bu ebleh batı masallarıyla büyüyüp amorf bir nesil olduk zaten. beynine ekilen tohum dışarıdaki tarlanın gerçeklerinde yetişmiyor mirim. hayır yetişmesin, o da dert değil de, gerçekten "dert" edinilmesi gereken konu şu olmalı: bizim ciddi anlamda ve pedagojik bağlamda, gerçek masal yazıcılarına ihtiyacımız var. nesil yetiştirip gelecek şekillendirme savaşı bir yerde, yalan mı?
    (hazeyame 04.11.2010 12:23)
  25. ışığa uçar bütün pervaneler,
    ateşe giderken ne şahaneler,
    dönerek acıyla aşkla şu alemi,
    yana yana rakseder divaneler...

    böyle bir sertab şarkısı. sözlere bak hele... müzik alıntı galiba, boşver, sözlere bak...

    (bkz: mevlevi)
    (argus wishingwell 30.12.2010 02:57)

>>



Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.