koy enstituleri

  1. cumhuriyet devrimlerinin yalnızca en romantik eğitim projesi değil; aynı zamanda en cesurca ve yerinde eğitim projesidir. bu toprakların insanı için yapılabilecek en yararlı güzellik olarak göründüyse de nedendir bilinmez ısrarla tarihin derinliklerine gömülen projeler silsilesinde yerini çoktan almıştır.
    (anna karenina 29.08.2006 18:40)
  2. ismet inönü'nün dahi yönetim becerisinin ya da görüşlerinin uluönder'inkine kıyasla çok geride kaldığının kararını gösterebilecek eski kurumlar.
    (fleur de lis 27.04.2007 16:58)
  3. vakti zamanında chp'nin arka bahçesi... dikta merkezi...
    (mret 27.04.2007 17:15)
  4. köy enstitüleri kapatılmasaydı kuzey kore ile yarışıyor olacaktık!
    hangi konularda yarıştığımızı kuzey kore ile güney kore arasındaki farkları bilenler bilir...
    (gambito 27.04.2007 17:41)
  5. zamanında çokça komünist yetiştirmiş eğitim kurumlarıdır fakat verdiği eğitimle gercekten fark yaratır. köy enstitülerinde ve onun devamı olan öğretmen okullarında, sabah etüdleri, yemekhane-yatakhane nöbetleri gibi görevlerle öğrencilerin sorumluluk bilinci geliştirilirken akademik eğitimin yanında tarım ve hayvancılıkla ilgili pratikte cok iyi bir eğitim de verilir. mezunları, bugün belki fen liselerinden bile daha ağır olan bir çalışma sisteminde eğitim veren ve 1000de 1 oranında öğrenci kabul eden bu okulların müdürlerinin ise bir ünversitenin rektörü kadar tanındıgı ve hürmet edildiğini söylerler ki böyle bir eğitim sisteminde ancak bugün lisenin ardından 4 yıl daha okunan üniversite ile elde edilebilen öğretmenlik vasfı orta okul ve lise toplam 6 yıl olmak üzere alınan br eğitim sitemiyle öğrencilere aktarılabilmiştir. düşünüldüğünde bugün cok ağır gelen bu eğitim sistemi aslında öğrencilerin, yarıs atı gibi, sırf akademik bilgileri inekleyip öğrenmesinden ziyade, hayatın geri kalanı için gerekli olacak vasifıları da edinmesi acısından cok yararlı bir sistemdir. 18 yasında mezun olup yurdun 4 bir yanındaki köy cocuklarına eğitim vermek için giden bu genc ama donanımlı öğretmenler öğrencilere eğitim ve öğretim vermekten ziyade köyün nüfus kütüklerinden bütçelerine kadar herseyiyle ilgilenirlerdi fakat öğretmenin görevi bununla da bitmezdi, ayrıca okul bahcesindeki köpekleri, cocukları ısırmasınlar diye kovalama görevi de onlarındı...:)buradan mezun olan genclerin coğu aldıkları bu eğitimle yetinmez ve yeni bir üniversite okuyarak kendilerini geliştirme yoluna giderlerdi ki bugün köy enstitüsü mezunu olan birçok doktor-avukat vs. bunu ispatlar niteliktedir. zaten öğretmenler de bu öğrenmeye müsait cocukların bununla yetinmeyeceğini ve kendilerini daha da geliştireceklerini bilirler ve öğrencilerine yardım etmekten hiç gocunmazlardı. oyle vefalı hocaları vardır ki yıllar sonra bile değer verdikleri öğrencilerini gördükleri yerde hatırlar ve eski günleri yad ederler, hatta dönemin diğer öğrencilerinin mezun olduktan sonra ne yaptıkları gibi bilgileri de bu hocalardan almak mümkündür....
    (caffeeshop 27.04.2007 22:29)
  6. --- alıntı ---
    köy enstitüleri aslında türkiye'de modern bir kolhoz denemesi olacaktı.öğrenciler eğitilecek ve geleceğin türkiyesi'nin kurulmasında köy öğretmenlerinden yararlanılacaktı. tarımdan,teknikten sağlıktan anlayan,sanat ve edebiyatla ilgili ateist bir gençlik olcaktı bu. köy enstitüleri bir yandan muhafazakar halkla bir çatışma içindeydi öte yandan da milliyetçi gruplar arasında bir türklük-moskofluk tartışması başlatmışlardı.

    allah, din, evlilik müessesesi enstitü çevresinde düşman ilan edilmişti.kapalı bir komün hayatı yaşanıyordu. enstitülere tahsis edilen arazilerde ve bunların tasaruunda yolsuzluklar yapılıyordu.

    öğretmen öğrenci ilişkileri, öğrencilerin kendi aralarındaki ilişkileri büyük ölçüde cinselliğe dayanıyordu. eline erkek eli değmemiş saf köylü kızlarının bir kısmı enstitü'ye yazıldıktan sonra baba evine kucağında ya da karnında bir çocukla dönüyordu. karşıt cinsle olan ilişkinin ötesinde hemcinsler arasında da çarpık ilişkiler yaşanıyordu.

    enstitülerin örgütlenmesinde büyük ölçüde sovyet modelinden yararlanılıyordu.
    enstitü'de ders verenler arasında sonradan komünist hareket içinde yer alan bir çok ünlü isim bulunmaktaydı:bu isimler arasında behice boran , niyazi berkes, sabahattin ali, pertev naili boratav, zekeriya sertel de vardı.

    okulların kitaplıklarında en çok okunan dergiler,dönemin komünist yayınları arasında bulunan yurt, dünya, ant ,pınar, gün, ses gibi dergilerdi. marks ve engels yanında yerli marksist yazarların da kitaplarına da büyük önem veriliyordu.

    aile ve din her fırsatta karalanırken açıkça komünizm propagandası yapılıyordu.
    sabahattin ali'nin ders verdiği sınıflardan birinde bir öğrencinin tuttuğu ders notlarında şu cümleler yer alıyordu;

    " biz bugün hala rejimi (komünizm) kabul edemiyorsak, bu o rejimin kötülüğünden değil, bizim kafa yapımızın geriliğindendir. bugünkü insanlık belki bunu kabul etmiyorsa, 50 sene yüz sene hatta iki yüz sene sonra da olsa bu ideale kavuşacaktır.
    bir gün aile devlet ve mülkiyetin olmadığı bir dünya kurulacak..."

    devlet ile bütün müesseseleri batılılaştırıldıktan sonra sözde kapitalist aşamadan köy enstitüleri eli ile komünizm aşamasına geçecektir.
    devrimi halk adına gerçekleştirecek olan da işte bu köy önderleri olacaktı. çünkü henüz bir işçi sınıfı yoktu ve bir burjuva kesimi de oluşmamıştı.

    düziçi köy enstitüsü'nde bu duygularla kışkırtılan gençler bir gece türk bayrağını indirip yerine sovyet bayrağını çekecekler ve türkiyenin sovyet entarnasyoneline katılma fikrini savunacaklardı.

    buna tepki olarak gelişen sağ muhalefet muhafazakar kesimle güçbirliği yaparak bu macerayı önleyecek ancak bu kez de kapitalist yapılanma sürecinde başka bir kadro yönetecek bunda büyük ölçüde başarılı olunacaktı.

    hasan ali yücel "yeni bir insan yeni bir kültür" diyordu. toplumu yüzlerce yıllık kültürel kimliğinden sıyırıp yeni bir kimliğe büründürmek amacındaydı. bu amaçla her okulda kütüphaneler kuruyor dergiler yayınlanıyordu.
    bunların en önemlilerinden biri de "köy enstütüleri" dergisi idi. dergi okulun öğrenci
    ve öğretmenlerin çalışmalarına yer veriyordu.
    köy enstütüleri isimli dergideki şiirlerden bir kaç örnek;


    yeşilin arkasında ne var
    b.. var.
    ...
    behey berkley!
    behey bir karış boyuna bakmadan
    karpatları inkar eden cüce
    ahrete gittiysen eğer
    oradan bir taç gönder
    süslemek için allahının başını...
    ....

    binip allahının sırtına
    soldan geri kaçıyorsun...


    ayrıca sonradan ortaya çıkan belgeler de ssbc'li iki bayanın rusça eğitim vermek amacı ile köy enstütüleri'ne tayin edilmek istendikleri anlaşılmıştır.

    belgelerde gayr-ı mesru ilişkilerden bahseden 45 dosya ve sağlıksız doğum kontrol yöntemleri ve zorla düşük yapmak yüzünden bazı kız öğrencilerin hayatını kaybettiği bilgisi de yer alıyordu...

    köy enstütüleri türkiyede komünizm'in gelişip kök salmasında büyük rol oynadı. öğrenciler en azından sosyalizm propagandisti düzeyinde mezun oluyorlardı. daha sonraki komünist hareketin liderleri de bu kadrolar arasından çıktı.

    köy enstütüleri ile ilgili daha bir çok belge o dönemde suçluluk psikolojisi içinde korkuya kapılanlarca imha edilmişti.

    hasan ali yücel'in bakanlıktan ayrılması ve yerine r.şemseddin sirer'in gelmesiyle daha önceki teftiş raporları incelenerek yeni düzenlemeye gidildi. bir çok öğretmenin yerleri değiştirildi ve enstütüler öğretmen okulları haline getirildi. 1950'den sonra bu okulların adı da öğretmen okulları'na çevrilecekti....
    --- alıntı ---

    kaynak: tanzimat'tan cumhuriyet'e cumhuriyet'ten
    günümüze yakın tarih ansiklopedisi.
    (sebepsiz yalnizliklar 11.07.2007 15:19 ~ 11.07.2007 15:46)
  7. cumhuriyetin hedef ve ideallerinin, kurucularıyla beraber * yok edilmesinin örneklerinden bir tanesi.
    (esrar dede 27.01.2008 00:01 ~ 27.01.2008 00:02)
  8. türk insanının ümmetlikten vatandaşlığa geçişinin 13'üncü yılında açılan okullardı onlar. hatta rahmetli babam da ege'deki enstitülerden birinde 1 yıl kadar öğretmenlik yapmıştı ve ülkenin verimli toprak zengini ege bölgesindeki durum bile aşağı yukarı şöyleydi: bit, uyuz salgınları, sıtma, şeker yiyemediği için (malum, savaş yılları ve çay bile kuru üzümle içiliyor. o da o yıl üzüm varsa asmalarda...) karaciğeri bozuk çocuklar, gıdasızlıktan bir türlü kökü kazınamayan verem... tarım ilacı yok, böcek ilacı yok ve bu yüzden afrika üzerinden türkiye'ye gelen çekirge sürüleri mısırların püskülünü afiyetle yemekte. insanlar, ellerinde çarşaflarla tarlalarda çekirge avlamakta...

    takdir ettiğim yazar engin ardıç, köy enstitülerini eleştirirken istanbullu biri gibi konuşur: "köy enstitüleri, bir yığın yarı aydın insan yarattı" der. çok haklıdır ancak o köy enstitülerinin zaten "aydın" yaratma gibi bir iddiası ve amacı da olmamıştır. o okullar, tez elden ve bir an önce okur-yazar, elinden az çok iş gelir insanlar ortaya çıkarmak için kurulmuştur. illa ki bir karşılaştırma yaparak durumu anlatmak gerekirse, bugün içinde araştırma görevlilerinin ders verdiği sözüm ona üniversitelere benzetilebilir. herkes bu okulların "chp'nin arka bahçesi" ve oy deposu olduğunu söylese de şöyle bir gerçeği de göz önünde bulundurmak gerekir: köy enstitüleri sayesinde düne gelinceye kadar varlığı bile umursanmayan insanlar eğitim görüp en azından kendi mektubunu kendi yazacak hale gelmiştir. bu insanlara haftada ortalama 30 saate yakın kültür dersi, 12'şer saate yakın da ziraat ve teknik dersler uygulamalarıyla birlikte verilmiştir. biraz daha açmak gerekirse, köylü kitap ve gazete okumaya başlamış, sıralı ekimi öğrenmiş ve uygulamış, tarlasını nasıl sulayacağından tutun, nasıl bina yapacağına kadar pek çok "yeni" bilgiyle tanışmıştır. diğer bir deyişle babasından dedesinden gördüğünü uygulamayı, bu köy enstitüleri sayesinde bırakmıştır. ve aynı köylü, kendisini ilk kez adam yerine koyan birilerine, chp'ye oy vermiştir haklı olarak.

    kitaplar, kaynaklar, işin ucunun 1946'da kaçtığını, o yıl bu enstitülerin harıl harıl chp'ye çalıştığını söyler. ama şunu yazmazlar nedense. köy enstitüleri kapandıkları ve menderes iktidarının hüküm sürdüğü 1950'li yıllarda içinde eğitim veren binalarına varıncaya kadar yıkılmış, öğretmenleri komünizm suçlamasıyla sürülmüş, köy meydanlarında enstitülerin kitapları cayır cayır yakılmıştır.

    kaderin cilvesine bakın ki, o köyler orada durmaktadır ama dedesi chp'ye oy veren köylünün babası toprakla ilgili konulardan eğitimle ilgili konulara kadar cahil kalmış, torunu da kentlerin kenar mahallelerinde sadaka karşılığı partinin birini iktidara taşımıştır.

    köy enstitülerini savunmak, chp'yi veya inönü'yü veya sol partileri savunmak değildir. tarihi her gelişmeyi, içinde filizlenip serpildiği dönemle ve o dönemin koşullarıyla değerlendirmek gerekir. bu açıdan bakınca, köy enstitüleri çok önemli bir açığı kapatmış, hatta yetersiz bile kalmıştır.
    (hazeyame 27.01.2008 03:35)
  9. recep yazıcıoğlu karsta her köy evine tuvalet yaptırmış ancak köylü bunları gelin odası olarak kullanmıştı.seksenlerde çocukken yozgattaki köyümüze ilk elektrik geldiğinde rahmetli amcama radyo götürmüştük. voltaj düzensizliğinden bir şekilde radyodan duman çıkınca amcam soğutmak için benim yapma dememe rağmen üzerine su dökmüş ve radyo hepten çöpe gitmişti. evet köy enstitülerinin ilgi alanına giren insanlar en basit tarifiyle böyle insanlardı. amaç topyekün , tabana yayılmış bir kalkınmaydı.

    buna karşılık bu okulları yapacak kaynak sıfırdı. idealist öğretmenler elinde her şey sıfırdan başladı. aslında genç cumhuriyetin en büyük projesiydi. köy çocukları öğretmen olarak eğitim görsün, sonra kendi köyüne medeniyet götürücü olarak gidip öğretmenlik yapsın isteniyordu.

    öğretmenin misyonu sadece okulla sınırlı değildi, öğretmen bir model, bir kanaat önderi, bir lider olmalıydı.
    sınırlı sayıda olsa da köy enstitülerinden yetişen öğretmenler o döneme göre önemli sayılabilecek başarılara imza attılar. ancak bildik arızalar yine ortaya çıktı, mutlaka marjinal tipte öğretmenler de vardı ancak bütün hakkında bir sürü olumsuz söylentiler çıkarıldı, komünizmin ne anlama geldiğini komünistlerin bile bilmediği bir dönemde komünistlikle suçlandı.

    öte yandan köy enstitüsü projesi niteliği gereği zaten tek parti yönetimi döneminde yaşayabilecek bir projeydi. çok partili yaşama geçerken varlığını sürdüremezdi, demokrat parti de taraftar olmadığı bu süreci sonlanmaya bıraktı, hükümetin siyasi desteği olmayınca da enstitüler yavaş yavaş tarih sahnesinden çekildi.

    bununla beraber tabanın yükseltilmesini amaçlayan bu projenin hiç olmazsa atmışların sonuna kadar devamı çok faydalı olabilirdi. demokrat parti ve ardından gelenler köy enstitülerini siyasi programlarına göre revize de edebilirlerdi, önemli olan kalkınma modeli olarak devam ettirilebilmesiydi.

    zaten tek parti dönemi sosyolojisine uygun bir yapı olan bu enstitüler eninde sonunda bitecekti ama hiç olmazsa bu kadar dengesiz gelişmiş bir toplum oluşmaz, köyden kente göç, hızlı nüfus artışı, kırsal kalkınma vs gibi sorunları bu gün daha az ağır yaşardık herhalde.

    (goodboyum 27.01.2008 04:09 ~ 27.01.2008 04:31)
  10. 1937
    İLK GÜN
    40 kişiydiler.Hepsi yoksul köylü çocuklarıydı.Aralarında hiç kız yoktu.Eskişehir’e kimi ana babasıyla kimi yalnız geldi.İlkokulu bitirdikten sonra “ Çifteler’e öğretmen okulu açılıyor” diye duymuş, babalarının zar zor topladığı 30 lirayı kayıt için verip soluğu Eskişehir’de almışlardı.5 yıl orada okuyacak, öğrenecek ve köylerine öğretmen olarak geri döneceklerdi.Hızla büyüyecek bir eğitim ordusunun ilk neferleri olduklarından haberleri yoktu.1937 yılıydı.Yoksulluk diz boyuydu.O gün yırtık çarıkları, yamalı elbiseleriyle mahzun fotoğraflar çektirdiler.Kayıt oldular Saçları üç numara kesildi.Bit taramasından geçirildiler.Kamera karşısında bu sefer, okul yılları boyunca sırtlarından çıkarmayacakları gri üniformalarıyla geçtiler.Yeni bir hayata başlamak üzereydiler.

    can dündar'ın kaleminden köy enstitüleri...

    peki nedir köy enstitüsü?

    bize özgü,Türk insanının, eğitimcilerinin yaratıcılığının bir ürünüdür.yetiştirdiği öğretmen niteliği hala aşılamamıştır. bu kurumlar, Anadolu insanın bağnazlıktan kurtarıldığında nasıl yaratıcı ve üretici yurttaşlar olabileceğinin kanıtıdır. köy enstitülerinde iş içinde, iş aracılığıyla, iş için eğitim anlayışı egemendi.bu anlayış doğaya duyarlı, insana duyarlı, yaşamla bütünleşen, ders kitaplarını ezberleyen anlayıştan uzak, yaşamın içinden kaynaklanan bir eğitim anlayışının tanımıdır. köy enstitülerinde verilen eğitim sonunda yaşamı değiştiren, dönüştüren ,bunu yaparken de kendisi de değişen, insanca değerlerle bezenen, insanca bir dünya yaratmaya kurgulayan yurttaşlar yetiştirmeyi amaçlamıştır ve bunu da başarmıştır.
    köy enstitüleri, türk insanının eğitim yoluyla kulluktan yurttaşlığa geçiş arayışlarının önemli bir kilometre taşıdır. köy enstitüleri, ilkel tarımdan modern üretime yönelme arayışlarının, çağdaş demokrasiye geçebilmek için özgür yurttaşlar yaratma projesinin adı, yüzyılların karanlığında kalan Anadolu köylüsüne insan olduğunun hatırlatılması, cumhuriyet yurttaşı yaratmanın projesiydi. ortaçağı yaşayan Anadolu köylerinde uygarlık yaratmanın öyküsüydü. tüm dünyada faşizm rüzgarlarının estiği 1940’lı yıllarda Anadolu topraklarında iyiyi, güzeli, insana özgü zenginlikleri ortaya çıkarmanın adıydı köy enstitüleri
    tüm eğitim süreçlerinde demokratik tartışma süreçlerinin yaşandığı, katılımcılığın yaşayarak yaşandığı, özümsendiği cumhuriyet okullarının adıydı köy enstitüleri. köy enstitüsü eğitim modeli; yönetime katılma, sorgulama ve sorma bilincine, eleştirel düşünme yeteneğine sahip, dünyadaki gelişmeleri izleyip yorumlayabilen, sorunlar karşısında çözüm yolları arayışında hep aklı ve bilimi kullanan çağdaş insanları yetiştirme projesiydi. köy enstitüleri dönemi aynı zamanda Anadolu aydınlanmasının yaşandığı bir dönemin adıdır.klasiklerin Türkçe’ye çevrildiği, ansiklopedilerin yayınlandığı, konservatuarın kurulduğu, özerk üniversite için adımların atıldığı bir dönemin adıdır.


    ve köy enstitülerinin başardıkları:
    -Yüzyıllardır biriken feodal toplumun üretim ve  yaşam biçimini ortadan kaldırmaya başlamıştır.
    - Bilimsel ve felsefi anlamda laik eğitim başlamıştır.
    - Feodal toprak rejiminin değişimi toprak ağalarının kendilerinin ortadan kaldırılma  tehdidinin  hissetmelerine neden olmuştur.
    - Sanayi için eğitilmiş, nitelikli iş gücü oluşmaya başlamıştır
    - Sanat, edebiyat, bilim teknoloji de olumlu beklentiler  oluşmuştur.
    - Atatürk’ün özlediği demokratik  toplum ve kültür için kurumsal alt yapı oluşmaya başlamıştır.
    - Ataerkil  toplumdan çekirdek aile toplumuna dönüş belirtilerini vermeye başlamıştır.
    - Ezberci değil, analitik düşünen- sorgulayan birey yetiştiren demokratik ve üretici eğitim başlamıştır.

    Köy Enstitülerini kuranlarda yıkanlarda statükolarını korumak ve güçlendirmek için hareket etmişlerdir.
    Bu gün önemli olan ;  Köy Enstitüsü ruhunun yeniden kazanabilmektir.*
    (betusens 03.07.2008 19:19 ~ 03.07.2008 19:22)
  11. yarım kalmış bir devrimdir. zamanın başbakanı menderes, önce partisinin adı "demokrat" olduğundan köy enstitüleriyle ilgilenmiş, sonra da çok tepki topladığından, oy kaybetme korkusuyla bu enstitüleri kapatmıştır. ardından enstitülü öğretmenlere baskılar başlamıştır. köye ve köylülerin içinde bulunduğu çağdışı koşullara değinen yazarlara, aydınlara karşı sistemli bir linç kampanyası yürütülmüştür.

    1950'de, köy enstitüsü mezunu bir öğretmen ve yazar olan mahmut makal, bizim köy adlı kitabını yayımladığında ülke çapında tam bir depreme yol açmıştır. bir orta anadolu köyünde öğretmenlik yaparken izlenim ve yaşantılarını konu ettiği bu "köy notları"; köyleri yemyeşil, bereketli, güzel köy kızlarının pınarlardan su taşıdığı yerler olarak gösterme çabasında olanlara atılan bir tokattır. bu kitabı okuyan aklı başında her türk insanının kalbinin kırılacağına inanıyorum. o zaman, değişmez türkiye gerçeği ve köy enstitülerinin önemi de anlaşılacaktır.
    (ricochet 03.07.2008 21:14)
  12. (bkz: fakir baykurt)
    (everest 03.07.2008 21:47)
  13. "caffeeshop"un #99801 nolu tanımdaki bilgilerini çürüme adlı kitabın yazarı Mehmet Duran dan edinmiştir.
    tipik bir köy enstitüsü mezunu için (bkz: Mehmet Duran)
    bir köy enstitüsü mezununun yapıtı için (bkz: çürüme).
    (kafisap 03.07.2008 22:37)
  14. köy enstitulerinin temelleri izmir iktisat kogresinde, ülkenin kalkınması dipten yıkarı olacak şekilde olması için atılmıştır. bu enstitulerin asıl amacı okullardaki öğretmen açığını karşılamaktır, bu sayede türkiye büyük bir adım atmıştır. ancak o yıllarda köy enstituleri geliştikçe alt tabakadan olan * insanlar da gelişmiş bunun sonucu olarak da hem ülkelerini hem de dünyayı sorgulamaya başlayarak "birey" olma bilincine yavaş yavaş erişmeye başlamışlardır. yani sisteme muhalif bireylerin sayısı artmıştır.
    o dönemde iktidarda olan siyasi parti de bu durumdan rahatsız olarak 1940 yılında açılan bu enstituleri 1953 yılında kapatmıştır. şu rastlantıya bakın ki türkiye nin eğitim açısından en ileri olduğu dönem de bu zamana rastlamaktadır.
    köy enstitulerinin amacı öğren, düşün, üret ve sorguladır. ilk 3 kısımda sorun olmamasına rağmen sorun 4. kısımda ortaya çıkmaktadır. sorgulayan bireyler yavaş yavaş muhalefete başlamaktadırlar.
    bu köy enstitulerinin kapanmasına mukabil sistemde de yeni değişimler yapılmış ve bu enstitulerin düşünmek ve sorgulamak amaçlarına aykırı ve fakat sistemin işine gelen yani iktidarın işine gelen "ezberci eğitim"e geçilmiş, bu sayede bireyler kısmen de olsa kontrol altına alınmaya çalışılmıştır.
    bu enstitulerin bir başka özelliği de yurt dışında eğitim kurumlarında örnek olarak gösterilmeleridir.
    her şeyde olduğu gibi onların da kıymetini bilemeyerek elimizden uçup gitmesine izin vermiş ve şimdinin düşünmeyen, sorgulamayan, apolitik hatta avital gençlerinin oluşmasına zemin hazırlamışızdır.
    (rapunzerella 26.07.2008 17:46)
  15. kırsal kesimleri, aşiret ve ağalık rejiminin sürdüğü yerleri oranın kaynaklarıyla kurulan bu enstitüleriyle kalkındırmayı hedefleyen cumhuriyetin idealist düşüncesinin demokrat parti iktidarı tarafından çökertilmesinin acı bir resmidir. bunun en büyük nedeni ağaların ve büyük toprak sahiplerinin baskısı ve oy potansiyelleridir.
    herkesin birbirini komünistlikle suçlamasının moda olduğu bir dönemde bu yaftayla kapatılmışlardır. o günden bugüne türk eğitim sisteminin ve maalesef öğretmen kalitesinin hali ortadadır.
    (sartre 26.07.2008 21:12)
  16. bitirme tezimin konusu. araştırma yaparken orada da enstitülerden biri olduğu için doğduğum karadeniz ilçesinin eski fotoğraflarını bulmuştum. sahilde kuğu gibi dizilmiş balıkçı tekneleri var fotoğrafların birinde. şimdi aynı yerde hiçbir faaliyet yok. satılık yazan bir kaç sandal ve balıkçı barınağı var sağda solda. üniversitedeyken koca kitaplar devirmiştik edebiyat, tarih öğrenebilmek için. halbuki tek bir fotoğraf anlatıyor aslında herşeyi .edebiyatsa edebiyat, elli yıldır en güzelini anlattılar türlü yoldan. tarihse tarih, ağıtsa ağıt. tek bir fotoğrafmış oysa.


    (publiuscorneliuscipioafricanus 24.11.2008 20:24 ~ 23.12.2008 13:13)
  17. olmamış, olsaymış belki her şey çok farklı olurmuş... * * dedirttirttirttirttirten enstitülerdir.
    (lestat de lioncourt 24.11.2008 23:31 ~ 24.11.2008 23:31)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.