insanoğlunun kusurlu yapısıyla örtüşmediği için uygulandığı birkaç devlette bile kendisini dikta rejimiyle birlikte gösteren yönetim biçimi. en temel güdüleri şiddet ve cinsellik olan bir canlıya komunizm ağır gelir; elbette genel tercih birbirinin kafasına basıp yükselme temelli kapitalizmden yana olacaktır.
sen bmw kullanıyorsun, ben murat 124, neden ikimiz de honda civic kullanmıyoruz sorusuyla * kuzenime anlatmaya çalıştığım düşünce..* konuşmaktan çekindiğim bir konudur ayrıca..
fikir olarak makul ve mantıklı olsada pratik olarak yönetenleri degil yönetilenleri için uygulanan, sosyal sınıf olarak yönetenler ve yönetilenlerin varoldugu idere biçimi. çin bu yönetim biçimine iyibir örnektir.
devlet oluşumunu kabul etmeyen düşünce. sosyalizm ile arasındaki iki temel farktan biri devlet, diğeri ise emeğin karşılığıdır. sosyalizmde devlet halk tarafından ve halktan kişiler arasından belirlenir. komünizm ise devleti reddeder ve tüm kararların referandumlarla alınmasını öngörür. ikinci husus olan emeğin karşılığı ise sosyalizmde ihtiyaç olanı almak ile açıklanır. yani, 10 lira maliyeti olan bir malı satarken, kişi eğer ihtiyacı 4 lira ise tüketenden sadece o kadarını alır. fakat konünizmde maliyet neyse o istenir. sonuç olarak komünizm devletlerin olmadığı, emeğin ve eşitliğin esas alındığı bir dünya hedefler. bu sebepten sosyalizm, komünizme geçiş için bir adımdır. dünya üzerinde komünist sistemi sağlamak için sosyalizmi oluşturmak ve tekrar yıkmak gerekmektedir.
ınsanoğlunun sınırsız istekleri, hırsı ve açgözlülüğü yüzünden asla başarılı olamayacak sistem. ama herşeye rağmen cok guzel bir düşüncedir belki bir gün diye umut edebiliriz sadece.
insanları zenginlik paydasında toplamayı amaçlayan, ancak fakirlik paydasında toplayan, verimliliğin hayal olduğu ütopya. ben de isterim herkesin eşit olmasını, herkesin zengin olmasını ancak elinde olmayan bir zenginlik kaynağını, verimliliği de öldürerek tabana yaymaya kalkarsan bunun adı ütopyadır...
şimdi kendine komünist diyenler bana kızacak elbette, nasıl hayal diyecekler. diyorum ki, hayal kardeşim, komünizm başarılı olma imkanı bulunmayan bir sistemdir... neden mi?
düşün şimdi. adamın tarlası var, bir sene boyunca ekiyor, uğraşıyor filan. ancak, sabah 8 akşam 5 şeklinde çalışma. adam devletin kendisine verdiği ekipman ile, kendisinde işlenmesi için verilmiş tarlada çalışıyor. hiçbirisi onun değil... belki de hepsi onun, tabii ki bakış açısına göre değişebilir. neyse efendim, adamımız bir yıl boyunca ekiyor, büyütüyor. gece don olacağını bilen bu elemanımız, saat beşten sonra çalışır mı kendi malı gibi? o bir yıllık emeğin kaybolması onun için çok önemli olur mu?
şimdi açık yüreklilikle cevap verin, mal kendisinin değil, o malı sağlam iletmesi gelirini değiştirmeyecek, o üzerine düşeni mesai saatleri içerisinde sağlamış... bana çalışır diyenin hangi pencereden olaya baktığını sorgulamam uzun sürmez, bir endüstri mühendisi adayı olarak bunun bu basite indirgenmiş hali ile bile, ütopya olduğunu görebiliyorum. eğer biraz daha makro boyutta bakarsak şayet, olayın daha vahim sonuçlar doğuracağını görebiliriz.
komünizm çoğunun kafasında her bireyin eşit olarak düşünüldüğü, ayrı gayrı olmayan bir sistem gibi görünse de, bu düşünce pek de doğru sayılmaz. mesela bir komünist parti üyesi ile herhangi bir çiftçi aynı durumda değildir. çiftçi çalışır, diğerleri yer, çiftçi ezilir, diğerleri ezer. ancak her ne hikmetse, komünizmin bireyleri aynı kategoride sabitlediği düşünülür fakat yanlıştır... kimisi açtır, kimisi yok.
komünist rejimde hiç bir fabrika kapatılmaması, serbest ekominin olmaması, her işin tek elden yapılmaya çalışılması sistemin sonunu getirmiştir. rekabet olmayan, bu nedenle de maliyetlerin düşmediği, verimsiz çalışan ve de asla kapanmayan bir fabrikayı düşünün... bu fabrikanın kar etmesini beklemek açıkçası saçmalık, zira zamanla kar olayı ortadan kalkmıştır zaten. bu fabrikalarda çalışan insanların söyledikelri ise çok daha ilgi çekicidir, derler ki; "biz çalışıyor gibi yapıyoruz, onlar da maaşı ödüyor gibi yapıyorlar...".
verimliliğin öldüğü, kişinin mal edinmesinin olmadığı ve insanları fakirlik paydasında eşitlediğiniz bir sistemin ömrünün ne kadar olacağını siz tahmin edin. ütopya değil diyenleri hayal dünyaları ile başbaşa bırakıyorum. zira benim kimsenin fikirini değiştirmek gibi bir amacım yok, ancak kimse de benim fikirlerimi sorgulamasın. zira tercih dünyasında yaşıyoruz ve sonuçlarına da ancak kendimiz katlanıyoruz.
özellikle bizim toplumumuzda kominizm yanlısı olmak ağır bir suç gibi gelir herkese. herhangi bir yönetim biçimi içeriği ne olursa olsun yadırganması yanlıştır. her toplumun her insanın kendine has doğruları vardır. onlardan kimseyi vazgeçiremezsiniz. yani gidilen yol yanlışta olsa doğru bilinen yoldur. kominzm' de bazı ülkelerde yönetim biçimi olarak kabul edilmiştir. eşitlik esasına dayanır ve hep yanlış anlaşılır.
komünist rejimlerde verimlilik düşmez diyenlere ithafen...
efendim, sscb'de tarla eken çiftçilere 1 dönüm için ticaret yapma hakkı tanınmış, burada üretilen hasatın ticaretine serbestlik tanınmıştı. toplamda ekili arazinin yüzde birine karşılık gelen bu miktar, toplam üretimin yüzde yirmi beşine hakim olmuştu.
verimliliğin sıradan insanlar için özel mülkiyet ile artacağını göremeyenlere somut bir örnek sanırım.
komünist rejimlerde verimlilik düşer diyenlere ithafen...
1929 yılında tüm dünya ekonomik buhran yaşarken sscb'nin yükselmesini ve bu buhrandan etkilenmeden sanayisine ve teknolojik gelişmelere yüklü yatırımlar yaparak dünyanın 2. süper gücü olmasını sağlayan bir rejimdir.
fakat elbette kusursuz değildir. çünkü yönetimin elinde denetimden yoksun bir kudret vardır. önemli bir konu vardır ki; sanıldığı gibi sscb'nin çökme sebebi komünizm değil, yöneticilerin abd ile her alanda sidik yarıştırmaya kalkışması ve bütçenin yarısından fazlasını da uzaya mekik gönderme, savaş füzeleri, ağır silah sanayi gibi ekonomiye hiç bir getirisi olmayan konulara ayırması sonucu halkın refah düzeyindeki gözle görülür düşüştür. eğer başka alanlarda yatırım yapılmış olsaydı yani bu potansiyel mantıklı alanlarda ve abd'ye takılmadan kullanılsaydı büyük bir ihtimalle şu anki rusya hala sscb olacaktı.
komünizm insanoğlunun paylaşma ve bütün olarak yaşama güdülerini destekleyen, bunların ardında ahlaksal hiç bir öğeyi insanların arasına sokup ayrımcılık yapmayan bir sistemdir. kusurlarını örtecek olan tek unsur ise; komünizmin her alanında gösterildiği gibi, yine insandır; para ya da ekonomik özgürlük değil. komünizmin tepesinde devlet değil insan vardır. insan bu sistemin kalbidir, elleridir, ayaklarıdır.
küba'nın resmi anlamda olmasa da rejim şeklidir. *kapitalist bir dünyada, teoride güzel ve mantıklı olan ama uygulamalarının tarihteki örnekleri çok kanlı *olan rejim şekli.
özel mülkiyetin ve dolayısıyla sınıfların ortadan kaldırıldığı, yaşamak için çalışmak değil çalışmak için yaşandığı, toplumsal üretim araçlarının mülkiyetinin olmadığı, toplumsal üretimdeki birikimin azınlığın elinde toplanmayıp tüm toplumun hayat ufkunu açma, hayatı zenginleştirme ve ileri götürme aracı olarak kullanıldığı, bugünün geçmişe hakim olduğu(burjuva toplumunda geçmiş bugüne hakimdir daima) bir sistemdir. komünizm hiç kimseyi toplumun ürünlerine sahip olabilme hakkından yoksun kılmaz, onun bütün yaptığı böyle bir mülk edinme sayesinde başkalarının emeğini boyunduruk altına alma gücünden kişiyi yoksun kılmaktır.
bir kişinin bir başkası tarafından sömürülmesine son verildiği ölçüde bir milletin başka bir millet tarafından sömürülmesine de son verilmiş olacaktır. millet içindeki sınıflar arasındaki çelişki ortadan kalktığı ölçüde bir milletin bir diğer millete duyduğu düşmanlıkta sona erecektir. (millet kavramı yeni bir anlam kazanacaktır)
bu zamana kadar hiç bir ülkede komünist devrim olmamıştır. küba, çin vs. nin komünist bir devlet olduğunu söylemek bilimsel açıdan yanlıştır. sosyalist devrimle ya da sosyalizmle karıştırılmaması gerekir. (sosyalizmde sınıflar tam anlamıyla ortadan kalkmaz. Üretim araçları toplumsallaştırılmasına rağmen burjuvazi fikir olarak vardır ve uygun ortamı bulduğu anda bir karşı devrimle atağa kalkar. örn; sovyetler birliği'nin 1955 sonrası dönemi. bu tarihten sonra sovyetler birliği adım adım sosyalist devlet olmaktan uzaklaşmış ve sonrasında da tamamen ortadan kalkmıştır.)
bir zamanlar toplum mühendislerinin bu kış komunizm gelecek diye milleti korkuttuğu ve ona göre ayar çektiği yönetim sistemi.
başarısızlığına ülkemizdeki kamu iktisadi teşekküllerinin neredeyse alayının sürekli zarar etmesi yerel ve güncel bir örnektir.
ayrıca büyük benzer bir rejimle yönetilen çin halk cumhuriyeti'nin de özel ve liberal ekonomiye geçtiğini, ülkemizde ise özelleştirmeye vatan satılıyor diye karşı çıkanları görünce hala terkedemediğimizi düşündüğümüz sistemdir.
insanların ağzına sakız olmuş yönetim biçimidir.
hayatlarının hiç bir döneminde adam smith okumadan kapitalizme karşı çıkan insanlarla, hayatında hiç marx okumamış, sağdan soldan duyarak komunizme karşı çıkan insanlar arasında don lastiği ayarına geçmiş olan konudur.
bu iki konu sayesinde insanlar "sistemi" muhtemelen gür ağaçlı bir ormanda yaşayan ve roaargh diye bağıran bir canavar olarak düşlemeye başlamışlardır. oysa ki alakası yoktur, sistem dediğin şeyi insanlar yaratır, ve iyi olarak addedilen her sistem insanların elinde kötüdür. romanya'da komunist uygulama, başkanlarının duvar dibinde halk tarafından öldürülmesiyle son bulmuştur. aslolan sistemler değil, insanlardır.
komunizim siyasal bir düşünce değil, yaşam biçimidir. altımız da levi's pantolonlar ayağımızda convers ayakkabılar sırtımızda nike çantalarda yaşasın eşitlik, yaşasın kardeşlik diye bağırılmaz. komunizim her şeyden önce ağır bir sistemdir, bana kalırsa olması gerekende budur. bişeyler yapıldığında o bişeyi herkes yaparsa kıymeti bilinir ve o bişeye zarar vermek göz ister. en mantıklısı en makulu budur. ama tüketim toplumlarında beslenen insan egosu artık bunu neredeyse imkansız kılmıştır, egolar sindirilemez bir noktaya gelmiştir.
komunizimden vazgeçtik,
gerçek manada sosyal devlet olsak bize yeter deme boyutuna geldik..
ayrıca hala çok enteresan bi şekilde, komunistler anarşistler ya da ateistler olarak bilinir. tanrıyı kabul etmeyen marx'tır. sosyalizim diye kavram vardır ki tadından yenmez. her marx'ist sosyalisttir fakat her sosyalist marx'ist değildir. namazında niyazında da sosyalist olunabilir.. saçmalamanın alemi yoktur, böyle garip yaftalarla adam öldürmenin adam astırmanın hiç bir alemi olmadığı gibi müslümanlıkla da ilgisi yoktur.
örnekler çoğaltılabilinir..
insanoğlu özel mülkiyeti keşfettikten sonra gelişmeye başladı. ondan önce bir gelişme kaydedilemedi kabileler halinde yaşıyorlardı. fakat içlerinden biri birgün belli bir alanı çitle çevirdi ve burası benim dedi. mülk kendisinin olduğu için*daha azimli çalıştı çünkü ne kadar fazla kazanırsa o kadar daha iyi yaşayacaktı. aslında insanoğlu çalışkandı özünde ama kabile sisteminde bazıları yatıyordu çalışmıyordu fakat akşam aynı yemeği yiyiyordu. ve bunun adına adalet, eşitlik gibi popüler kelimeler kullanıp sempati topluyorlardı. sen doktor olmuşsun, mühendis, iktisatçı, öğretmen olmuşsun ama ayakkabı boyacısı, çöpçü ile aynı parayı alacaksın iyi de kardeşim ben o zaman niye doktor olayım ben de ayakkabı boyacısı olurum nasıl olsa herkes eşit beni küçük mü görecekler? işte böyle bir sistemde biz türkler'in tek avantajı kültür düzeyi çok yüksek rus kadınlarını sudan ucuz fiyatlarla kullanmak oldu.(!) çünkü rusya'da aslında doktor, mühendis olan ama aldığı para ile berbat bir hayat süren kadınlar türkiye'de hayat kadınlığı yaparak ülkesinde krallar gibi geçinebilmektedir. ki rusya bizden 10 kat daha fazla kapitalist olmuştur, uyanmıştır. rusya'da kamu bizden daha az. yahu kardeşim adamlar çin'in göbeğine mc donalds açmışlar siz neden bahsediyosunuz bana? ne kapitalizm ne de komunizm ikisi de iyi değil karma ekonomik bir model yerli üreticiyi belli bir seviyeye kadar koruyan yabancı üreticiyle rekabet edebileceği seviyeye kadar daha sonra er meydanına salan bir ekonomi modeli en iyisidir. herkes hakkını almalı, kazanmalı. adam sabah'ın altısında dükkânı açacak akşam ezanına kadar çalışacak sen kahvede sararmış bıyıklarınla pişpirik oynayacan ve ülke kurtaracan sonra da adalet diyecen bana? yahu bir kere sen şurda hele bir dur dinsiz adalet mi olur? benim dinim olmasa haram yerim kardeşim, yetimin hakkına göz dikerim, namus mu düşünürüm? nasıl olsa dünyada ne yaşarsam kâr değil mi? komunist ile dinsiz aynı şey değil evet ama sonu oralara doğru geliyor yahu sonuçta en faşist yönetimden bile çok daha fazlası insanlara yapılıyor. kiliseler kapatılıyor, buğday tarlaları yakılıyor halk aç bırakılıyor sonra devlet yardım ediyor aaa devlet baba eşitlik işte... stalinler leninler çok mu iyi ülke yönetti. çin dediğin almış başını gidiyor ithalat mı yapmıyor, ihracat mı? peki nasıl komunizmle yönetiliyor dersiniz çin'e, utanmadan örnek gösterirsiniz yıllık büyüme oranlarını? kübacılar çıktı şimdi bir de yok her sabah her evin kapısına bir şişe süt bırakılıyormuş yapma ya? çok adaletliymiş? kedi mi besliyosunuz? castro marlboro içiyor mu içmiyor mu kardeşim? perinçek hangi arabaya biniyor bana bunların yanıtını verin? çalışacağız çok çalışacağız üreteceğiz ve bütün dünyaya mallarımızı satacağız. amerika'nın gazına gelip kotalarımızı indirmeyeceğiz, yabancı sermayeyi çekeceğiz ama stratejik önemi olan noktaları vermeyeceğiz*kamu tekelinden alıp özel tekele vermeyeceğiz. çünkü özelleştirme sermayenin tabana yayılmasıdır, tekelcilikten kurtarmaktır.
"insanoğlu özel mülkiyeti keşfettikten sonra gelişmeye başladı. ondan önce bir gelişme kaydedilemedi kabileler halinde yaşıyorlardı" diyebilenlerin eleştirdiği(!) yönetim şeklidir.
yine komünist rejimlerde verimlilik düşer diyenlere ithafen...
komünizmde gücün kadar üretir,ihtiyacın kadar tüketirsin. mevcut teknoloji ve doğal kaynaklar tüm insanların ihtiyaçlarını (sağlık,beslenme,barınma v.b) rahatlıkla karşılayacak düzeyde. zannetmiyorum ki altın tuvalet olmayınca insanlar altına hacet gidermenin eksikliğini hissetsin. eşşekler gibi çalışıp hayatlarımızı tüketim çılgınlığı içinde tüketmektense düşük verimle insan gibi yaşamayı tercih etmek çok mu absürd? farkındayım,size tükettikçe üretimin arttığı, insan ihtiyaçlarının sınırsız olduğu ve benzeri cümleler söylendi.
hatta tükettikçe mutlu olmanız gerektiği aşılandı. fakat havyar yemek bir ihtiyaç değildir ya da yeni bir ayakkabı almanın sizi mutlu etmesi gerekmez. toplumda sınıf ve statü ayrımı olmazsa kimse statü göstergesi değersiz süprüntüler için hafta sonunu çalışarak geçirmez, ailesini ihmal etmez. keşke biraz da o cam fanusun dışından bakabilseniz içerdeki zavallı kölelere, yani bize.
sonuçta komünist bir toplumda mantalite değişmiş, tüketim çılgınlığı ve neo-klasik safsatalar son bulmuş olacağı için verimlilik düşse ne yazar. ben tüketmeden de mutlu olurum.
insan gibi yaşamak için komunizm gibi cinselliği, inançsızlığı ön planda tutmanın gereği yoktur.
okuyup araştırınca, hurafelerden ve bağnazlardan soyutlanarak, önyargılardan kurtulunca komunizmin alternatifi ve makul olanı çok kolay bulunabilir.
üniversiteden biliyorum, komunizm savunucusu çok coca cola seven, nike adidas giyen, jeep'lerle dolaşan komunist biliyorum. komunizm sadece * boşluktaki gençlerin adalet arayışı sonucu yanlış yönlendirmeler sonucu kapıldığı bir gençlik hevesidir.
her şeyden önce bilinmelidir ki komünizm bir devlet yönetim biçimi değildir. komünizmde devlet anlayışı yoktur. o nedenle onu birilerinin bir yere getirebilme şansı yoktur. komünizmde temel, insan eşitliği olduğundan yeryüzünün bir kısmının komünizmle yönetiliyor olması söz konusu olamaz. öncelikle bütün dünya devletleri sosyalizmi benimser ve uygular* daha sonra devlet kavramları tamamen kalkarak sınıfsız toplum oluşur. kimse komünizmi getiremez. komünizm gelmesi gerektiği zaman kendiliğinden gelir.
rusya ile adlandırılmaması gereken sistem. rusya 'da bürokratik sosyalizm uygulandı. ki marx' a dönecek olursak bir ülkede, bir toplulukta kapitalizm olmadan sosyalizm kurulamazdı. ve haklı çıktı. rusya kapitalizme geçmemişti. bu yüzden rusya üzerinden örnek vermek yanlış.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
