hastane

  1. ismi duyulduğunda insanın içini bir ürperti kaplayan yapı. hatta arkasından "allah düşürmesin" diyenler de vardır. fakat ihtiyacımız olduğunda, var olduğu için şükrederiz.

    sarı renk hastanelerin vazgeçilmezidir. hastalığı sembolize ettiği söylenir. hatta istanbulspor'un renklerinden biri olan sarı bir savaş zamanında hastane görevi yaptığı için alınmıştır.
    (gilgalad 11.03.2007 04:51)
  2. içeri adım attığınızda maddî manevî hazırlıklı olunması gereken yerlerdir. nitekim ateşim var diye gidip akıl hastası olarak çıkabilirsiniz. bir kaşe vurdurmak için 3 kat 10 merdiven 25 kapı geçtikten sonra, ilgili yerin yan binaya geçtiğini öğrenirsiniz. imünoloji kimine göre 2 merdiven aşağıda sağda, başkasına göre 2 kat yukarda soldadır. navigasyon bozuklukları seyretmeye başlar bünyenizde, bilirsiniz ki bir yandan da sabrınız ölçülüyordur. lâkin söz konusu zaman diliminde canınız zati burnunuzdaysa her şey batmaya başlar; en çok da beşeriyat yelpazesinin en nadir örnekleriyle muhattap olmak durumunda kalınması. kimisi doktordan çok doktordur, diğeri mekânın müdavimi, bir başkası çoktan nirvanaya ulaşmış orada sadece bedeni kalmış bir insancağızdır. tahammül sınırları feci şekilde harap olmaktadır. bazen şöyle yukarılardan bir yerden ortama kuş uçuşu hakim olup gözlem yapıp yazmak isteyebilirsiniz.

    "bırakın beni evime gideyim, yaşarım ben böyle" demeye başlarsınız sonra. neyse kaşeler vurulur, test için başka bina oradan bilmem ne veznesi, dosya doldurma, hele ki araştırma hastahanesi ise gittiğiniz yer, her şey daha bir karışık olabilmektedir. etrafta nice vak'âya şahit olurken bulabildiğiniz bir yere oturup şanslıysanız kulaklık takıp müzik dinlerken beklersiniz âkıbetinizi. zordur, bunaltıcıdır, beterin beterini görmek suretiyle bir sürü şeyin değerini ve sebebini daha iyi anlamak için mühimdir belki de. "titre ve kendine gel ey hasta" der o koridorlar. artık tâkatiniz kalmadığında saat çoktan akşam olmuştur. ya bitmez bu yeter lütfen diyerek gerekli imzaları atıp yavaş yavaş çıkılır o koridorlardan (çıkış hatırlanıyorsa tabii).
    ben bugün şanslıydım çıkınca karlarla kaplı bir dağ manzarasıyla kaşılaştım. saldım doğaya kendimi. **
    (breegadoon 11.01.2008 17:38)
  3. bahsi geçen yer , hastalığı dindirmekten, sorunlarıyla yüzleşmekten, başka sorunları düşünmekten ve sorunlar içinde neden ben bu sorunun içindeyim diye sorguladığınız yerdir. eğerki çok sık hastalanan biriyseniz ve ne olacağını kuşkuyla bekleyen bir haldeyseniz.. korkmadan içeri girersiniz hastanenin kapılarından. koridorlar,sedyeler, tekerlekli sandalyeler,bayılanlar,ağlayanlar,topallayanlar,sargılardan yüzü gözükmeyenler,sohbet eden yaşlı teyzeler,dışarda sigara içip çile dolduranlar,ambulans sesleri ve kahraman doktorlar hikayemizin başındaki ana ortamdır. bende bugün hastanedeydim. yaşıma rağmen suçiçeği çıkartıyordum ama ağrısına takaat dayanmıyor. heleki başka acılarınız da varsa.. randevu almak için sabahın erken saatlerinde telefonlara sarılır sıranın size gelmesini beklersiniz. zannedersiniz ki o randevuyu kaparak hayatınızın altın vuruşunu yapmışsınızdır.

    sonra bir de bakarsınız ki hastaneye ulaşmışsınızdır. etrafta insanlar hiç olmadığı kadar yoğunluk yaratmakta, ellerde kağıtlar, fermuarı açık çantalarla koluna taktığı hastasını sürüklercesine tırmanışlar yapan insanlar görürsünüz. ulaşmanız gereken yer mahşer yeri gibidir. çünkü onaylatılacak bir randevunuz vardır daha. onlarda güç bela biter, başlarsınız doktorunuzu aramaya. bacaklar güçlenmiştir ama sırt kamburlaşmıştır. derin bir düşünce kaplamaya başlar içinizi. hekimin odasında soluğu alırsınız. eğerki bu mütehasıs iyileştirici bir özelliğe sahipse mutlaka yüzünde bir işaret belirtir size. olumluluk. konuşulur, tetkikler edilir...

    -şikayetiniz nedir efendim?
    -nefes al,nefes ver.
    -ağzınızı açınız...

    sonra doktorumuz bir de tecrübeli ise size mutlaka kan tahlili ve akciğer röntgeni de verir. maraton başlar. bunlar için de randevu almak,kaşeletmek,numara almak v.s. formaliteler için inanılmaz bir sabır harcanır...kan aldıranlar ve aldıracaklar kapının önünde beklerler. çocuklarınki özeldir. çocuk kan alma odaları...sıra bana gelir. benim meret damarda her kan aldırışımda gizlenir. ben strese girerim kanım çekilir. hemşireler hasta olurlar. ardı ardına 4 tane hemşire tüketirim bir oturuşta. başta da uyarırım aman kardeşim? tamam sallıyacaksın enjektörü ama lütfen damarı görmeden yapma. fenalaşıyorum... çare kalmaz ..kafanı çevir bakma buraya der ve saplar. bitmek bilmez. o anda aklınıza hayatın en komik filminimi getirmeye çalışırsınız yoksa hayalleremi dalarsınız bilmem ama benim çok ayrı bir ızdırabım olur. bulunduğum ortamda mahşerden farksızdır. kan damlamaz,eller uyuşur ve bacaklar bedenden kesilir kalır.

    güç bela insanlar kolunuza girer, girdiğiniz sinir krizinden çıkmanız için binbir türlü hikayeler anlatırlar. kan şekeri düşmesi herkesde farklı etkiler bırakıyor..sonra ordan kalkmadan bir iki dua eder besmeleyle vücuda kalk komutu verirsiniz..anneler hayattaki en vefalı şahıslar olaraktan onların sabrına ve ilgisine binlerce şükürler olsun. hiç karşılıksız sevgiyle sizin için bir antikor gibi savaşır mikropların arasında. ardından akciğer röntgeniniz çekilecektir. bir oda..soğuk ve radyasyon yayan bir yapısı vardır. üstümü çıkartmama gerek olmadığını söyler ve şipşak vesikalık gibi bir akciğer röntgeniniz olur. temiz ve sağlıkla parlayan dişler de sizin koyduğunuz slogan olur o esnada.tüm bu kağıtları,numuneleri aldıktan sonra yol doktorun odasıdır yine. bakar ve size durumunuzun ne olduğnu tarif eder,ilaç verir,rapor yazar...ah?tabi bu raporun onaylanması için de başhekime de birazcık uğramanız gerekecektir...gerisin geri gidersiniz, merdivenler çıkılır,geçitler geçilir, koridorlar gene ana baba günü...başhekimin odası bulunur nihayetinde.şimdi işleyiş neden bu kadar kötü onu size söyliyeyim.içerde bir bayan bir de erkek doktor var. kadın , kağıdı daha okumadan mühürü basıyor ve yan masaya geçiyorsunuz der. yan masaya kağıdı uzatırsınız. adam imza atar ve işiniz biter. bumudur başhekimlik? başı neresi? hemen sonuna geldik dersiniz.kapıdan çıktığınızda haliniz ne olursa olsun allaha şükretmeden terketmeyeceğiniz ve hayatta asla karşılaşamayacağınız insanlarla buluştuğunuz o farklı garip ortamdır hastaneler. *
    (spinninaround 11.01.2008 18:12)
  4. kimi zaman olduğu gibi görünmeyen, kimi zaman da göründüğü gibi olmayan yerler*.
    (breegadoon 11.04.2008 10:02)
  5. ülseri, kanser edebilme potansiyeline sahip mekânlar olabiliyorlar*.
    (breegadoon 28.11.2008 14:49)
  6. (bkz: hastane enfeksiyonu)
    (diyojenist 29.10.2011 00:17)
  7. Her doktoru, ilköğretim okul müdürü havasındadır.
    (bloodberg 29.10.2011 00:25)
  8. (bkz: Dokuzuncu Hariciye Koğuşu)
    (hashacip 29.10.2011 17:50)
  9. burda çalışan insanlar tuhaf bir ego oluşuyor.nedenini bilmiyorum çoğu emir kipinde konuşmaya başlıyor.
    (heyula 28.09.2012 16:22)
  10. (resim: https://fbcdn-sphotos-b-a.akamaihd.net/hphotos-ak-frc3/t1/1904131_10151937748816254_1805005612_n.jpg)
    (felisia 04.05.2014 12:32)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.