zuhal olcay gibi muhteşem bir kadının eşiyken ayrılıp aşkın nur yengi tarzında biriyle birlikte olan kişidir. bu yüzden prestij kaybetse de yine de çok yetenekli ve çok karizmatiktir.
ankara devlet konservatuarı tiyatro bölümü'nden 1977 yılında mezun olan, daha sonra yurt dışında 1 yıl tiyatro öğrenimi gören usta tiyatrocu.
yurt dışında da sayısız müzikal ve sinema filminde de rol alan usta tiyatrocu, ülkemizde; gecenin öteki yüzü, ateşten günler, safiyedir kızın adı, son söz sevginin, eyvah babam, tatlı hayat, sayın bakanım ve yine de aşığım gibi çok sevilen diziler ile; iki kadın, istanbul kanatlarımın altında, nihavent mucize, usta beni öldürsene, harem suare, fasulye, güle güle, filler ve çimen, neredesin firuze, hırsız var, hacivat karagöz neden öldürüldü gibi çok öenmli filmlerde rol almıştır.
tuncel kurtiz ile beraber turkiye'deki en basarili erkek oyunculardan biri..
dervis zaim'in yonettigi filler ve cimen filminde oldukca basarili bir performans sergileyen sahis...
kendisi zamanında yurt dışındaki bir yarışmada en yakışıklı erkek seçilmiştir. ayrıca süper sesli bir karizmatik şahsiyettir. ayrıca türkiyenin gelmiş geçmiş en iyi oyuncularındandır ki bu konuda gerisinden geldiği genç aktörlere güzel bir ışık olmuştur. eleştrilecek yönü ise şudur ki; hep klişeleşmiş rollerden kendini alamayıp farklı rollerde biraz sırıtıp bocalıyor. bu konuda kendisini tek renkte değilde farklı farklı modlarda geliştirmesi ve ışığını kaybetmemesini diliyoruz..
güneşin oğlunda yavşak şair alper canan'ı büyük bir başarıyla oynamıştır. haykırıyorum işteee, güneş bize haraaam derken hadi ulan diyorsunuz, bu kadar başarılı canlandırılamaz cezmi ersöz kıvamı bir adam. polis filmindeki musa rami'den daha çok sevdim. bu haluk bilginer'in ne büyük bir oyuncu olduğunu gösteriyor. bana kalırsa şener şen, türkan şoray, bülent emin yarar gibi bir yetenek haluk bilginer. tabii takdir görmesi için ölmesi gerekiyor ülkenin şartları böyle.
Ezel dizisinde dayının ezeli düşmanı Kenan Birkan karakterini canlandıracakmış. Bu kötü adamın Uğur Yücel ya da Şener Şen olmasını temenni ediyordum, ama Haluk Bilginer de bu role çok yakışacaktır. Bu sayede son zamanlarda üzerine yapışan "komedi dizilerinin huysuz adamı" tiplemesinden kurtulacağı gibi gerçek yeteneği ortaya çıkacak, çok da iyi olacak.
haluk bilginer adını her duyduğumda heyecan duyan biri olarak, oyunculuğunu değerlendirecek durumda değilim. haddim değil. sadece büyük oyuncu olduğunu biliyorum. son röportajında söylediği her şeyin altına imza atıyorum. kimin umrunda hiç kimsenin ama bu ülkede meslek biricikliği, sanatçı önceliği gibi iki yüzlülükleri ifşa etti diye oyuncuğu beş para etmez kişilerce "terbiyesiz" ilan edilmiştir. cevap vermeye bile değmez ama haluk bilginer'in sözü gayet de büyük cevaptır. anlayana: "oyunculuk neden kutsaldır da, inşaat işçiliği değildir?" neden?
"babam bile olsa ölen, sahneye çıkarım" anlayışını yavşaklık olarak değerlendirerek son zamanlarda polemiklerde pek sık kullanılan bir kelimeyle tiyatro camiasında müspet, menfi tepkilere yol açmıştır.
annesi, çocuğu, babası öleli çok kısa bir zaman olmuşken sahneye çıkıp yeri geldiğinde komedi bile oynayan bir çok meşhur sanatçı haluk bilginere tepki gösterdi. çoğu da haluk sağlam oyuncudur diyerek tepkilerinde haluk'a pek yüklenmediler.
haluk haklı mı haksız mı, bu beni aşar; ama oyunculuktan çok iyi anladığını anlayabiliyorum.
--- alıntı ---
Ben "Babam öldü ama hâlâ sahneye çıkarım" yavşaklığına asla inanmam. Önce insandır önemli olan, oyun değil. Ben babam ölürse sahneye filan çıkmam, k.çımı yesin herkes. Eski tiyatrocular "Tahta valizle Anadolu'yu turlarken parasızlıktan otelde rehin kaldık" der ya, marifet diye mi anlatıyorsun bunu bana, salaksın! Beş parasız tiyatro yapıyorum diye bana kahramanlık mı taslıyorsun? Yapmasaydın kardeşim, faydan dokunsun istiyorsan Güneydoğu'da öğretmenlik yap.
Rolümden etkilendim diyen aktör ya yalancıdır ya ruh hastası. Üçüncü bir şık yok. Bir de oyunculukla ilgili her şeyi o efsane sanılan detaylardan ayırmak gerek. ışini iyi yap, efsaneleri unut. "Bir gelirdi sete, şöyle yapardı, böyle yapardı" denilenlere kulak asma. Büyük oyuncu olarak hatırlanan birçok isim, aslında kötü oynayan ama efsane yaratmayı becerebilmiş yavşağın tekiydi. Oyuncuların çoğu yavşaktır.
--- alıntı ---
Ve gösterilen tepkiler üzerine yazılı açıklaması:
--- alıntı ---
Bir mesleği kutsallaştırmak çabası nedendir acep?
Mesleği doğru dürüst icra etmek yerine, mesleklerini kutsallaştırıp, göz boyamak isteyenlere ayna tutulmuş gibi mi oldu?
Bir marangoz övünmüş müdür hiç? Babam öldüğünde atölyeye gidip, iki masa bir büfe zımparaladım, diye.
Bir aşçı böbürlenmiş midir? Anamı kaybettikten sonra mutfağa girip bir tepsi baklava açtım, diye.
Oyuncu niye aynı durumu kullanarak farklı bir algı yaymak isteğindedir dersiniz?
Oyunculuk niçin kutsaldır da, inşaat işçiliği değil? ...
Kendi suretini aynada görüp de aynayı kırmaya çalışana ne demeli? ...
Haberi kaynağından okumadan, hatta haberin sahibine sormak gerekirken, nasıl bir gaza gelmektir bu?
Sansasyonel başlık atmak gazeteci refleksidir mutlaka..
Konuşma anında, öfkeyle, bir durumun altını çizmek adına sarfedilmiş sözleri alıp, içeriğinden bağımsız kullanmak yazanın tasarrufudur tabii ki.
O başlığın altındakini okumak zahmetinde bile bulunmadan, hangi bağlamda, kimler ve hangi durumlar kastedilerek sözün sarfedildiğini araştırma zahmetine katlanmadan nasıl bir saldırıdır bu? ...
Nasıl ve ne sebeple bir nefret birikmiştir ki, o düğmeye basıldığı anda patlar?
Yıllardır söylüyorum söylediklerimin aynısını, tık yok!
Konunun içeriğine bakmadan, neler söylendiğine kulak asmadan, tartışmaya girmekten kaçınarak, sadece "YAVŞAK" la ilişkiye girip, salyalar akıtmak...
Alakalı, alakasız birsürü insan...
Aynı meslekten sayıldıklarımız nereden çıkardılar seyirciye laf ettiğimi? ...
Nasıl bir niyet okumadır bu?
O laf konunun muhataplarınadır, seyirciye değil, haberiniz ola ...
AMA ....."YAVŞAK " da ne kadar güzel bir sözcüktür, değil mi?
YAV- diye alt perdeden başlayıp. Ş harfinden aldığı güçle surata tokat gibi patlar ....
Şimdiiii, genel olarak söylediklerine katılmamak mümkün değil: Öyle ya, sırf daha fazla insan kendilerini tanıyor diye, oyuncuların yaptığı iş bir marangozunkinden, bir çiftçininkinden neden daha kutsal olsun ki?? Ayrıca "babam ölse bile ben sahneye çıkarım" demek, "atam atam, sen kalk ben yatam!" gibi bir yalakalık çağrıştırıyor bana da: Baban ölmüş lan, yuh! Ne sahnesi, ne oyunu?! "Ama benim seyircim her şeyden önemli..." diye demeç vererek sevgi pıtırcığı olmak için gayret etmeye gerek yok... Hatta efsane olmuş bazı oyuncuların şimdinin standartlarına göre kötü oyuncu olması da doğrudur; mesela 70lerin Türk sinemasına bir bakarsanız abartılı mimiklerle oynayan pek çok "efsane" görürsünüz.
Fakat iş, "söyleme tarzı"na gelince değişiyor. Mahalle kahvesinde konuşmuyorsun sevgili Bilginer; bütün Türkiye'nin okuyacağı bir demeç verirken azıcık daha usturuplu olman lâzım gelirdi. Ayrıca Anadolu'da parasız tiyatro yapmak o kadar da küçümsenecek bir şey değildir bence; sadece bunun övünme konusu haline getirilmesi hoş değil... Yani, Haluk Bilginer'in dobralığını, samimiyetini takdir etmek istiyorum ama sırf şu "yavşak" kelimesi yüzünden bile bunu yapamıyorum: "Bit yavruları" henüz geçenlerde Fazıl Say'la ünlü olmuşken şimdi özellikle aynı kelimeyi kullanmanın esbab-ı mucibesi nedir acaba?? Niye böyle yapıyorsun ki, senin sansasyona ihtiyacın mı var be kuzum, be Kenan Birkan abim, hııı??
demecinde söylediklerine tamamiyle katılıyorum.sanat bi iştir.tiyatrocular yaptıkları işi bu kadar kutsayıp bir din haline getirmelerine ayar oluyorum.tiyatroyu sinemayı müziği çok seviyorum.ama insanlar tiyatroya gelmiyo klasik müzik dinlemiyor biz kıçımızı yırtıyoruz bu millet için onlar boş işlerle uğraşıyo tavırları gerçekten çok sıkmıştı
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.