havalandırılmamış bir oda içinde 3 gün asılı kalabilen mikropçuklardır. ellerin gün içerisinde yıkanması, aksıran kişinin ağzını bir mendille yada eli ile kapatması, odaların sık sık havalandırılması bir nebze kişiden kişiye bulaşmasını önleyebilir.
"rhinovirüs" tür bunun sorumlusu. yakalandıktan sonra tedavisi olmayan bir viral hastalıktır. sadece oluşturduğu etkiler semptomatik olarak tedavi edilebilir, zaten virüs dediğimiz nanelerin tedavisi yoktur, anca aşılama ile özel antikor üreterek "öncül" koruma sağlayabiliriz. grip aşısı da ancak belirli türlere bağışıklık sağlar, ancak grip virüsü dünyada en çabuk evrim geçiren virüslerden birisi olduğu için kesinlikle koruyan bir aşı bulunması çok çok zordur.
bu virüsün hayali bir türünün* yol açtığı felaketleri irdeleyen bir stephen king eseri için lütfen; (bkz: the stand).
en cok sevmedığim durumda hastahane ye gidip bir antıbıyotık yazdırıp 2 gün içip kendını iyilestım dıye avutan ınsanların sayesınde her yıl farklı sekılere gıren bır virüs kökenli hastalık ....
influenza virusu kaynaklı seyrederken hiç bir ilacın işe yaramadığı sadece parasetamol takviyesiyle vucudun zinde tutulmaya çalışıldığı, bakteriler de işe dalmışlarsa antibiyotik başlamak gereken bir haftalık hastalık.
çoğu zaman soğuk algınlığı (common cold)gibi masum hastalıkla karıştırılan hastalıktır,soğuk algınlığı bir rinovirus enfeksiyonudur, gripten sorumlu olanlar influenza virusleridir ve asıl sorun bu virüsün habire değişebilmesidir.kendini,hastalığına neden olduğu bünyeye gizler ve onun da bi özelliğini alarak yoluna devam eder...tanıdık geldi mi? :)
kötü bir hastalıktır..elinizde mendil gözlerinizde yaslarla sanki duygusal bir filmden cıkmış izlenimi uyandıran ancak ilk hapşırıktan sonra tum bu düşünceleri yerle bir eden bir illetir..oyle bir illettir ki siz kendinizi sakınsanız bile mutlaka sizi bulur..
insan burnunu maskara eden hastalıktır kendileri. aynı zamanda boğaz, baş ve hernevi halsizliği de beraberinde getirir. ayakta atlatılır çoğu zaman. fazla nazlı olan kişileri yatak döşek düşürdüğü de vardır.
burnun durmaz akar,kokular senden uzak,halin olmaz ne yapsan kolunda kalkmaz,başın döner miden bulanır,uykusuz geceler seni bekler.bir de yurtta isen hiç çekilmez bu haller.
ne der doktorlar: bol sıvı al, dinlen, yataktan çıkma..
işte sağlık ocağında doktor olarak çalışan bir tanıdığım bir şey paylaştı bugün:
"ya breecim çok güldüm bugün bir hastaya. böyle 15-16 yaşında bir çocuk, ağır grip olmuş. ilaçlarını yazdım, bol sıvı al çıkma yataktan dinlen dedim rapor yazdım. sonra çocuk döndü 'ya doktor hep böyle diyorsunuz anlamıyorum valla, hem bol sıvı al hem de yataktan çıkma, yok öyle bir şey!! bu hâlimle dakka başı tuvalete taşınmak zorunda kalıyorum' daha gerçekçi olun lütfen' dedi, haklısın dedim ben de, o zaman tuvalet dışında kalkma yataktan, tuvaleti tutmak yok dedim ve gönderdim" dedi.. güldüm, ben de diyarda paylaşayım bari dedim..
allah belasını versin demek istesem de, beddua döner dolaşır bende seker diye korkmaktan, sadece içimden +18 sövmekle kendini avutmama sebebiyet veren nalet hastalık...
yahu insanı her tatilinde mi bulur bu pislik? üstelik tatil çıkışı olan vizeleri sunumları hiç saymıyorum... nedir bu kardeşim?
sen çantanda eşşek kadar notlarla gel, yenikapıdan bakırköye kadar yürü, sisten feribot yarım saat yanaşamasın iskeleye, her türlü kahrı çek iki gıdım tatil uğruna. sonra noldu?
seni çok özleyen ve domuz gribini atlatalı 3 4 gün geçmiş kardeş salya sümük dalsın sana... çatalından yemeğini kapsın falan. sonra sen basla hapşırmaya tıksırmaya. bir de hava değişimidir desin...
efendim, gribinizin üzerinden 3 4 gün geçse bile gidip de insanların üzerine saldırmayın. gördüğünüz gibi 3 4 gün içinde bulaşabiliyor... sonra da yarım saatte bir ilaç alıp sucuk gibi evin kenar köşesinde terle...
hayır üst değişmeye hal olsa... içim yanmaz.
birazdan gidip notlarımı ona yerime gireceği sınavlar sebepli vereceğim... bedeli ağır olacak!
insanı hayattan birkaç günlüğüne izole eden, çok istikrarlı bir virüsün sebep olduğu sevimsiz hastalık.
benimki her yıl ocak ayının sonlarına doğru gelir mesela, katiyen şaşmaz.
tüm çabalara ve alınan ilaçlara rağmen bir zahmet düşer gibi yapan yüksek ateş, sürekli alabora halinde bir mide, sıcacık evde dalga geçer gibi gelen ürperme ve üşüme hissi, insanı iyice çekilmez bir hale getiren baş ağrısı, eklem ağrıları ve baş dönmesi gibi tipik belirtilerin yanında tıkanmış bir burun ve su içerken bile insanı hayata küstüren bir boğaz ağrısı...
tüm bunlara katlanırım, nasılsa geçecek diye düşünürken geceleri işkence ayarında bir şeyler yaşamak. ne uyuyabilirsiniz, ne uyanıksınızdır.
sanırım tek iyi yanı, sadece su, meyve suyu ve meyve ile beslendiğiniz için durduk yere kaybettiğiniz bir iki kilo ve bu da demektir ki kısa bir süreliğine de olsa bir sürü çikolataya kontenjan açılması... (biz buna pozitif düşünce süsü verilmiş uyuz polyanna sendromu diyoruz.)
ben mesela şimdi portakal suyu, ağrı kesici&ateş düşürücü ilaç ve sıcak bir oda eşliğinde bekliyorum geceyi. tedirginlikle.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
