google davasi

  1. AKP'nin, kapatma davasına ilişkin başsavcının iddianamesini hazırlarken gazete küpürlerini, interneti ve hayal dünyasını kullandığını vurgulamak için savunmasında yazdığı tarihe geçecek isim tamlaması.

    Ben bir blog sitesi oluştursaydım. İçine de "AKP şeriat devleti istiyor" yazsaydım. Sonra da başsavcı bunu alıp iddianameye eklese idi ne olacaksa şimdi de o olmuştur.

    Tamamen dayanaksız, iftira niteliğindeki bu iddianameden ötürü üzülüyorum. Demokrasinin beline vurulmuş bir kazmadır bu. "Ama onlar bunu hep yapıyor."

    Az kaldı. Ben kendi komünist devrimimi ilan edeyim. Herkesi idam ettireceğim. Dünyada bir ben kalacağım. *
    (poorfect 18.06.2008 11:03)
  2. basında çıkan haberlere göre, Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya'nın ak partiye kapatma davası açmaya karar verdikten sonra delil üretmek üzere google'a 'Kur'an Kursu', 'Kur'an kursu Yönetmeliği', 'Birinci ümmetçiyim', 'Burası devlet hastanesi' gibi anahtar sözcüklerini yazması ve bu derin * araştırmaları sonucu ulaştığı aralarında 2004 yılına ait gazete haberlerinin de bulunduğu kupürlerin çıktısını belge olarak mahkemeye göndermesiyle bu ismi almış davadır.
    (mavilale 18.06.2008 11:15 ~ 18.06.2008 11:18)
  3. google davası olup olmadığını anayasa mahkemesinin vereceği karar gösterecektir. internetten yararlanmak suç teşkil etmediği gibi bir davanın ya da iddianamenin güvenilirliğini de zedelemez. kaldı ki bahsedilen iddiaların doğruluğu belirlenmemiştir. savcının iddianamesinde sadece internetten bulunmuş kanıtlar da olmadığına göre bu tür yakıştırmalar ancak ve ancak parti sempatizanlarının yumurtanın kapıya dayanmasının verdiği korkuyla son bir hamle yapıp paniğin dışa vurumudur.
    (iknowthepiecesfit 18.06.2008 12:09)
  4. ak parti, bu iddiaların savunmasını yapacak kadar kendisine güveniyorsa,* delillerin, iddiaların nereden toparlandığını önemseden savunmasını yapar. google mış yahoo ymuş umursamaz. *
    (mrty 18.06.2008 12:13)
  5. ak parti burada davanın ne kadar basit bir şekilde, özensizce, hazırlandığını ortaya koyuyor. başsavcının davayı açmaya karar verdikten sonra delil toplamaya başladığını anlatıyor. yani önceden bir delil toplama, suçlu bulma yok. ve toplanan delillerin büyük bölümünün böye olması enteresan. insanın "bir yerden düğmeye mi basıldı?" diye sorası geliyor.


    iddianameden:

    Yargılama hukukunun temel ilkesi delillerden sonuca gitmek iken, partimiz hakkında açılan davada bu ilke tersine çevrilmiş görünmektedir. Önce dava açmaya karar verilmiş, daha sonra da bunun için delil toplanmıştır. Nitekim iddianameye ek olarak sunulan dosyalarda yer alan gazete haber ve yorumlarının büyük bir kısmı bunların yayınlanmasından yıllarca sonra internet yoluyla derlenmiştir. Bu nedenle bu dava adeta bir “google davası”dır. Başsavcı, çok sayıda haber ve yorumu dava açma tarihine yakın bir zamanda anahtar kelime yazarak “google” arama motorundan arama yapmak suretiyle elde etmiştir. Örneğin, iddianamenin 10, 14, 29, 74, 93, 95, 97, 100 nolu eklerinde yer alan bazı deliller bunlardan sadece birkaçıdır. Bu şekilde internetten elde edilen gazete haber ve yorumlarının 2 Şubat 2008 Cumartesi ve 3 Şubat 2008 Pazar günleri indirildiği görülmektedir. Bu durum Başsavcılığın partimiz hakkında dava açabilmek için hafta sonu tatilinde bile yoğun bir mesai yaptığını göstermektedir.

    İddianamede delil olarak kullanılan gazete kupürlerinin çok az bir kısmı, ilgili gazetelerden günü gününe kesilen kupürlerden oluşurken, büyük kısmı ise sonradan belli bir zaman diliminde gazetelerin internet sayfalarından arşiv taraması yapılarak çıktı alınmak suretiyle verilmiştir.

    Öte yandan iddianame eklerinde delil olarak sunulan gazete kupürlerinin bir kısmında sadece gazetelerde partimizle ilgili yer alan haber ve yorumlara yer verilen kısımların fotokopisi sunulmuş, ancak, gazete adı ve yayın tarihi belirtilmemiştir.

    iddianamede Talim ve Terbiye Kurulu’nda kadrolaşmaya gidildiği yönündeki iddianın delili olarak sunulan gazete haberinin “YARSAV Yönetim Kurulu” imzasını taşıyan bir kağıdın arka tarafına yapıştırılmış. Başsavcılığın partimiz aleyhine kullandığı delillere ait belgelerden birisinin YARSAV’a ait bir yazının arkasına yapıştırılmış olması, bu delilin YARSAV’da oluşturulduğu izlenimini vermektedir.

    İddianamede, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın “Reformlar sancılı olur… Tarihte de bu reformlar gerçekleştirilirken birçoğu kanlı oldu. Bu konuda sabır ve zamana ihtiyacımız var. Önemli olan bir şeyi yaparken kırıp dökmemek ve bu da bizim hassasiyetimiz. Yolumuza da bu şekilde devam edeceğiz.” (s.85) şeklinde beyanda bulunduğu ileri sürülmüştür. Binali Yıldırım’ın bu konuşması çeşitli basın organlarında yer almış, bunlardan sadece birisinde “kanlı oldu” ibaresi geçmiştir. Oysa bu konuşmaya yer veren çok sayıdaki diğer yayın organlarında bu ibare kesinlikle bulunmamaktadır.

    iddianame gibi, esas hakkındaki görüş de baştan sona “emperyalizm”, “ihanet”, “irtica”, “mürteci”, “din tacirleri”, “tertipçi”, “sömürgeci”, “mandacı”, “işbirlikçi”, “gerici”, “iç ve dış odaklar” ve “siyasi hegemonya projesi” gibi hukuken tanımlanması imkansız ve fakat belli bir siyasi/ideolojik tavrı yansıtan kavramlarla doludur.

    Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili olarak iddianamede yer alan 46 nolu iddianın delilleri arasında bulunan bir gazete kupürünün üzerinde el yazısıyla “RTE röportajı” şeklinde bir ifadenin bulunması da, delillerin siyasi yaklaşımla toplandığını göstermektedir. Türkiye’de bazı köşe yazarlarının Başbakanı sözde tahfif için kullandıkları jargonun iddianame eklerinde el yazısıyla kullanılması düşündürücüdür.

    Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 22 Ağustos 2001 tarihli bir gazetede yayınlanan açıklamasına yer verilen iddianamedeki 5 nolu ek, bu haberin üzerinden yedi yıldan daha fazla bir süre geçtikten sonra, 10 Mart 2008 tarihinde ilgili gazetenin internet sayfasından indirilerek elde edilmiş ve delil olarak sunulmuştur.

    Başsavcılığın esas hakkındaki görüşünde, Siyasi Partiler Kanununun 106 ncı maddesi uyarınca, idari mercilerin siyasi partilerle ilgili yasak fiil ve haller hakkında edindikleri bilgileri Başsavcılığa bildirmeleri gerektiği halde, AK Parti hakkında “eklenen yüzlerce kanıttan hiçbiri(nin) bu kanaldan intikal ettirilmemiş” olduğu, bu “kanıtlar”ın tamamının Başsavcılık tarafından re’sen yapılan araştırma sonucunda edinildiği belirtilmektedir. Başsavcıya göre “bu durum bile davalı partinin kamu görevlileri üzerinde yarattığı etkinin açık göstergesidir” (s.23). İddia makamı tarafından partimiz aleyhinde ileri sürülen delillerin büyük bir kısmı gazete haberleri ve yorumlarından oluşmaktadır. Bu haber ve yorumların, gerçeklikleri başka ikna edici delillerle desteklenmedikçe, tek başına delil olma vasıfları bulunmamaktadır.


    Örneğin Başbakan’ın New Straits Times’a verdiği mülakat iddianamede ve ardından da esas hakkındaki görüşte tahrif edilmek suretiyle delil olarak sunulmuştur.
    Başbakan’a atfedilen ‘‘Modern bir İslam devleti olarak Türkiye, medeniyetlerin uyumuna örnek olabilir’’ (s.27) sözü, iddianamedeki çarpıtmalara dayalı kurgulamanın tipik bir örneğidir. Başbakan’ın Malezya’da yayınlanan New Straits Times adlı gazeteye verdiği mülakat söz konusu gazetede İngilizce’ye çevrilerek yayınlanmıştır.
    Ek’te dönemin Star Gazetesinin talebi üzerine Malezya’nın Türkiye Büyükelçiliği tarafından gönderilen ve anlaşılan oradan da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iletilen New Straits Times (NST) gazetesinin söz konusu mülakata ilişkin sayfalarında Başbakan Erdoğan’ın “İslam devleti” anlamına gelebilecek hiçbir sözü bulunmamaktadır. Delil olarak sunulan kısmın İngilizcesi şöyledir:
    “NST: What role would Turkey want to play in global affairs as a modern Muslim nation?
    Erdogan: Turkey can serve as a model of how Islam and democracy can coexist in a harmonious way. Turkey will prove (Samuel) Huntington wrong when he said that there would be a clash of civilisations. Turkey can show that harmony of civilisations is possible.”
    Nitekim, bu mülakatın Türkçe orijinali Başbakanlık Basın Merkezi’nin resmi internet sitesinde tam metin olarak yer almıştır. Mülakatın ilgili kısmı şu şekildedir:
    “SORU: Türkiye modern Müslüman bir ülke olarak, ne gibi bir rol oynamak ister?
    BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Türkiye, İslâmiyet'in ve demokrasinin, ahenkli bir biçimde birarada bulunabildiğini gösteren bir model olabilir. Türkiye, bir medeniyetler çatışması yaşanabileceğini söyleyen Samuel Huntington'un yanılmış olduğunu kanıtlayacaktır ve medeniyetlerin ahenk içinde yaşamasının mümkün olduğunu gösterebilir.”(EK-3)


    İddianamede, Meclis eski Başkanı Bülent Arınç’ın “laik devlet ilkesine aykırı eylem ve demeçleri” arasında, “Başkanlığını yaptığı TBMM’nin mescidinde Kuran kursu açıldığının yazılı basında yer aldığı” şeklinde bir ifadeye de yer verilmiştir (s.57). Başsavcılık konuyla ilgili biraz araştırma yapmış olsaydı, bu haberin tamamen düzmece olduğunu öğrenebilirdi. Nitekim bu konuda CHP Denizli Milletvekili Mehmet Neşşar tarafından TBMM Başkanı Bülent Arınç’a yöneltilen “TBMM kampusü içindeki mescitte Kur’an Kursu açılıp açılmadığı” şeklinde bir soru önergesi üzerine mesele aydınlatılmıştır.

    (zorba 18.06.2008 12:28 ~ 18.06.2008 12:36)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.