o gittiğinden bu yana , eksik kalan yanın kuşa kurda yem edilmesine seyirci kalmak... kalbindeki kıymığın batmasını izlemek, kıymığı onu sever gibi sevmek... onsuz bir dünyayı sevmekle yaşamak arasında kalan, kokuşmuş bedene tahammül etmek... yangınlarına korla koşmak...
...
velhasıl, geçmişe çengeller atıp yaşamaktır, eski sevgiliyi sevmek...
...
ne var ki, "geçmişe geri döneceksek bu güne niye geldik?... bu güne geldiysek geçmişe neden geri dönüyoruz" diye bir tespittte vardır... (bkz: ilhan irem) (bkz: delirium)
sevgili ve aşk kavramının iyice ayağa düştüğü şu günlerde önce aşk nedir, sevgi nedir tanımlanması gerekir diye düşüncelere gark eden bir başlık olmakla birlikte.
eğer bu gönül birini sevmişse ve her sevgili gönülde telafisi na mümkün izler bıraktı ise sevgili unutulmaz demektir.
yok gönül penceresinden ansızın bakıp geçenleri, kapısından içeri sokmadıklarımızı sevgili olarak kabul ediyorsak ve kısa sürede unutuyorsak gönül sevgili nedir bilmiyor demektir.
birisi sevgiliyse unutulmaz, unutuluyorsa sevgili değildir.
edit:
şairini şimdi hatırlayamadığım bir şiir şöyle der
bilseydin yanıbaşında soluklanan çiçeğin
izlerine mahkumdur çatlayan dudakların
ayinimiz sürecek o büyük vakte değin
hatırası köz olsa yüreğimde saklarım.
eski sevgili; muhtemelen yenisi buluduğunda terkedilen değil,
kavuşulamayandır. yenisi alınabilen birşey değildir sevgili. eğer yerine bir sevgili konuluyorsa bu belki mecburiyet belkide kaçınızlmaz olduğu içindir.içinde bir yerlerde, kalan sızı gibidir. her nefes alışında kendini sana hatırlatır. kaldı ki hatırlamak için, ilkin unutmak eylemi gerçekleşmelidir. sevgili, yar, sevilen unutulmaz...unutuluyorsa zaten hiç sevilmemiştir. sevilmediyse adı da sevgili değildir zaten *.
sevgiliyi sevmek... ektiğin fidana her daim su vermek gibidir. sen sevgini verdikçe büyür sevgili,su verdiğin nispette yeşillenir. boşver, varsın meyvesini başkaları yesin sen fidanından mesulsün...
birde şöyle bir kaç satır dökülülebilir dudaklardan..
Ruhum sen olmadan dolaşmaz kaldırım taşlarının griliğinde
Çatlak duvarların yükselen sesine bakarak
Kulağımda iz yapmış piyanonun notalarıyla söylerken adını
Sen şimdi gecenin arkasına saklanmış aşk içeren yan anlamlarında
Söylenmekten yıpranmış bakire atasözlerini yıkarak beni sevdiğini söylüyorsun
Kalbimin perdelerini açarak aşk güneşinin saf maviliğini sürüyorsun yüzüme
Bir imge oluyorsun her baktığımda
Kutuplarım bahar sonbaharlarım mutlu oluyor
Kalbimin perdelerini araladığında boğazıma ilmik ilmik düğümlenmiş ses kırıntıları
Cümlenin sonunda bir şelale oluyor
Tek başıma anlamsızken seninle bir eylem oluyorum
Mitinglerde bağırıyorum
Eylemin adı sevmek....
İnsanı psikolog psikolog dolaştıran, " ay ne salaklık ettim ben!" dedirten, geçmişi alkollüyken sıkça sorgulatan, bir kısır döngüdür. tedavisi, onun kadar iyisini bulmaktır * .
en iğrenç şarkıları dahi dinlemenize sebep olan durum. tek taraflıdır her zaman karşı taraf gününü gün ederken senin gecenin karanlığında tek başına nefes almaya çalışmandır ama nafile boğazında koca bir top vardır ve artık nefes almak hayalden ibarettir. genelde ilk söylenen söz sen bunlara değmezsin olur fakat değmeyecek biri için dökülen göz yaşının haddi hesabı yoktur.
unutur sanarken aslında hiç unutmuyormuş insan; unuttum sonunda derken bi kere görmek unutulmadığını kanıtlamaya yetiyormuş. hayat hep senin üzülmen onun ise umarsızlığı oluyormuş, aslında hiç unutulmuyormuş sadece hatırlamamak için gözden uzak tutuluyormuş. muş gibi yaşayarak sevgi inkar unutmak gelecek olarak kabul görüyormuş. hayatta insan kendisini gerÇekten sevecek biriyle bir kez karşılaşıyormuş o şansını kaybetmiş ben ise kaderimi bekliyorumuşum(nerden mi biliyorum çünkü ben kimseyi böyle sevmemişim)
"zaman basıp kanayan yarana unutursun, unutursun, unutursun..." diyormuş şarkıda.
palavra........
sen de, o da bilirsiniz ki bir daha asla olmayacaktır bir sen ve o ve siz.
istediğiniz bizleri bulun, istediğiniz kadar için bu hayattan, istediğiniz ülkeye gidin kaçabilecekmiş gibi sizden ve istediğiniz vücutlarda arayın eski bir dostu arar gibi eski sizi..
yoktur artık hiçbir yerde bir eski siz..
ölmüş bir insanı hala sevmekten de beterdir bu çünkü ölüm insanlara güzel sebepler verir unutmak için. ''o artık daha iyi bir yerde''
o ise daha iyi bir yerde değil; ne o, ne sen, ne de siz artık daha iyi bir yerde değilsiniz, sadece eskidesiniz ve oraya dönmek mezara dönmekten bile imkansızdır, bilirsiniz..
iki eksik ruh olarak yaşamaya alışmaktır eski sevgiliyi özlemek, eğer ki karşılıklıysa daha da ölümcüldür çünkü hala bir nedeniniz yoktur birbirinizi sevmeyi bırakmak için.. bir başkası olsa hayatlarınızda, bir başka vücut doldurabilse eskinin kaybedilmiş güzelliğinin boşluklarını, belki en azından bir taraf görebilir imkansız olmadığını..
ruhlarınızdaki boşaltılmış yerlerden düşmemeye çalışarak yaşarsınız ve bu süreçteki en büyük acılarınız hatıralardır..
insana en acı veren duygulardan biridir. hala o aklında olur, sürekli ne olursa olsun olmaması gerektğini bile bile onunla hayatını paylaşmak istersin. çaresiz hissetmektir ne yapacağını bilemeden, nereye gideceğini; sonunun görmeden bir tek o sadece "o" nun olmasıdır hayatın.
eski sevgili "hala" sevilmez. ya birlikte geçirilen günlere özlemdir hissedilen, ya yürekte kanayan bir yaraya aranan merhem ya da vardır alınmak istenen bir intikam...
her şey rüya gibidir.. rüyaysa bile uyanacak anı kaçırdım neyse ki dersiniz hatta. öyle güzel şeyler yaşamışsınızdır ki eğer rüyaysa en güzel anda uyanmak gerekirdi diye düşünürsünüz. sorup durursunuz ya biterse ne olur diye. onsuz yaşayamam dersiniz.
sonra, sevgisine ve sevgisinin bitmeyeceğine gerçekten inandığınız insanın sevgisi, bir anda bıçakla kesilmiş gibi bitiverir ya da o öyle söyler. bunun üzerine siz de kendinizi beni böyle çabuk silebildiyse aslında hiç düşündüğüm gibi sevmemiştir gibi bir yığın şeye inandırırsınız ama bir gün karşınıza gelip "bunlar olmasaydı da yanında olsaydım." der ve kendinizi inandırdığınız herşey, sizi biraz olsun soğuk kanlı tutabilen bu inanmışlık birden bire yıkılır.
fark edersiniz ki siz onsuz yaşayamıyorsunuz. yaşamak mecburiyetinde olmak, aldığın nefesin sana yetmemesi her an acı veriyormuş insana. buna yaşamak denebilir mi ki??
artık biliyorum ki insan bir kez böyle sevebilir sonra da ne olursa olsun bu değişmezmiş. onu görmekten başka birşey istemeyip görmenin acı vermesi.. ama bu diğerlerinin yanında tatlı acı dediklerindendir.
ne sevginiz ne de hayalleriniz değişmiştir ancak artık hepsi hayal olmaya mahkumdur. onu özlemekle geçecektir artık zaman.
acı içinde yüzerken fark edersiniz ki biz bir rüya gördük ve uyanacak anı kaçırdık ne yazık ki..
başa gelebilecek en kötü olaylardan biridir, başkasıyla beraber olmanızı engeller, engellemese bile onu özlemekten alıkoyamazsınız kendinizi.
(bkz: saplantı)
Yeni sevgili bulunca son bulan durumdur.
Eski sevgiliyle yeni sevgili arasındaki boş zaman - öyle de denebilir yani - yapacak bir şey bulamayan insan evladı, eski sevgilisini özler, aşık kalır, kalmaya çalışır.
Ha ama dersen ki şimdi bana " kankitoşum, yeni bir sevgili yaptım; ona rağmen eski hatuncuğumu özlüyorum" eh bende derim ki sana
sevgilinin neden eski olduğuna bağlı olarak değişir bu durum. eski olması hala sevilmemesi anlamına gelmez sonuçta... sevilerbilirr hemde cok sevilerbilir... karmaşık bi durumdur..:S
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.