devlet

  1. asıl olarak, "sınırları belli olan bir memleketin sahibi olan insanların kurduğu siyasi, hukuki, idari mahiyetteki merkezi teşkilat" manasına gelmektedir.

    ayrıca, 'mutluluk, makam-mevki' vb. manaları da vardır.

    misal olarak şu mısraları verebiliriz:*

    halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,
    olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.
    (herseyemaydanoz 10.10.2006 07:25)
  2. platon'un ütopyasını anlattığı ve diyaloglar şeklinde kaleme alınmış eseri

    (bkz: eflatun)
    (anarsi nerede anarsist orada 10.10.2006 21:54)
  3. belli bir toprakta, bir hükümet idaresi altında teşkîlâtlanmış bulunan bağımsız siyâsî topluluk,
    milletin hukûkî şahsiyet kazanmış şekli. "allah devlete millete zeval vermesin."
    ululuk, büyüklük, büyük rütbe, büyük mevki ve makam. "ulu devlet buldun ey dildâr sen"
    ayrıca, mutluluk, saadet, talih, baht. " olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.."

    hükümetle karıştırılmaması lazımdır. sakın ha.. hükümetler değişir, devlet fikri bakidir.
    (hashacip 23.12.2006 20:29)
  4. ideal devlet milletin teşkilatlanmış şekli olmalıdır. yani aslolan ve olacaksa kutsal olan millettir.

    milletten ayrıca derin, karanlık yönleri olan devletlerin ideal olduğundan bahsedilemez.
    (mancene 23.12.2006 20:44)
  5. friedrich engels, "devlet; daha çok toplumun gelişmesinin belirli bir aşamasındaki ürünüdür; bu toplumun önlemekte yetersiz olduğu uzlaşmaz karşıtlıklar biçiminde bölündüğünden, kendi kendisiyle çözülmez bir çelişki içine girdiğinin itirafıdır. ama, karşıtlıkların, yani karşıt ekonomik çıkarlara sahip sınıfların, kendilerini ve toplumu, kısır bir savaş içinde eritip bitirmemeleri için görünüşte toplumun üstünde yer alan çatışmayı hafifletmesi, "düzen" içinde tutması gereken bir güç gereksinmesi kendini kabul ettirir; işte toplumdan doğan, ama onun üstünde yer alan ve gitgide ona yabancılaşan bu güç devlettir" şeklinde tanımlar.

    devletin aygıtları temelde zor (basınç) üzerine kuruludur ve devletin, dolayısıyla devlet erkini elinde bulunduranların durumunun bekasını hedefler. fiziki (mahkemeler, kolluk kuvvetleri, bürokrasi vb.) ve ideolojik (eğitim kurumları, basın, televizyon, vs.) araçları yoluyla devlet, kendisini toplumsal yaşamın her alanında gösterir. sözgelimi toplumsal dönüşümün gerekliliğini düşünen ve bu konuda eyleme geçen bir gruba öncelikle fiziki araçlar baskı uygular (tutuklama, dava açma, gibi), ardından ideolojik araçlar yoluyla bu uygulamaların haklı ve gerekli oldukları kanısı topluma içselleştirilir (protesto eylemlerinin basındaki görüntülerinde basının yanında olduğu taraf, tartaklayanlardır. tartaklananlarsa hak ettikleri için bu duruma düşmüşlerdir). ancak bu uygulamaları içselleştirme yolu, her zaman onları haklı göstermek biçiminde değildir. kimi zaman tam tersi yapılır, ne kadar acımasız ve korkunç oldukları eleştirilerek topluma korku enjekte edilir. bu vesileyle korku enjeksiyonu sayesinde bireyin iradesi ipotek altına alınır ve devletin "yüksek çıkarları" için yok edilir. fiziki araçların bireyler üzerinde yarattığı tahribat zaman içinde aşılabilir, ancak ideolojik araçların toplum üzerinde yarattığı zorun en üst boyutu olan korku, toplumu kötürümleştirir.

    devlet, toplumsal çelişkileri dengelemek gibi bir misyona sahip olduğundan, görece özerk görünmek zorundadır. Çünkü gerçekten emrinde bulunduğu sınıfın çıkarlarını ancak bu özerklik yoluyla koruyabilir. böylece kitleler üzerinde, tarafsız bir erk olarak güvenilirlik kazanır. yönetiminde egemen kesim doğrudan rol almaz, ancak çıkarlarını gözeten bir katmandan temsilciler bulunur. devletçilik şiarının "toplumun genel çıkarları" iddiası ise bu yanıltıcı durumdan ileri gelir. zira devletin ideolojik araçlarının en önemli misyonu, egemenin çıkarlarının herkesin çıkarları olduğuna toplumu ikna etmeleridir. bir başka deyişle "toplumun genel çıkarları", devletin ideolojik araçları neyi tembihlerse odur.
    (bachmaninov 03.05.2007 14:35 ~ 03.05.2007 22:54)
  6. her şeyin başlangıcı.
    ayrıca; (bkz: leviathan).
    (iknowthepiecesfit 29.10.2007 00:51)
  7. yoksulluk ve acı çeken insan yığınları çoğaldıkça , onları baskı altında tutacak , başkaldırmalarını önleyecek bir güç gerekmektedir. bu güç devlettir. İlk çağın köleci devletleri böylelikle kurulmaya başlamışlardır. insanların kendi tüketimleri için ürettikleri altın çağ adı verilen ilkel kominal toplumda köle bulunmadığı gibi devlette yoktur. savaş tutsakları , fazla bir boğaz beslememek için öldürülürlerdi. köle ve kölecilik , üretim araçlarının gelişmesi ve bundan ötürü emeğin verimliliğinin artması sonucu , insanların tükettiklerinden fazlasını üretmeye başlamalarıyla ortaya çıkmıştır. savaş tutsakları artık işe yaramakta , boğazı tokluğuna çalıştırılmaktadırlar. ama sayıları günden güne artmakta , kolaylıkla baskı altında tutulamayacak kadar çoğalmaktadırlar. örneğin atina kent devleti nüfusunun dörtte üçü köledir. bu köleleri çalıştırabilmek için güçlü bir örgütün, eşdeyişle devletin baskısı gerekmektedir. köle sahipleri örgütlenip devlet kurumunu ortaya koyuyorlar. bu devletin masrafları da var, bu masrafları da baskı altında tutulanlara ödetmek gerek. vergi kurumu da böylece ortaya çıkıyor. düşsel varsayımlar , yeni bir alana yönleniyorlar: bu devlet , nasıl bir devlet olmalı ?.
    platon , devlet adlı yapıtında , çömlekçi zengin olmamalı , diyor, çömlekçi zengin olursa çömlekçiliği bırakır, çömleksiz ne yaparız sonra ?... işte plato nun devleti böylesine bir temele oturmaktadır. amaç çömlekçiye çömlek yaptırarak , hem çömlekçinin , hem de toplumun mutluluğu sağlanmalıdır.
    (kozmoz 15.11.2007 22:02 ~ 22.11.2007 22:37)
  8. platon'un adaletin, doğruluğun, erdemin, doğru yönetimin doğasını incelediği kitaptır.
    (diyojenist 15.06.2012 00:08)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.