eve geldiğimde kimse yoktu, var olanın adamlığını saymazsak tabi. kim olduklarını da daha yeni yeni öğreniyorum bu insanların. herkes kendi cümlesinde noktalama işareti kıvamında yaşamaya çabalıyor, ama asla başaramıyor. bizler de kendi hikayemizi yazmaya başlamışız eskilerin üzerlerini karalayarak.
daha sonra evdekilerin sayısı arttı fakat hala kimse yoktu. yemekler hazırlandı, sofralar kuruldu ve hiç kimselerle beraber akşam yemeği yedim; adını unuttum çorbası ile patates püresi. olduğu gibi kararmıştı yine gözlerim ve bunun sebebi ilk defa karamsarlığım değil de gecenin ışıksızlığıydı.
çok şükür ki keyfim yerinde ya da sayılır. sigara içmekiçin çabaladım bir süre. evde sigara içen kimse yok demem anlamsız olacak, farkındayım ama hiçkimsenin olduğu bir evde hiçkimse sigara içmediği için ateş bulmakta zorlanıyordum. çünkü bu hiç kimselerin her biri evin ateş bulunan farklı bölümlerine yayılmış duruyorlardı ve benim sigara içmeme dolaylı olarak engel olup hiçliklerini reddederek varlıklarını ispatlamaya çalışıyorlardı; hayır! hala yoksunuz.
öyle ya da böyle şofbenin ateşi ile yaktım sigaramı en sonunda. balkonda hızlı nefeslerle, pek de keyif almadan bitirdim bir dalı. o sırada atatürk havalimanından beş dakikada bir kalkan uçaklar sıklıklarından daha sık bir şekilde başımın üzerinden geçiyorlardı. onlara bakıp içerisindeki farklı binlerce hayatı düşünmedim, hayır! seni düşündüm. şimdi yanımda olmanı ve ikisini birden yaktığın sigaraları aynı anda bitirmiş olmayı diledim; olmadı.
yakınlık ile uzaklık arasındaki anlam ilişkisini düşünüp korkunç geçen türkiye gündemine takılmak da gelmedi elimden. elimden sadece sigara dumanı geçiyordu karanlığa.*
bu sayfa açıkken bir taraftan da mail adresim açık ki az önce bana bir yarasa uçurulduğuna dair bir mail geldi. sen olmadan da biliyordum aslında yarasanın senden geldiğini ama sadece hafif bir gülümseye sebep olsun diye belki de baktım kimden geldiğine ve yanılmadım.* azıcık daha sabredersen gelecek zaten cevabım o yarasada yazdığını tahmin ettiğim soruya.
bunları şimdi yazıyor olmamın sebebi az sonra yatacak olmamdan dolayı saat 23:59'u bir geçe benim uyuyor olacak oluşumdur.* temmuzun 2'si doğumgünüdür bu hatunun ve istanbul'dan kendisine verebildiğim tek doğumgünü hediyesi aklıma gelenleri öylece döktüğüm bu tanımlama sayfası oldu.
bu gece daha bir anlamlı bu laf: iyi ki doğdun. bu cümle saçma aslında. sınıf öğretmeni olacak olmandan ve basit ayrıntılara da benim kadar takılıyor olmandan mütevellit düzelteyim kendimce bu hatayı: iyi ki doğmuşsun.
güçlü olmanın ne olduğunu bu yaşa gelmiş olmasına rağmen bir türlü çözememiş vampirdir. duyguları gizlemek mi yoksa hiç saklamamak mıdır güçlü olmak bilememektedir.
içimde hiç bir organım yok gibi sanki, özellikle de kalbim. tek hissettiğim mesanem. onu o kadar çok hissediyorum ki şu sıralar... kalbim mesaname mi sarktı yoksa? nasıl tarif edilir ki bu, sanki içimi süngerle doldurmuşlar. öyle yumuşak ve öyle boşum ki. canım hiçbir şey istemiyor. ne yemek, ne içmek, ne konuşmak, ne dinlemek, ne uyumak, ne sevmek, ne sevilmek... içimde bir cenaze var sanki,bir uzvum ölmüş de diğer uzuvlarım da onun cenazesine gitmiş gibi... bir matem, bir karanlık, bir sessizlik, bir naiflik, bir kırılganlık içimde...
içim ölüyor benim, içim ölüyor! insanlara olan merhametinden ölüyor hem de!
....
tek bir sebep yeter onun hayata dönmesi için aslında. tek bir sebep, bir tek...
nerdeysen, nereye saklandıysan çık ortaya, geç olmadan n'olur. ölmesin içim, o ölürse ben de ölürüm bilmez misin?
basit kelime oyunlarının yalnızca benim tarafımdan yapılmadığının ispatı. ama bir sakıncası da var ki bazen kelime oyunu yapmasam/n bile yapmışım/n gibi algılanabiliyor. o da farklı bir lezzet oluyor gerçi.
Yarasalaşmak suretiyle kapıştığım ilk vampir. Ümüğünü sıkmayı arzulamışıdım.* Niye olduğunu da hatırlamıyorum. Ama o başlatmıştı, kesin. Hızımı alamayarak tanımlarına boş boş saldırdığımı anlamayıp "bu olmuş mu böyle peki?" diye bebek kafalı (bkz: bebek kafası) sorular sorması, bende "ayy canım yaa..." efekti yapmıştı. * Bebek kafalısın Betüş, güzelsin Betüş. Bi de ne biçim romantiksin.
Utandırmış olmam gerekiyor ki ( #256744 ) no'lu tanımdaki ilk bakınızımda bulunan tanım numarasındaki tanımı silmiştir, üzmüştür beni çünkü tanımımdaki link boşa çıktı yahu...
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.