1889 yılında austuryada dogdu, resim yapmayı beceremeyince almanyaya dönüp nasyonal sosyalist alman işçi partisi ninin kuruluşunda yer alıp lideri oldu, hükümete darbe nedemesi başarısız oluncada hapse girip mücadelem isismli eserini yazdı, 1930 da %18 oyla iktidara gelip anayasayı degiştirdi ve siyasi partileri yasaklayıp diktatör oldu. ülkenin zenginliklerinin yahudilerin elinde oldugunu ve almanların işsizlik içinde süründügüne takmasından mıdır bilinmez ama yahudileri pek sevmeyen bir kişi olarak toplama kampları oluşturup akla gelecek ve gelemeyecek yöntemlerle pekçok insanın ölümüne sebep oldu, bunları yaparken neredeyse tüm avrupayı işgal etti yetmez gibi birde rusyaya girince ülkenin kaynakları bu çapta bir istilayı besleyemedi ve savaşı kaybetti, 1945 yılında malubiyeti kabuletmek yerine tabancasıyla intihar etti, iyide etti kimsenin elini kirletmedi.
yahudiler'in yanında avrupa'daki çingene nüfusunun büyük bölümünü ortadan kaldıran ama nedense kimsenin bundan pek bahsetmediği nazi partisi'nin ii. dünya savaşı'na giden yolu açmış lideri. nazi, nationalsozialistische deutsche arbeiterpartei (alman nasyonelsosyalist işçi partisi)'nin kısaltmasıdır, nsdap olarak da bilinr.
aslında tüm suç viyana güzel sanatlar akademisindedir. çünkü küçük alfie hep bir ressam olmak istemiştir. akademiye kabul edilmeyince kendini bir yere ait hissetme duygusu ile politikaya atılmıştır.
çocukluğunda çok büyük sorunlar yaşamış ve bu yüzden de normal ol(a)mayan insan.
öyle ki küçükken yaşadığı maddi sorunlar, onun yahudilerden nefret etmesine sebep olmuştur.
babasıyla belirli bir yaştan itibaren kavga etmeye başlamıştır; bunun nedeni ise babasının oğlu hakkındaki gelecek kaygısıdır. hitler bir sanatçı olmak istemektedir.
viyana'da yaşadığı başarısızlık onu iyice hırslandırır.
birinci dünya savaşında mahvolmuş almanyayı baştan yaratmıştır, dehasıyla toplum psikolojisini çok iyi kullanmış ve topluma ait olmayanların hayatlarını elinden alarak bol bol sabun üretmiştir.
nüfusu azaltmış, ekonomiyi düzeltmiştir.
bir çok komutanın düştüğü hatayı tekrarlayarak (napolyon, enver paşa) kış mevsiminde rusya'ya saldırmıştır, sonucunu ise hayatıyla ödemiştir.
eva braun ile intihar etmeden önce evlenmiştir.
alman milliyetciliğinin lideridir. hiçbir liderin kendi ülkesi sınırlarında gerçekleşmesine razı olmak istemediği yahudi bölücülüğüne karşı ömrünün sonuna kadar savaşmıştır. yıllarca avrupada üstün bir güçdurumuna gelmiş, stalingrad'ın işgal edilememesi ve rusların bu kuşatmadan sonra savunma stratejisinden hücum stratejisine geçmesi ve rus ordularının almanyanın içlerine kadar gelmesi sonucunu kendine yakıştıramamış kendi ve karısı ile berlindeki bir sığınakta silahla intahar etmiştir. daha sonra vasiyeti üzerine ss subayları ve dönem askerleri tarafından karısı ile yakılmıştır. cenazesi düşman eline hiçbir zaman geçememiştir. yaptığı yenilikler ve savaş stratejileri, bunun yanında geliştirtmiş olduğu dönemin en güçlü silahları avrupada büyük yankı uyandırmıştır. herkes ne kadar vahşi ve diktatör bir yönetici olduğunu savunsada bence o zamanının almanyasını, ülkesini seven ve bölünmesine izin vermeyen çok zeki ve idealist bir yöneticidir. bilmeliyiz ki savaşta herşey mübahtır, buna kıyımda dahil...
bavyera sınır boyundaki braunau am inn kasabasının gastof zum pommer köyünde basit bir evde, 20 nisan 1889 akşamı saat altı buçukta doğan avusturyalı bir köylü olup, aynı zamanda tarihin en büyük kıyımlarından birçoğuna imza atmış nazi imparatorluğu'nun (3 ncü alman imparatorluğu) lideri ve baş nazisi olarak tarihte hakkettiği yere kavuşmuştur.
doğduğu yerin avusturya almanya sınırında olması hitler'i etkilemiştir. kendisi çocuk sayılabilecek bir yaştayken, almanca konuşan iki ulus arasında sınır bulunmaması ve her ikisinin de aynı alman imparatorluğu'na bağlı olması düşüncesine saplanmıştır. adolf hitler küçük bir avusturya gümrük memurunun üçüncü evlenmesinden doğan üçüncü çocuktur. bu avusturyalı memur, gayrımeşru bir çocuk olarak doğmuş ve otuz beş yıl annesinin soyadı olan schicklgruber adını taşımıştı. hitler adı galiba hem anadan hem de babadan gelmektedir. hitler'in anne tarafından büyükannesi ile anne tarafından büyük babasının adları hitler idi ya da buna benzer bir addı. çünkü soyadları hiedler, huetler, hitler gibi yazılıyordu. adolf'un annesi, babasının ikinci kuzeniydi ve evlenmeleri için kiliseden müsaade alınmıştı. hitler'in büyükbabası johann hiedler gezici bir değirmenciydi. aşağı avusturya'da köy köy gezerdi. 1824'de ilk evlenmesinden 5 ay sonra bir oğlu oldu. ama ne çocuk ne de annesi yaşadı. on sekiz yıl sonra durrenthal'de çalışırken, strones köyünden kırk yedi yaşında bir köylü kasın olan maria anna schicklgruber ile evlendi. bu evlenmeden 5 yıl önce 7 haziran 1837'de maria'nın gayrımeşru bir çocuğu olmuş adını alois koymuştu. bu çocuk adolf hitler'in babası olacaktı. johann kadınla evlenmiş, ama bu gibi olaylarda uygulanan geleneğe aykırı olarak, çocuğu meşrulaştırmak zahmetine katlanmamıştı. çocuk alois schicklgruber olarak büyüdü. anna 1847 de öldü,
johann hiedler bu ölümden sonra otuz yıl ortadan yok oldu. seksen dört yaşında waldviertel'de weitra kasabasında yeniden ortaya çıktı. bu sefer adını hitler diye yazıyordu. bir noterde üçşahit huzurunda kendisini alois schicklgruber'in babası olarak kaydettirdi. bu kadar bekledikten sonra ihtiyar adamın neden bunu yaptırdığı tam olarak anlaşılamamaktadır. ancak bir miras davasından dolayı böyle bir olaya başvurulduğu tahmin edilmektedir. bundan sonra adolf'un babası resmen alois schicklgruber olarak tanındı ve bu ad oğluna da geçti. hitler'in aslına ait olan bu gerçekleri, ancak 1930'larda, kilise kayıtlarını inceleyen meraklı viyanalı gazeteciler buldular ve nazi liderine adolf schicklgruber adını takmaya çalıştılar.
adolf hitler'in garip hayatında kaderin bir çok cilveleri vardır. ama hiçbirisi, doğumundan otuz üçyıl önce geçen bu olay kadar ilginçdeğildir. seksen dört yaşındaki bir gezgin değirmenci otuz dokuz yaşındaki oğlunun babalığını annesinin ölümünden hemen hemen otuz yıl sonra tanımamış olsaydı, adolf hitler adolf schicklgruber olarak doğacaktı. bir ad önemli olur ya da olmayabilir, ancak hitler'in adı schicklgruber olsaydı almanya'nın başına geçer miydi, geçemez miydi? konusu tartışmaya açıktır. coşmuş bir alman halkının "heil!" diye bağırırken arkasından schicklgruber adını söyleyecekleri düşünülebilir miydi? "heil hitler!" yalnızca büyük mistik nazi ayinlerinin havası içinde, puta tapanların bir şarkısı gibi kullanılmakla kalmadı, aynı zamanda 3 ncü alman imparatorluğu'nun zorlu bir silahı da oldu. telefonda bile "alo" nun yerini aldı. "heil schicklgruber"denilebilir miydi? yorumu sizlere bırakıyorum.
(Not: Tarihi bilgiler william l.shirer'in Nazi imparatorluğu doğuşu, yükselişi çöküşü adlı kitabından derlenmiştir.)
amerikalı bir araştırmacının yaptığı araştırma sonucunda binlerce yahudi'nin görev yaptığı nazi ordusunun başkumandanıdır. hatta bu yahudilerden bazıları generallik rütbesine kadar ulaşmıştır. ayrıca hitlerin babasının musevi mezarlığında yattığıda bilmektedir.** hitlerin iktidara gelmeden ve geldikten sonra yahudilerle ekonomik ilişkileri olduğuda bilinmektedir.
annesi yahudidir. lakabi almanlar arasinda fuhrer'dir. yahudilere soykirim uyguladigi soylenir. ancak son gunlerde oldurulenlerin hazar turkleri yahudilerinden oldugu soylentisi yaygindir.ne derece dogrudur bilinmez. kara buyuyle ugrastigina dair bir takim soylentiler de vardir.* akli dengesinin iyi olmadigi hakkinda bir gorus de mevcuttur.*
her ne kadar ideolojisine karşı olsam da bir sözü beni mest etmiştir."bir erkeğin ailesi ve ulusu açlık tehlikesi ile karşılaşmadığı sürece avcılık çok ahlaksızca bir eylemdir."
gözümün önüne siyah beyaz bir videodan görüntüler geliyor; binlerce kireçlenmiş ceset, kolları kopmuş, üzeri çıplak, çürümüş ve erimiş binlerce ceset. sonra bir greyder geliyor. daha önceden açılmış bir çukura doldurmak için bu cesetleri, her birini kepçesiyle alıyor, sonra çukura boşaltıyor. cansız bedenler sanki bir pislikmiş gibi, çöp kamyonu çöplüğe yük boşaltırmış gibi, boşaltılıyor...
adolf hitler, türk halkının hiç anlamadığım bir şekilde sempati duyduğu, kavgam adlı kitabın herkesin evinde bulunduğunu hatta en çok satanlar arasında yer aldığını görmemle de bana "artık faşizm yanlısı mı oluyoruz?" dedirten* ölü/mahlukat/ kişi...
yaptıklarının savunulacak bir yanı yoktur, adolf hitler denen mahlukat, insanoğlunu ırkına göre ayırarak yaşama ya da yaşamama hakkını kendisi belirlemiştir. canidir, kasaptır, psikopattır, katildir, canavardır...
sanırım bir sabah uyandığınızda oturduğunuz sokağın küllerle kaplı olduğunu görseydiniz şaşırırdınız. peki ya o küllerin bir kilometre ötede yakılan yahudilerin kül olmuş bedenlerinden süzüldüğünü ve rüzgarla birlikte üzerinize yağmaya başladığını bilseydiniz ne yapardınız?
ülkesini seven ve bölünmesiniı istemeyen bir lider diyoruz hitler'e. hatta yaptıklarını savunur gibi "savaşta her şey mubahtır" da diyoruz. peki neden bilmiyoruz ki hitler polonya'ya savaş açarken aslında hiç bir nedeni yoktu. bahane edilen radyo yayını, polonya askeri kılığına girmiş alman askerler tarafından savaş sebebi yaratabilmek için yapılmıştı? yani polonyada ölen, kamplarda köpekler gibi muamele görüp işkence ile can veren bir polonyalının tek suçu polonyalı olmaktı. sizin ülkenizi sevmekten, savaş mantığından anladığınız bu mudur?
ekonomiyi düzeltmiştir, ülkesini kalkındırmıştır diyoruz...bakın size bir şey diyeyim; hitler'in mantığıyla hareket edersem, bana hitlerin sahip olduğu yetkileri verin ben bu ülkeyi abd'ye kafa tutacak hale getiririm. nasıl mı? ülkede ermeni, rum, kürt, arap, gürcü, çerkez, laz vs. kim varsa hepsini öldürürüm. onlardan kalan mirası devlete iç ederim, fabrikalar kurup herkesi eşek gibi çalıştırır, çalışmayanın anasını ağlatırım. bunu 10 yıl süre yaparsam sonuca siz bile şaşırırsınız. zira bir ara herkesin dilinde sakız olan bir laf vardı, "istanbul'un en güzel yerleri hep ermenilerin" diyorlardı. bu da hitler'in mantığına sahip insanlar tarafından pek bir kötü karşılanıyordu. "burası türklerin ama ermeniler en güzel yerlerinde yaşıyor, olmaz kardeşim!" şeklinde bir mantığa sahip olsaydım o yalıları onlardan zorla alırdım, oradan edindiğim parayı da ekonomiye sokardım, alın size kalkınan ülke, gelişen ve düzelen ekonomi...
faşistlik bu dünyanın en büyük lanetlerinden birisidir. insanları ırklarına, dinlerine göre sınıflandırmak, bunlara göre insana yaşama hakkı tanıyıp tanımamak... bir de bu adamın "kavgam" adlı kitabını okuyoruz büyük bir merakla. nesini merak ediyoruz bilmiyorum "kavga"sının...
insanoğlu'nun en büyük utanç kaynaklarından belki de birincisi olan adolf hitler'i ve dolayısıyla faşizmi lanetliyorum buradan. insanoğlu bir daha böyle bir şahsiyetle karşılaşmasın diyorum.
kavgam isimli bir kitabı olan alman diktatör. Ülkede başa geçmeden önce yazdığı bu kitabı okuyunca nasıl böyle bir insanı seçerler diye düşünmekten kendimi alamamıştım. kendisi seçimle gelmesine rağmen parlementoyu gereksiz gören bir diktatördür ve bunu kitabında yazmıştır. milyonlarca insanı öldürmekle suçlanmıştır. ikinci dünya savaşında neredeyse tüm avrupayı egemenliğine almıştır, lakin en büyük hatası rusya'ya saldırmak olmuş ve savaşı kaybetmiştir. İntihar ettiği söylenir, kimi komplo teoristlerine göre hala yaşamaktadır.
çok önemli bir devlet adamı ve gerçek anlamda, kendi konumunda başarılı bir diktatördür. belli amacı olan bir insanın, neleri başarabileceğine bir örnek teşkil etmelidir. herkesi aynı ahlak değerleriyle yargılayamayacağımızı düşünürsek bu adam kendi düzeni için çaba sarfetmiştir. dünya üzerindeki en iyi natık (nutuk atan insan), en iyi ve etkileyici konuşmacılardan biridir (bir diğeri için bkz: atatürk).
yolundaki en büyük kararlılığı, sadece yahudi, çingene ya da eşcinselleri kamplara toplamayarak, kendi ırkından ve saf tabir ettiği gruba dahil olan kişilerin arasındaki isyancıları, savaş karşıtlarını, direnişçileri toplatarak göstermiştir. bu hareketleri karşısına değil, ardına insan toplamasını sağlamıştır.
bu kadar başarılı bir devlet adamının yapmaması gereken yegane şeyi yaparak (ki gücün olduğu yerde bu hep oluyor, iktidar sahibi yöneticilerin işine burnunu sokuyor) komutanları yerine savaş kararları ve stratejileri belirlemiş ancak bu konuda başarısız olmuş ve ilerleyen safhalarda savaşını, ne yazık ki vakitsiz kaybetmiştir ki israil' in bugünkü halini görse kemikleri sızlar, ben bu hatayı nasıl yaptım, neden işim bitmeden rusya' ya sardım der dururdu.
birlikte olduğu bütün kadınlar intihar etmiş ve gen yapısı itibariyle sorunlu bir aileden gelen, aslında bir savaş yeteneği ya da dâhiliği olmayan fakat mükemmel bir hitâbet gücüne sahip olduğu için ön plana itilen lider. *
slobodan milesovic, ariel saron ve saddam huseyin gibi guncel bilinenlere benzer ama yahudi katlettigi icin daha meshur diktator. buna benzer bir de josef stalin vardir.
yaşandığı rivayet edilen bir hikayede bir çocuk tren yoluna kaçan topun peşinden koşmakta ve tren de çocuğa doğru gelmektedir. adamın biri de ordan geçmektedir. trenin çocuğa çarpacağını düşünen iyi kalpli adam atlayıp kurtarır çocuğu. bol nasihatten sonra çocuğa sorar: adın ne senin evladım? çocuk cevap verir: adolf.*
bir lider olarak kendine (bkz: mustafa kemal atatürk)'ü örnek alan fakat yahudilere uyguladığı kötü tutum(çok hafif oldu sanırım)sayesinde kimsenin adını bile hatırlamak istemediği diktatör.(bkz: nazi)
ne kadar stalin'e benzetilmeye çalışılsa da hiç alakası yoktur.
ilginçtirki hayatı boyunca başına gelmeyen kalmamış sürekli şansı sayesinde kurtulmuştur.bunlardan en ilginci ;
hardal gazı sayesinde 500 kişinin öldüğü bir savaşta gaz maskesi olmadığı halde kurtulmuştur.
kavgam adlı eseri türkiye'de en çok satanlar listesine girmişti geçtiğimiz yıllarda,yani ''bileğinin hakkıyla...!'' edindiği soykırımcı,faşist,kafatascı gibi tanımlara bizim sayemizde bestseller kitap yazarı namıyla bir ünvan daha eklenmiş oldu.tebrik ediyoruz kendisini...
bir rivayete göre adamın biri bi gün falcının yanına gider.falcı ona senin yüzünden milyonlarca insan ölecek der. adam morali bozularak ordan ayrılır. milyonlarca insan öleceğine kendini öldürmeye karar verir.bir tren istasyonuna gider ve kendini trenin önüne atmak için bekler.tren geliyorken rayların üzerinde oyuncaklarla oynayan bir çocuk görür.çocuğun trenin geldiğinden haberi yoktur.adam ölmeden önce dünyaya bir iyilik yapayım der ve çocuğu kurtarır.kurtardıktan sonra intahar eder.kurdardığı çocuk adolf hitler'dir
hitler'i anlamak için 1918 sonrası almanya'yı iyi tahlil etmek gerekir. emperyal bir savaşı kaybetmiş, kendisine versay gibi bir antlaşma imzalatılmış, açlıktan dolayı çocukların öldüğü,sokakları işsiz gazilerle dolu, bir milyar mark değerinde kağıt paraların ortalıkta dolaştığı bir almanya. hitler'in kurtuluş umudu olarak görülmesini hiç te garipsememek lazım kanaatimce.
ii.dünya savaşının başlamasının en önemli sebebi bu sebepten ötürü asla unutulmayacak şahıs. adolf hitler i.dünya savaşının buhranından çıkmış almanya'nın ekonomik, siyasal, toplumsal tüm sorunların ana kaynağı olarak yahudileri görmekteydi. yahudiler dönemin ekonomisinde söz sahibi olmakla kalmıyor, yahudi partisini iktidara getirme yolunda adımlar atıyordu. adolf hitler bugün ne kadar onaylamasak da dönemin almanyası için gördüğü en büyük sorun olarak yahudilerden sabun yapmayı seçti. yaptı da. kendi döneminde epey yahudileri kendi deyimiyle temizledi. ama vazgeçmedi, siyasi hırsları onu bir alman imparatorluğu kurmaya itti. polonya'ya savaş açtı. amerika ile savaşa girerek en büyük hatalarından birini yaptı, generallerine çok güvendi, tabi güvenecek generallerine diyebilirsin ama aşırı güvene maruz kalan generalleri bu güveni hak etmediklerini adolf hitler'e ii.dünya savaşını kaybettirerek gösterdiler. ve son olarak; bir bodrum katında eşi eva braunla intihar ederek öldü.
bahsi geçen konuyla ilgili bir fıkra vardır ki bayağı gülümsememi sağlamıştır zamanında:
küçük bir çocuk salonda oturmuş oyuncakalrıyla oynamakta, babası da elinde gazete yanında oturmaktadır. oyun oynamaktan sıkılan çocuk babasına seslenir:
çocuk: babaa!! ben kedimin kulaklarını kessem günah olurmu?
baba: olur tabi evladım yapılır mı hiç öyle şey!
çocuk biraz düşündükten sonra:
çocuk:baba peki ben, şimdi balıklarımı sularının içinden çıkarıp sallasam günah olur mu?
baba: olur tabi evladım ne diyosun sen çok günah olur!!
çocuk sorularına ısrarla devam etmekte, baba sıkılmaktadır:
çocuk: babaa!!
baba: (sıkılmıştır artık) hıı!
çocuk: peki ben insanları diri diri yakıp, sonra onlardan sabun yapsam günah olur mu?
baba: off olmaz adolf olmazz..**
madem tanımlar fıkralar etrafında gelişiyor açılış faslında bir tane de benden olsun.
efendim bir gün adolf hitler ve stalin bir barda oturmaktadır hararetli hararetli bir şeyler tartışırken orda fıkra icabı bulunan bir arkadaş bunlara yaklaşır ve ne konuştuklarını sorar hitlerin cevabı gayet manidardır.
-3. dünya savaşını planlıyoruz. bu sefer 14 milyon yahudi ve bir bisikletçiyi öldüreceğiz.
-ne bisiklet tamircisi mi???!
hitler staline döner ve "sana 14 milyon yahudiyi kimsenin takmayacağını söylemiştim"der.
mevzumuza dönecek olursak hitler 20.yy ın en tartışmalı lideridir. hakkında çok çeşitli rivayetler olmakla birlikte yaptıklarının kimin işine yaradığını düşünmek bizi elbette kesin doğruya götürmeyecek ancak bir fikir verebilecektir. aydoğan vatandaş ın bilinmeyen hitler kitabına göre thule adlı gizli bir örgütün kendi amaçlarında kullanmak üzere özel olarak yetiştirdiği bir kişidir. burda çok ilginç bir ayrıntı olarak bu örgütün kurucusu bir osmanlı vatandaşıdır. bu örgüt tam manasıyla masonik bir örgüt olmamakla birlikte kurucusunun ve doğal olarak üyelerinin pagan olmaları dolayısıyla masonlara benzemektedir. bu kardeşlik örgütünün hedefi dinler karşısında pagan bir düzen kurmak yani bir diğer söyleyişi ile yeni dünya düzenine ulaşmaktır. masonlar da her ne kadar insanların kardeşliği için çalıştıkları iddiasında olsalarda hedef aynıdır. Şimdi hitlerin yaptıklarının israil devletinin kurulmasına ve yahudilere ne gibi faydaları olduğunu söylemek icab ederse
1-dünyanın çeşitli yerlerine dağılmış olan yahudiler canları derdine düşüp filistine göçmüşlerdir bu siyonist hareketin 20.yy ın başında en çok uğraştığı meselelerden biriydi çünkü bulundukları ülkede belli bir hayat standardının üstüne çıkan yahudiler sonu bilinmeyen bir maceraya atılmak istemiyorlardı doğal olarak.
2-Ülkelerin yahudileri madur görmeleri ve israil devletinin kurulması gerektiğine inanmaları. aslına bakarsanız yahudiler sadece almanya için değil diğer bütün avrupa devletleri için sorun teşkil ediyordu israil ve aslında soykırım onlarında işine geldi.
3-yüzyıllar öncesinde yahudi olmuş hazar türklerinin çocuklarının bu şekilde kutsal! yahudi neslinden temzilenmesi sağlandı. bahse konu hazar türklerinin israilde en az itibar gören yahudi grubu olduğunu belirtmekte yarar var.
bunlara bakarak hitler yahudidir onların hesabına çalışmıştır demek benim kanaatime göre yanlıştır çünkü sonuç itibariyle o kendi milletine hizmet etmiş ancak yaptıklarının farklı sonuçları doğmuştur. tabi burda şunu da eklemekte yarar var ki o da şu anda almanyada yahudilerin boşluğunu türkler doldurmaktadır.
ister kabul edin ister etmeyin o geçtiğimiz yüzyılın en büyük ve önemli liderlerinden biridir. çevresindekilerin ona bağlılığı inanılmaz boyutlardadır bunu korkuyla açıklamak mümkün değildir. şöyle ki dönemin propaganda bakanı joseph goebbels'in eşi magda herşeyin kaybedildiği anlaşılınca "hitlerin ve nasyonel sosyalizmin olmadığı bir dünyada çocuklarımın yaşaması için bir sebep yok diyerek" 6 çocuğunu kendi elleriyle zehirlemesi ve kocasıyla birlikte intihar etmesi korkuyla izah edilemez ancak aşk bu kadar güçlü bir duygudur, demek ki insanların bir fikre o derecede bağlanmalarını sağlayabilmiştir. son olarak iranda yapılan yahudi soykırımı tartışmasının bu kadar tepki çekmesi benim içimde bir şüphe doğurmuştur yoksa hep birlikte kandırılıyormuyuz. unutmadan şunu da eklemek lazım ki hitler sayesinde bir çok alanda çok önemli ilerlemeler kaydedilmiştir mesela kişilerin yeteneklerinin belirlenmesinde kullanılan psikoteknik testlerin keşfi bu dönemde gerçekleşmiştir. hitlerinde bir insan olduğunu fark etmek isterseniz çöküş * filmini izlemenizi şiddetle tavsiye ederim. *.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
